100, 200, 500?
Belki de 800.
Bin kişi desem inanır mısınız?
Önceki gün Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık anlattı, belediyenin halk günü olmasının da etkisiyle, yaklaşık bin ziyaretçiyi kabul etmiş.
Tabii ziyaretçileri tek tek kabul etmesi, zaman darlığından mümkün değil.
Bu bin ziyaretçinin arasında gruplar da varmış.
Hemşehri dernekleri, kadın dernekleri, sivil toplum örgütleri, kulüp yönetimleri ve çeşitli gruplar…
Işık, o gün sabah 08,30’dan akşam 20,30’a kadar sadece ziyaretçi kabul edebilmiş.
Haliyle yemek yemeye bile vakti olmamış.
Seçimlerinin üzerinden bir ayı aşkın süre geçti.
Ancak öyle anlaşılıyor ki ‘hayırlı olsun’ ziyaretleri dur, durak bilmiyor.
Bazı belediye başkanları çareyi, toplu kabul törenlerinde bulmaya çalıştılar.
Ancak o da tam bir çözüm getirmemiş.
Nitekim, toplu kabul bile bireysel ziyaret taleplerinin önüne geçemiyor.
Belediye başkanlarının uğradığı ziyaretçi akını, siyasetin işlerliliğini gösteren ayna gibi.
Sağlıklı mı, değil mi elbette tartışılır.
Ancak başkanların vaktini epey aldığı su götürmez bir gerçek.
İstanbul seçimleri yenilenecek mi?
YSK yenileme kararı verecek diyenlerin sayısı artıyor.
Tabii ki bu bir tahmin.
Ancak yenileneceği inancına yol açan şeyler de olmuyor değil.
Bir kere YSK, iddiaları boş bulsaydı kısa sürede ret kararı vermez miydi?Yani süreç uzadıkça, yenilenme olasılığı artıyor sanki.
Ayrıca son günlerde iktidar temsilcileri, seçimin yenileceğini daha sık söylemeye başladılar.
Önceki gün üst düzey bir AK Partili, “Söylediğimi bir kenara yaz İstanbul seçimimi yenileniyor” dedi.
Ancak tek sorun seçimin yenilenmesi değil, seçim yenilendiği takdirde seçimi almak gibi başka bir sorun daha var.
Evet AK Partililer, İstanbul’a çok ciddi bir şekilde yükleneceklerdir.
Ancak, mağduriyet algısının seçmen zihnine yerleşmesi ve CHP’lilerin de propagandalarını bu argüman üzerine kurgulayacak olmaları, soru işaretlerini güçlendiriyor.
Ekonomik durgunluk kimleri etkiliyor?
BUSİAD Başkanı Ergun Hadi Türkay ve yönetim kurulu üyeleri, ‘Yenileşim Ödülleri’ hakkında basın toplantısı düzenledi.
Toplantının ana konusunu bir kenara koyuyor ve soru cevap bölümünde, ekonomiye dair sorularımıza verilen yanıtlar üzerinde durmak istiyorum.
Nitekim, toplumun tüm katmanlarını ‘ekonomi‘, yani iş ve aş ilgilendiriyor.
Acaba iş insanları mevcut ekonomik tablo hakkında ne düşünüyor?
Beklentinin aksine Türkay, son derece olumlu bir tablo ortaya koydu.
Özetle, ‘Ekonomi durgun ancak yatırım için en ideal zamandayız” dedi.
Ben Türkay’ın bu tespitine, “İç piyasada talep olmayınca, yatırım yapmak riskli değil mi?” şeklinde bir soruyla karşılık verdim.
O da asıl girişimcinin bu tür dönemlerde marifetini göstermesi gerektiğini söyleyerek, iyimser tavrını sürdürdü.
Kentimizdeki iki büyük otomobil fabrikasından birinin yüzlerce personelinin işine son verdiği dönemde Türkay’ın düşünceleri umut verici.
Türkay’ı dinlerken Bademli’de bir restoranın hafta içindeki yoğunluğu aklıma geldi.
Hafta içi olmasına rağmen boş masa yoktu.
Üstelik şef garson, restorandaki müşteriler kadar rezervasyon talebi geldiğini ancak geri çevirmek zorunda kaldıklarını söylüyordu.
O halde ‘ekonomik durgunluk dar gelirlileri ve orta direği mi etkliyor?’ diye sormaktan alamıyorum kendimi.
Mermer ocakları
Mustafakemalpaşa‘nın Karaoğlan köyüne yaptığım ziyareti yazmıştım.
Bursa’nın diğer köşelerinde olduğu gibi Mustafakemalpaşa ve köyleri de yemyeşil doğaya sahipler.
Yolda, o güzelim doğayı tahrip eden mermer ocakları dikkatimizi çekti.
Bakmaya doyamadığınız güzelim dağlar nasıl betona dönüşmüş.
Kuşkusuz madenler değerlendirilecek ve ekonomiye kazandırılacak.
Ancak, yasa gereği mermer çıkarttığınız bölgeyi yeniden ağaçlandırmalısınız.
Yasa var ancak uygulandığını görmedik.
Doğaya yazık oluyor.