Şu günlerde en hararetli tartışma, AVM’ler üzerinden yürüyor.
Nitekim AVM’ler 11 Mayıs itibariyle kapılarını açacak.
Yaygın kanaat AVM’lerin açılmasının, kontrol altına alındığı söylenen virüsün yeniden yayılmasına yol açacağı.
Yani AVM’lerin açılmaması gerektiğini savunanlar, “2 aydır çok sık tedbirler alındı. Eğlence mekanları kapandı, küçük esnaf kepenk indirdi, lokantalar müşteri kabul edemiyor. Sokağa çıkma yasağı ile milyonlarca vatandaş hafta sonları ve milli bayramlarda dışarı çıkamadılar. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı gençler gökyüzüne hasret kaldı. AVM’ler açılırsa, tüm bu sıkıntılar boşuna çekilmiş olacak” diyor.
AVM’lerin açılması halinde virüsün yayılıp, yayılmayacağı konusu bilim insanların alanına giriyor.
Ayrıca Bilim Kurulu üyelerinin de AVM’lerin açılmasını onayladığı anlaşılıyor.
Ancak meseleye ekonomik açıdan baktığımızda, tıpkı liglerin başlamasının kaçınılmaz olduğu gibi AVM’lerin açılmasının da şart olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor.
Rakamlara boğmadan AVM’lerin ekonomideki yerinin ne olduğunu anlatmaya çalışayım.
Ülkemizde irili, ufaklı 436 AVM var.
2019 yılında bu 436 AVM’yi 2,4 milyar kişi ziyaret etmiş.
Yine aynı yıl AVM’lerin cirosu 160 milyar lira olmuş.
Yüzde 30’u yabancı yatırımcının elinde olan AVM’lerin yatırım değeri ise 58 milyar dolar.
AVM’lerde çalışanların sayısına gelince…
500 bin ile telaffuz ediliyor.
Türkiye’nin 2019 bütçe geliri 880 milyar liraydı.
Yani Türkiye’nin bütçe geliri, AVM’lerin toplam cirosunun sadece 5,5 katı kadar.
AVM’lerin ekonomi içinde ne kadar büyük bir paya sahip olduğu bu verilerden çok net anlaşılıyor mu?
Yani değil AVM’leri 2 ay, bir gün kapatmak bile büyük bir ekonomik kayıp, devlet için de önemli bir vergi kaybı demektir.
İstihdama vurduğu darbe ise çok daha büyük.
Bu nedenle öncelikle AVM’leri açıyorlar ki, ekonomi bir nebze de olsa nefes alsın.
Bu noktada bir yanlış anlaşılmanın önüne geçmek isterim.
AVM’leri veya AVM’lerin açılmasını savunmak gibi bir derdim yok.
Aksine AVM’lerin küçük esnafın çanına ot tıkadığı ve kontrolsüz büyüdüğünü de belirteyim.
Ancak ekonominin can damarı haline getirip, 100 binlerce kişinin istihdam kapısına döndürdüğünüz AVM’lerin kapısına kilit vurmak ekonomiye darbe üstüne darbe vurmak değilse nedir?
CHP kurultayı seyircisiz
Evet biz de sıkıldık, her gün salgın yazmaktan, virüs ile ilgili haberleri yorumlamaktan, Covid-19’un siyasete ve ekonomiye olan yansımalarına değinmekten, ölüm ve vaka sayılarını takip etmekten, akşam saatlerinde Sağlık Bakanı’nın paylaşımlarına odaklanmaktan.
Ancak dünyada başka bir gündem ne yazık ki yok.
Hiç kimse ne siyaset konuşuyor, ne kültür sanat etkinlikleriyle ilgilenebiliyor.
Milletin bir maç keyfi vardı, salgın ondan da mahrum etti.
Virüs denilen illet CHP kurultayını bile engelledi.
Ve kurultayın ne zaman toplanacağı da belli değil.
Eğer her şey yolunda giderse kurultay tarihi için eylül veya ekim ayı telaffuz ediliyor.
Ancak kurultayın seyircisiz yapılacağı kesin diyebiliriz.
Yani sadece delegelerin ve parti yönetiminin salonda olacağı bir kurultay yapılması planlanıyor.
Haydi hayırlısı.
Uzaktan eğitim
Bazı üniversiteler uzaktan eğitim işini beceremedi ama Bursa Teknik Üniversitesi dijital eğitim konusunda iyi bir sınav veriyor.
6 Nisan’da uzaktan eğitime başlayan BTÜ’nün internet sitesini tıkladığımızda, ‘Uzaktan Eğitim Hakkında Her Şey’ başlıklı bir bölüm karşınıza çıkıyor.
O bölümde öğrencilerin uzaktan eğitimle ilgili yapması gerekenler detaylı bir şekilde anlatılıyor.
Bursa Teknik Üniversitesi, Moodle ve Adopt Connect isimli iki ana programı kullanıyor uzaktan eğitim için.
Bir de Zoom, Google Meeting gibi diğer programalardan da yararlanıyorlar.
Ana programlar marifetiyle savunmalı ve jürili online yüksek lisans sınav bile yapmışlar.
Hasılı devir dijital devir ve alt yapısı sağlam olmayan kurumlar dijital devrimi ıskalıyorlar.
Asgari ücret destek talebi
Soru önergesini sunan isim CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Karabıyık.
Soru önergesinin muhatapları Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak.
Salgın sürecinden etkilenen berber, terzi, tamirci, minibüs, dolmuş şoförü, tesisatçı gibi basit usul vergi mükelleflerinin sayısı kaç dersiniz?
783 bin kişilermiş.
Basit usul vergi mükellefleri, bu süreçte ya iş yerlerini kapattılar ya da düşen işleri nedeniyle masraflarını bile çıkaramadılar.
İşte Karabayık, 783 bin kişiye salgın süresince net asgari ücret kadar destek verilmesini istiyor.
Kayda değer bir öneri.