Mustafa Özdal
Mustafa Özdal
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Bir Ergenekon duruşması ve FETÖ süreci

2012 yılının son demleriydi, CHP İl Başkanlığı’nın davetiyle Silivri’ye gitmemiz.

Kulakları çınlasın, CHP‘nin basın danışmanı Teoman Alper, telefonda, “Mustafacım, Ergenekon’da kritik bir dava var, savcı mütalaasını verecek. Gazetecileri de davet ediyoruz, gelir misin?” diye sorunca, “Gelmez miyim Teoman Ağabey, listeye beni de yaz” diyerek, tereddütsüz kabul ettim.

Ergenekon davasını daha önce de birkaç kez izlemiştim ancak bu duruşma daha kritikti.

Duruşmayı gazeteci sıfatıyla takip edecektik ama Ergenekon tutsaklarını destek için yola çıkmıştı herkes.

Duruşma salonu küçük, davayı izlemek isteyen gazeteci, siyasetçi ve yurtseverlerin sayısı büyüktü.

Yani, salona gireceğimiz bile meçhuldu.

Bir elin parmaklarını geçmeyen Bursalı gazetecilerle birlikte Silivri‘ye vardık.

Büyük bir kalabalık vardı ve farklı siyasi partilerin bayrakları dalgalanıyordu.

Halkın Kurtuluş Partisi, Doğu Perinçek’in liderliğini yaptığı İşçi Partililer, CHP’liler ve hatta MHP’liler de oradaydı…

Kendisini hiçbir siyasi partiye ait hissetmeyen ancak haksızlığa karşı o soğuk kış gününde yollara düşmüş demokrat insanlara da ev sahipliği yapmıştı Silivri.

Ne yalan söyleyeyim, salona gireceğime dair umudum yoktu ancak girişteki izdihamın arasından sıyrılıp, basın kartlarını göstermemiz aynı anlara denk geldi ve birkaç saniyede içeride bulduk kendimizi.

CHP’nin genel başkan yardımcıları, Ümit Zileli gibi yaygın medyayı temsil eden gazeteciler, başından bu yana duruşmaları takip eden deneyimli muhabirler, duayen hukukçular, salondaki yerlerini almıştı.

Ergenekon sanıkları içeriye girdiğinde, salonda alkış tufanı koptu adeta.

Tutuklularla mesafemiz açık olsa da, o an gözlerindeki nemi görebiliyordum.

Tuncay Özkan’ın, salona dönüp, “Sanmayın ki biz burada çürüyoruz. Çok iyi durumdayız. Merak etmeyin bizi” sözleri, yıllar geçmesine rağmen zihnimden silinmedi.

İçeride bunlar yaşanırken, dışarıda kıyamet kopuyordu.

Protestoları önlemek adına duruşma salonunun önü barikatlarla kapanmıştı.

Ancak nafile.

Barikatlar yerleyeksan edilmiş, aslında o gün dava da çökmüştü.

İçerideyse evlere şenlik anlar yaşanıyordu.

Mahkeme heyeti, sanık ve avukatları ne derse reddediyor, itirazların hiçbirine aldırmıyor, “Siz ne derseniz deyin, ben bildiğimi okurum” havasıyla duruşmayı yönetiyorlardı (!)

Veli Küçük’ün avukat kızı Zeynep Küçük‘ün, hukuk fakültelerinde tez konusu olabilecek savunmasını bile tınmıyordu hakimler.

Aslında herkes o gün bir orta oyunu oynandığını biliyor ancak ne sanıklar, ne de sanık avukatları kararlılıklarından zerre taviz vermiyor, davanın siyasi olduğunu bile bile olağanüstü bir direnç gösteriyorlardı.

O gün savcı mütalaasını vermemiş ancak duruşmanın seyrinden dolayı nasıl bir mütalaa çıkacağını da herkes biliyordu.

Sonrası malum…

Önce Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması, ardından siyasi iklimin değişmesi ve son tahlilde yargıda Cemaat etkisinin azaltılmasıyla birlikte kumpas davaları fiilen çöktü.

Yıl 2016…

15 Temmuz darbe girişiminin olağanüstü haber akışı nedeniyle öne çıkmadı ancak Ergenekon davasının meşhur Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özhese, üyeler Muhammet Tokalı ve Tarık Çağlayan tutuklandı.

‘Nereden, nereye’ demek için bunları hatırlatmadım elbette.

Aksine, adil yargılanma ilkesinin çiğnendiği, adalet kavramının çöpe atıldığı, tarihin en şaibeli duruşmalarına sahne olan kumpas davalarının dumanı tüterken, FETÖ davaları da aynı akibete uğramasın…

Uğramasın ki FETÖ’cülerin istediği siyasi iklim yaratılmasın ve bu kez sadece adalet kazansın.

 

Örnek vekil

 

CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır‘ı tanımam.

Ancak kendisiyle ilgili haberi okuduktan sonra, kanım ısındı.

Bu örnek vekil, 15 aydır maaşının tek kuruşuna dokunmuyor ve tamamını ihtiyaç sahibi öğrencilere burs olarak harcıyormuş.

Helal olsun…

Ancak Tacettin Bayır yalnız değil.

Kamuoyuna yansımasa da, çok sayıda milletvekili ve belediye başkanı, Bayır gibi maaşının tamamını veya bir kısmını burslara harcıyor.

Yani mütemadiyen kum torbasına dönen seçilmişlerin böyle duyarlı tarafları da var.

Ancak burada asıl mevzu, seçilmişlerin sahip oldukları erki nasıl kullandığıdır.

Kamu menfaatine kulllanıyorlarsa ne ala…

Aksi durumda, maaşlarının tamamına dokunmasalar ne yazar…

 

Senfoni programı

 

Senfoni mevsimi başlıyor.

Henüz program açıklanmadı ancak sıkı konserler, klasik müzikseverleri bekliyor.

Açılışı, ünlü piyano sanatçısı İdil Biret yapacak, Kerem Görsev ‘Senfonik Cazz‘, Demir DemirkanSenfonik Rock‘ konseriyle Bursalıların karşısına çıkacak.

Ve daha birçok proje konser…

Meraklısına duyurulur.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X