TÜİK verilerine göre Bursa’nın 2021’deki nüfusu tamı tamına 3 milyon 147 bin 818.

Çalışabilir nüfusu ise (15-65 yaş arası) 2 milyon 100 bin.

Peki SGK verilerine göre Bursa’nın çalışan sayısı kaç?

4/A statüsündeki işçi sayısı 870  bin.

Bağkurlu ve memur sayısı ise 257 bin.

Toplamda ise Bursa’daki kayıtlı çalışan sayısı 1 milyon 27 bin.

15-65 yaş arasındaki 2 milyon 100 bin kişinin  570 bini emekli.

O halde 1 milyon 27 bin çalışan ve 570 bin emekliyi düştüğümüzde Bursa’da 500 bin işsiz (yaklaşık yüzde 25) olduğu ortaya çıkıyor.

Yani, Bursa’da 500 bin kişi çeşitli nedenlerle çalışmıyor, çalışamıyor.

İşsizlerin bir kısmı kayıt dışı çalışıyor (pandemiden sonra kayıt dışı oranı çok azaldı), bir kısmı iş bulamıyor, bir kısmı da kendi isteğiyle çalışmıyor.

OECD ülkelerinde iş gücüne katılım oranı yüzde 70’ler seviyesinde.

Bursa’da ise iş gücüne katılım oranı yüzde 50.

Rakamlarla devam edelim yine.

Bursa’nın 17 OSB’sinde toplam 190 bin kişi istihdam ediliyor.

260 bin Bursalı da OSB dışındaki sanayi işletmelerinde çalışıyor.

Yani çalışanların önemli bölümü büyük, orta ve küçük sanayi işletmelerinde istihdam ediliyor.

Geriye kalan çalışanlar ya kamu sektöründe ya da sanayi dışı işletmelerde çalışıyor.

Bu durumda, Bursa ekonomisini ayakta tutan sanayi sektörüdür diyebiliriz.

Ancak çalışanların yaklaşık yüzde 40’ının  sanayi işçisi olduğu bu kentte bile çok ciddi bir işsizlik söz konusu.

Kuşkusuz bunda, kalifiye eleman açığı ve insanların masa başında çalışma isteği, yani iş beğenmemesinin de büyük etkisi var.

Ancak tüm bunlar tek başına bir neden olamaz.

O halde farklı bir bakış açısıyla, denenmemiş  yöntemler ve radikal çözümlerle istihdam sorununu yeniden ele almalıyız.

Aksi halde 500 bin işsizimizle Bursa ekonomisini nasıl ayağa kaldıracağız?

İftar menüleriyle ilgili gözlemlerim

Fiyatlar, dar gelirli veya orta direk bir ailenin bütçesini sarsacak kadar pahalı.

Porsiyonlar, gün boyu aç kalan mideleri doyuracak kadar büyük değil. Sanırım, geçen yıllara göre küçültülmüş.

Bu konu, kişiye göre değişir ama yemekler de sanki lezzetsiz. Özellikle etler.

Ancak esnafa, pahalı menü sattıkları,  porsiyonları küçülttükleri, kaliteyi düşürdükleri için kızmayın.

Hatta bütçeniz el verdiğince iftarınızı  dışarıda açın ki esnaf ayakta kalabilsin.

Çünkü pandemide en büyük darbeyi esnaf aldı.

Önce aylarca mekanları kapandı veya kısıtlı çalışabildiler.

Ardından yüksek enerji faturalarıyla ikinci darbeyi aldılar.

Bin lira elektrik faturası ödüyorken, 3 bin lira ödemeye başladılar, doğalgaz maliyetleri 500 lirayken bin liraya yükseldi.

İşçilik maliyetleri ise tüm bunlara tüy dikti.

Bırakın para kazanabilmeyi, ayakta durmanın bile mucize olduğu bu koşullarda, hizmet verebilen esnafa kızılmaz, destek olunur.

Bozbey’in hesabı hacklendi!

Sonunda dolandırıcılar CHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey’in de sosyal medya hesabını hacklemeyi başardılar.

Bozbey, hacklendiğini WhatsApp’tan şu mesajla duyurdu:

“Twitter hesabım ele geçirilmiş ve tarafıma ait olmayan bu şekilde paylaşımlar yapılmıştır. Lütfen itibar etmeyiniz.”

Benim de yıllar önce Twitter hesabımın başına benzer bir şey gelmişti.

Ne yazık ki Twitter’a yolladığım onca mail işe yaramamış ve hesabımı geri alamamıştım.

Aman dikkat diyelim.

Kaçak yapılar neden çoğaldı?

Nilüfer Belediyesi Tahtalı Mahallesi’nde tarım alanına yapılan ve daha önce 2 kez yıkılmasına rağmen yeniden inşa edilen üretim alanını, önceki gün 3. kez yıktı.

Kaçak bina sahibindeki azim, Nilüfer Belediyesi’ndeki kararlılık işin bir boyutu.

Ancak gerçek şu ki, seçim yaklaştıkça kaçak yapılar pıtrak misali çoğalıyor.

Nitekim vatandaşta, imar affı beklentisi var.

Diğer yandan, belediyenin tebligatından sonra mahkemeye koşup, yürütmeyi durdurma kararı aldıranlar olduğunu duyuyorum.

Bu sayede vakit kazanacak ve kaçak yapıyı tamamlayıp, sadece ceza ödemekle işin içinden sıyrılmaya çalışacak kaçak inşaat sahibi.

Yani vatandaş, kaçak yapı mevzusunda bile  ufacık bir boşluktan faydalanmakta çok başarılı.

Belediye ekipleri 3 kez değil, 300 kez yıksa ne yazar!