Geçen hafta önemli bir basın toplantısı düzenledi Artvinli sivil toplum örgütleri.
Artvin Vakfı’ndan Artvinli Sanayici ve İşadamları Derneği’ne varıncaya kadar çok sayıda sivil toplum örgütü Bursa Teknik Ünversitesi’nin Yıldırım’da kalmasını talep ettiler.
Öyle sanıyorum ki Artvinlilerin fitilini ateşlediği konu, önümüzdeki günlerde kent gündemine girecek.
Nitekim Bursa Teknik Üniversitesi’nin Yıldırım’da kalmasını sadece Artvinliler değil, siyasetçiler, üniversite yönetimi ve akademik camia da istiyor.
Ancak daha önemlisi ‘BTÜ’nün Yıldırım’da kalması kent menfaatine mi? sorusunun yanıtı.
Gelin bu sorunun yanıtını arayalım.
BTÜ’nün Yıldırım’da kalmasını savunanlar, Yıldırım’ın 750 binlik nüfusuna dikkat çekiyorlar öncelikle.
Yani, birçok ilden daha büyük nüfusa sahip olan, Bursa’nın da en büyük ikinci ilçesinin üniversiteden yoksun olmasının kabul edilemez olduğunu savunuyorlar.
Malum BTÜ, kapanan Orhangazi Üniversitesi’nin yerleşkesinde eğitim ve öğretime devam ediyor.
Eğer BTÜ Yıldırım’da kalırsa, zaten kuruluşundan bu yana taşınma sorunuyla karşı karşıya olan üniversitenin yer sorunu da ortadan kalkmış olacak.
Yeni inşaat alanlarıyla birlikte genişlemeye müsait olan mevcut yerleşke, BTÜ için son derece uygun bir bölge.
Ayrıca BTÜ’nün de yer sorununu kökten çözecek bir alan burası.
Ve taşınma işlemleri nedeniyle de eğitim aksamayacak.
Öte yandan, Kestel’de üniversite inşaatı için ayrılmış bölgeye sadece yol yapmak için harcanacak kaynak 100 milyon lirayı buluyor.
Yerleşke inşaatı için harcanacak parayı da hesap ederseniz, yüklü bir kaynağın buraya aktarılması gerekir.
Tüm bunlar, BTÜ’nün Yıldırım’da kalmasını savunanların gerekçeleri.
Ancak aynı çevreler, BTÜ’nün Yıldırım’da kalmasının, Kestel’e üniversite kurulmayacak anlamına gelmediğini de söylüyorlar.
Nitekim Artvinli sivil toplum örgütleri Bursa’ya 3. üniversitenin kurulması gerektiğini belirtiyorlar.
Yani Kestel’e yepyeni bir üniversitenin kurulmasını öneriyorlar.
Böylece hem BTÜ taşınmaktan kurtulacak hem de Kestel üniversitesiz kalmayacak.
Bu arada dün Artvinli dernek temsilcileri, BTÜ Rektör Prof. Dr. Arif Karademir’i ziyaret ederek, BTÜ’nün Yıldırım’da kalması için taleplerini ilettiler.
————————–
Ulcay’dan ötekileştirici uygulamalar
Gün geçmiyor ki Uludağ Üniversitesi Rektörü Yusuf Ulcay ile ilgili yeni bir haber gelmesin.
Göreve atandığı günden bu yana tartışmalı uygulamalarla gündeme gelen Ulcay, son olarak CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil ve Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın konuşmacı olarak katılacağı, konusu ‘sağlık’ olan panele izin vermemiş.
Ulcay’ın gerekçesi, Pala’nın ve İrgil’in muhalif olmaları.
Rektör’ün “Benden olmayana su bile yok” tarzı yaklaşımına en çok AK Partililerin tepki vermeleri gerekiyor.
Çünkü:
-AK Parti, artık yüzde 50+1’i bulmak zorunda olduğu için, toplumun bir kesimini ötekileştiren uygulamalara tepki vermeli.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İkinci Kurtuluş Savaşı” olarak nitelendirdiği mücadele, farklı kesimlerle omuz omuza yapılır, tıpkı 1923’teki Kurtuluş Savaşı mücadelesi gibi.
Ve fakat Ulcay gibi rektörler olsa olsa, AK Parti’ye zarar verir.
Zaten AK Parti’ye yakın çok sayıda hoca, AK Parti yöneticilerinin kapısını çalıp Ulcay’ı şikayet etti birçok kez.
——————-
Hayvana işkence, hayvan cinayeti kabahat sayılmamalı
Erzincan’da orduevinde nizamiyesinde yakaladığı yavru kediyi önce yumruklayıp yere fırlattı, ardından tekmeledi adamın biri.
Erzurum’un Karayazı ilçesinde iki genç herif, tüfekle öldürdükleri vaşağı, ortalarına alıp fotoğraf çektirdikten sonra, vahşetin görüntüsünü sosyal medya hesaplarından paylaştılar.
Konya’da vahşinin biri, ağaca bağlı köpeği havladığı gerekçesiyle boğazından bıçaklayıp kaçtı.
Tüm bu eylemleri gerçekleştiren adamlar, Kabahatlar Kanunu’na göre işlem gördüler.
Bir canlıyı tekmelemek, öldürmek, boğazını kesmek kabahat saylabilir mi?
Bir insanın bağırıyor diye boğazını kesmekle, havladığı için köpeğin boğazını kesmek arasında ne fark var?
İnsanın canı can da, köpeğin canı can değil mi?
Konunun muhatabı olduğu için, tüm hayvanseverler gibi benim de çağrım Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na.
Can dostu olduğunu bildiğimiz Sayın Bakan, hayvanlara yönelik suçları Türk Ceza Kanunu kapsamına alan yasa tasarısını bir an önce çıkarın.