Sabah gazeteye geldiğimde ilk işim elektronik posta kutuma bakmak olur.
Bazen önemli haberleri okuyucu mektuplarından alıyorum.
Dün de bir okuyucum, Nilüfer Ataevler’de işlenen ancak basına yansımayan bir cinayetin haberini verdi.
***
“Mustafa Bey merhabalar. 09.08.2022 günü sabaha karşı saat 03:00 civarında Barış Mahallesi Ali Rıza Bey Caddesi Nilüfer/Bursa adresi üzerinde bulunan alkollü mekanlardan ……’de çıkan kavganın sokağa taşması sonucu silahlı çatışma çıkmıştır ve bir vale görevlisi çalışan hayatını kaybetmiştir. İkamet ettiğimiz Özlem 1 ve Özlem 2 sitelerinin arasında bulunan bu mekanlarda her hafta bu ve benzeri olayların yaşanması sebebiyle mahalle sakinlerinin can güvenliği tehdit altında. Sadece bu iki sitede yaklaşık 3 bin kişinin ikamet ettiğini düşünürsek, gecenin bir yarısı patlayan silah sesleri ile çocuklarımız ve site sakinleri uykularından korkuyla uyanıyor. Mahalle sakinlerinin evlerinde serseri kurşunların hedefi olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Yaşanması muhtemel olumsuzlukların önlenmesi için yerleşim alanlarının içinde kalan bu mekanların kapatılmasını, çalışma ruhsatlarının iptal edilmesini, Nilüfer Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ve Bursa İl Emniyet Müdürlüğü’nün gereken tedbirleri almasını talep ediyoruz. Ayrıca yaşanan bu silahlı çatışma, basına yansımadan mekan işletmecileri tarafından üzerinin kapatılmasının da manidar olduğunu düşünmekteyiz. Gereken tedbirlerin alınmasını ve mekanların ivedilikle kapatılması konusunu yazınızda gündeme getirirseniz sevinirim, iyi çalışmalar kolay gelsin.”
***
Okuyucumun söz ettiği silahlı çatışmayı Bursa Emniyeti’ne sordum.
Evet doğruymuş.
Ancak işin garip tarafı şu:
2 gün önce Nilüfer’in göbeğinde bir silahlı çatışma çıkıyor, bir kişi yaşamını yitiriyor ve Bursa basınının bu önemli hadiseden düne kadar haberi olmuyor.
Polis telsizini dinleyen İhlas Haber Ajansı, bu önemli olayı salı akşamına kadar nedense görmüyor.
Haberi teyit edince, kuvvetle muhtemel Bursa Emniyeti’ndeki bazı polisler, İhlas Haber Ajansı’nı uyandırıp benim cinayet hadisesinden haberim olduğunu söylüyor.
İhlas Haber Ajansı da pazartesi gecesi görmediği cinayet haberini dün abonelerine servis etmek zorunda kalıyor.
***
Cinayetin işlendiği mekanın ismini yazmadım, çünkü amacım bir işletmeyi karalamak değil.
Ancak evime 50 metre mesafedeki mekanın olduğu bölgeyi çok iyi bildiğim için, okuyucumun anlattıklarına imzamı atarım.
Cinayetin işlendiği mekan, yıllar önce Nilüfer Belediyesi’nin yap-işlet-devret modeliyle hayata geçirdiği büyük bir tesisin içinde hizmet veriyor. (Yeri geldiği için söyleyeyim, Nilüfer Belediyesi yönetimlerinin en büyük günahlarından biridir bu çoğu yeşil alan üzerine inşa edilen yap-işlet devret mekanları.)
Her gün önünden aracımla geçtiğim mekanın, nasıl kural tanımadığını, misafir araçların yolun ortasına fütursuzca park etmelerinden anlıyorum.
Yerleşim birimlerinin yakınındaki mekanda asayiş olaylarının olduğunu daha önce ben de duymuştum.
Bu son olay pahalıya patlamış ve bir kişi yaşamını yitirmiş.
***
Çağrım Bursa Emniyet Müdürü Tacettin Aslan’a.
Bölgeyi mercek altına almanızda fayda var.
Aksi halde bu son asayiş olayı olmayabilir.
Gemlik’te ABD’li turistler
İçinde Rus turistlerin olduğu kruvaziyer gemisinin Trabzon’a geldiğini yazmış ve bu gemilerin neden İznik’e, Mudanya’ya ya da Gemlik’e gelmediğini sormuştum.
Yazım üzerine Bursalı mimar Hasan Sözüneri aradı.
Yazdıklarımı destekleyen önemli bilgiler veren Sözüneri, bizi 1970’lere götürdü:
“Çocukluk yıllarım Gemlik’te geçti. Her yaz içinde ABD’li ve İngiliz turistlerin olduğu kruvaze gemiler Gemlik Körfezi açıklarına gelir, yanaşacakları uygun bir liman olmadığı için yolcular sahile filikalarla taşınırdı. Yabancı turistler Gemlik’in yanı sıra, İznik’i, Mudanya’yı, Kapalı Çarşı’yı, Ulucami’yi de gezerlerdi. Hiç unutmam biz de o gemilere yüzerek ulaşır, yabancı turistlerden hediyeler alırdık.”
Sözüneri bu nostaljik anısını anlattıktan sonra, şunu sordu:
“Aradan 50 yıl geçti. Gemlik’te Körfez, İznik’te Ayasofya, Bursa’da Kapalı Çarşı ve Ulucami hala yerinde duruyor. O yıllarda Bursa’ya gemilerle gelen turistler bugün neden gelmezler?”
Aynı soruyu ben de sordum ancak bir yanıt alamadım.
O halde bir kez daha soralım:
“1970’lerde Bursa’ya ABD’den bile turist gelirken, bugün neden bu kent bir turist fakiri oldu?”
Yenişehir Havalimanı’nın yarı atıl pozisyonu tescillendi
Yenişehir Havalimanı temmuz ayı yolcu trafiğine dün değinmiştim.
15 bin yolcu sayısı Yenişehir Havalimanı’nın yarı atıl durumunu belgeliyor.
Oysa yanı başımızdaki Sabiha Gökşen, bin kattan fazla yolcu taşıyor. (16 milyon)
Bursa gibi Türkiye’nin 5. büyük kenti için utanç verici bir tablodur bu.
Türk Hava Yolları yetkilileri, Bursalı siyasetçilere, ‘uçak yok’ türünden bahaneler uyduruyorlarmış.
Türkiye’nin tüm havalimanlarına uçak var ancak Bursa’ya gelince yok.
Üstelik Bursa’dan kalkan uçaklar yüzde yüze yakın dolulukla uçarken, Türk Hava Yolları yetkilileri Bursalılar ile yıllardır dalga geçercesine bahaneler öne sürüyor.
Ancak sorumlu onlar değil.
Tüm sorumluluk, THY yetkilileri karşısında masaya yumruğunu vuramayan bizim Bursalı milletvekillerinindir.
Tabii 15 bin yolcuyu içlerine sindirebiliyorlarsa, söyleyecek bir sözümüz de yok.
Birkaç gün yokum
Türk-Hun Kurultayı’nı yerinde izlemek için Macaristan’da olacağım.
Yani birkaç gün yazamayacağım.
Haftaya salı görüşmek üzere, izninizi istiyorum.