1990’ların sonunda tanımıştım din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Mahmut Bayer’i.
Öğretmenlikten istifa edip, perakende kitapçılık ve yayıncılığa devam etti.
Bursa’nın sayılı kitapçılarındandı.
1998’de battı.
Öğretmenliğe döndü, bir yandan da elinde çanta, kapı kapı dolaşıp radyo reklamı topladı.
Varlığı da yokluğu da görmüştü bu hayatta.
Varlıklıyken hiç kimseye tepeden bakmadı, yokluk yıllarında da ekmeğini taştan çıkardı.
Din hocasıydı ancak zihin dünyası da yaşam tarzı da bir sosyal demokrattan çok farklı değildi.
Demokrattı, farklı görüşlere saygı duyardı, bağnaz değil, yeniliğe açık bir eğitimciydi.
Geçen pazar kaybettik Mahmut Hoca’yı.
Covid-19 denen virüs, 61 yaşında bir güzel insanı daha aramızdan aldı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık açıklamıştı 40 günde 26 öğretmenin virüs nedeniyle öldüğünü.
Mahmut Hoca da o listeye acı bir şekilde eklendi.
Düne kadar yüz yüze eğitime devam eden öğretmenler aşılanmıyordu.
Önceki gün sınıf ve okul öncesi öğretmenlere aşı hakkı tanındı.
Daha sonra uzaktan eğitime geçirilerek evlerine gönderildiler.
Çelişki o ki, aşı hakkı olmayan 8. ve 12. sınıf öğretmenleri yüz yüze eğitime devam ederken, aşı olmaya hak kazanan öğretmenler uzaktan eğitime başladılar.
Mahmut Hoca ise tüm bunlardan habersiz; bir hastanenin yoğun bakım servisinde sessiz, sedasız gözlerini yaşama kapattı.
Aşı gerçeği
Bugüne kadar ülkemizde 15 milyon aşı yapılmış.
Aşı olanların sadece 2 bin 500’üne virüs bulaşmış.
Bu tablodan 3 sonuç çıkıyor:
-Virüs büyük bir sorun, ancak ülkemizde aşı yokluğu daha büyük bir sorun.
-Virüs değil, aşısızlık öldürüyor.
-Aşı, ama’sız, fakat’sız zorunlu olmalı.
Avrupa bizi kıskanıyor mu?
Türkiye, günlük vaka sayılarında Avrupa’nın zirvesinde.
Türkiye, günlük vaka sayılarında Uruguay’dan sonra dünyada ikinci durumda.
Ve ne yazık ki vakalar düşme eğiliminde değil.
Şimdi bu acı tabloyu önümüze koyup şunu tekrar soralım kendimize:
Avrupa, bizi sahiden kıskanıyor mu?
Dağ Yolu’nda tünelin ışığı göründü
Büyükorhan’a giderken Dağ Yolu’nda da son durumu yerinde gördüm.
Önce kısa bir hatırlatma yapayım.
2 etap halinde planlanan (Doğancı ve Kapıkaya) yolun ilk etabında inşaat çalışmaları sürüyor.
2 kilometresi tünel, 550 metresi yol ve viyadük olarak inşa edilen yaklaşık 3 kilometrelik ilk etabın yüzde 40’ı tamamlandı.
İnşaat sahasını gezerken, yağışlı havaya rağmen çalışmaların sürdüğünü gördüm.
İlk etabın tünel bölümü coğrafi şartlardan dolayı hayli yavaş ilerliyordu.
Ancak inşaatın en zor bölümü tamamlanmış.
AK Parti Bursa Milletvekili Osman Mesten’den ilk etabın bitiş tarihiyle ilgili bilgi aldım.
Mesten, yüzde 40’ının tamamlandığı yolun ilk etabının yaz aylarında açılacağını söyledi.
Bu etabın maliyeti 150 milyon civarında.
Asıl maliyetli yol ise 700 milyon lirayı bulması öngörülen 4 tünelli 10,5 kilometrelik Kapıkaya etabı.
Mesten, 2021’de ikinci etabın ihalesinin yapılmasını beklemediğini söyledi.
Şeyma Subaşı’nın aymazlığı
Şeyma Subaşı isimli bir magazin figürümüz var.
Önce insanların aklıyla dalga geçercesine bir kitap çıkararak gündem olmaya çalıştı.
Kitap o kadar kötü, o kadar özensiz yazılmıştı ki, insanlara cilt bakımları için tuz ruhu önerecek kadar hatalarla doluydu.
Kitap fiyaskosunun ardından, yılın 365 günü sevgilileriyle dünyanın dört yanında fink attığı fotoğraflarını paylaşarak dikkatleri üzerine çekmeye çalıştı.
Son bombası da bir adadan başka bir adaya geçmek için Mısırlı sevgilisine özel uçak kiralatmak oldu.
Vatandaşın yoğun bakım odası bulamadığı, virüsten kırıldığı, hastane köşelerinde süründüğü, can verdiği, sokaklarda ambulans sirenlerinin yükseldiği, esnafın iflas ettiği, dar gelirlinin açlık sınırında kıvrandığı günlerde, sevgilisinin yüz binlerce dolara kiraladığı uçağın fotoğrafını milletin gözünün içine sokarcasına paylaşmak, en hafif ifadeyle aymazlık değil de nedir?