Pandemi başladığı günden bu yana online basın toplantılarının neredeyse hiçbirine katılmadım.
Teknik aksaklıklar bir yana, yapmacık, samimiyetten uzak geliyor bana bu tür toplantılar.
Bu nedenle İYİ Parti İl Başkanlığı’nın basın toplantısı davetine tereddüt etmeden katıldım.
Hem, gündemin durgun olduğu şu günlerde konu çıksın diye, hem de uzun zamandan bu yana takip ettiğim İYİ Parti muhalefetini canlı izlemek için…
İyi de yapmışım.
Nitekim heybeme yüklediğim epey malzemeyle gazeteye döndüm.
Toplantının başrolünde Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan vardı ama tam 9 genel merkez yöneticisi kameraların karşısındaydı.
Başta Meral Akşener olmak üzere İYİ Partililer sahayı hiç boş bırakmıyorlar.
Dün de sadece 3 milletvekili TBMM’de nöbetçi kalmış.
Milletvekilleri, Anadolu’nun çeşitli kentlerinde toplumun farklı kesimleriyle bir araya geliyor, dertlerini dinliyor, sorunlarını not ediyor.
Amaç, halkın nabzını tutarak sorunları tespit etmek ve grup toplantısında dile getirmek.
Gelelim Lütfü Türkkan’ın açıklamalarına.
Farklı konularda sarsıcı şeyler söyledi, iktidarı kıyasıya eleştirmekten geri durmadı ama bir iş başvurusuyla ilgili anlattığı şeyleri, unutmayayım diye not defterime yıldızlı simgeyle kaydettim.
Türkkan’ın şirketine İktisat Bölümü mezunu 23 yaşındaki bir genç, iş başvurusu yapmış.
Genç işsizin talebi şuymuş:
İşe gidip gelmek için servis, öğle yemeği ve SGK primi dışında hiçbir talebim yok. Bu 3 şeyi karşılayın, parasız çalışmaya razıyım.
Türkkan, Ay’a çıkma müjdesinin verildiği günlerde bu örneği hatırlatarak, “Ne Ay’a çıkması Allah aşkına, millet ay sonunu getiremiyor” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi olaylarına da değindi Türkkan, Pencere metaforuyla.
İkinci yazıda.
Pencere kapanırsa
İYİ Parti temsilcilerinin Boğaziçi Üniversitesi olaylarına dönük bakış açısı çok net.
Akşener, meseleye demokrasi perspektifinden baktığını açıklamış ve eylem yapan üniversite öğrencilerine destek vermişti.
Lütfü Türkkan da, geçmiş yıllarda başörtüsü eylemi yapan öğrencilere, farklı siyasi görüşteki arkadaşlarının destek verdiğini hatırlattı, ardından şu örneği verdi:
“Demokrasi, açık bir pencere gibidir. Pencereyi açık tuttuğunuzda bazen yağmur yağar ıslanırsınız, bazen kar yağar üşürsünüz. Ancak, ıslansanız da üşüseniz de asla pencereyi kapatmamalısınız. Çünkü kapatırsanız, boğulur, nefessiz kalırsınız.”
Türkkan’a göre, pencere kapalı olduğu için boğuluyoruz.
Ve mevcut iktidar da totaliter bir rejime doğru hızla ilerliyor.
Sıcak gündem yeni anayasa ile ilgili de söyleyecekleri vardı Türkkan’ın.
İYİ Partililer, iktidarın yeni anayasa konusunda samimi olmadığını düşünüyor.
Bu nedenle yeni anayasa girişimine destek vermeyecekler.
İYİ Parti, Cumhur İttifakı’na katılır mı?
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’ın ismini kapatın ve sadece açıklamalarına bakın.
Bunları bir CHP’li veya TKP’li de pekala söyleyebilir.
Nitekim, ekonomik tabloya ilişkin eleştirilerinden, Boğaziçi Üniversitesi olaylarına yönelik bakış açısına kadar, milliyetçi bir parti yetkilisinden çok, demokrasi ve insan hakları konusunda özgürlükçü, ekonomide sosyal adaletçi bir siyasetçi gibi konuştu.
Yeni anayasa konusunda ise muhalefetin liderliğini yapacak kadar keskin bir çizgide İYİ Parti.
Öyle ki Türkkan, muhalefet temsilcilerine, yeni anayasa konusunda kurulması muhtemel komisyona üye bile vermeyelim ki, iktidarın girişimini meşrulaştırmayalım teklifini yapmış.
Şimdi soruyorum:
Bu çizgide olan İYİ Parti, Cumhur İttifakı’na katılır mı?
Türkkan’ın Bursa ilgisi
Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili.
Ancak doğma, büyüme Bursalı.
Çocukluğu Yıldırım Davutdede’de geçen Türkkan’ın akrabaları da Bursa’da yaşıyor.
Merhum İbrahim Yazıcı döneminde Bursaspor’da yöneticilik de yapan Türkkan, Bursa’yı yakından takip ediyor.
Öyle anlaşılıyor ki Türkkan’ı sık sık Bursa’da göreceğiz.
Özensoy, bayrağı devretmiş
MHP eski Milletvekili Necati Özensoy’u uzun zamandır görmemiştim.
Basın toplantısının ardından sohbet ettik.
Emekliliğin tadını çıkarıyormuş Özensoy.
Peki siyaset?
“İYİ Partiliyim ama aktif siyaseti bıraktım” dedi.
Daha doğrusu bayrağı Kurucular Kurulu Üyesi olan eşi Şermin Özensoy’a devretmiş.
Hatta Özensoy, “Siyaseti bıraktım, eşimin şoförlüğünü yapıyorum” diyerek, espri yaptı.
Müftülük binası
İYİ Parti İl Başkanlığı’na giderken Şehreküstü’nden geçtim.
Malum, meydanın ortasındaki Bursa Müftülüğü yıkılmıştı.
Yeni müftülük, Büyükşehir Belediyesi’nin İstanbul Yolu’nda tahsis ettiği arsa üzerinde yükselecekti.
Böylece meydan açılacak, beton kütle ortadan kalkacaktı.
Ancak eski Müftü Mehmet Emin Ay emekli olunca yerine gelen İzani Turan, sözlü protokolü yok saymış ve tüm itirazlara kulak tıkayarak, hiçbir ihtiyacı yokken yeni müftülük binasını meydana dikmişti.
Dün meydandan geçerken tek rahatsız edici yapı, inşaatı biten Bursa Müftülüğü idi.
Yazık olmuş…