Mustafa Özdal
Mustafa Özdal
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Altın alan zarar etmez

Köşe Yazısını Dinle

Pazartesi Söyleşileri’ne konuk olan Bursa Kuyumcular Odası Başkanı İsa Altıkardeş, merak edilen soruları yanıtladı.

Kapalı Çarşı’da işler nasıl?

İnsanlar nereden altın satın alıyor?

Sahte emtia yaygın mı, hangi tedbirler alınıyor?

Altın yükselecek mi?

Yüksek fiyat nedeniyle düğünlerde hala çeyrek altın takılıyor mu?

Son yıllarda fiyatı yükselen gümüşün gelekteki yeri?

Kuyumcuların sorunları nelerdir?

Altıkardeş ayrıca ikinci Kuyumcular Çarşısı’nın Nilüfer’e kurulacağı bilgisini de paylaştı.

“ESKİ GÜNLERE GERİ DÖNÜYORUZ”

Öncelikle Kapalı Çarşı’da kuyumcuların işlerinin  nasıl  olduğunu sorarak başlayalım söyleşimize.

Bursa’da, Türkiye’de ve dünyada olduğu gibi pandemi nedeniyle bizim sektörde de sıkıntılar oldu.  Ama pandemi sürecinde altın fiyatı yükseldiği için  kapalı olduğumuz ve düğünlerin olmadığı zamanlarda ticari anlamda hem tüketicilerin hem de kuyumcuların çok büyük sıkıntı yaşadığını söyleyemem. Tabii eski kalabalığı özlüyoruz. Ama eski günlerimize de geri dönmeye başladık.

Uzun zaman düğünler olmamasına rağmen  insanlar neden altın satın aldılar?

İnsanlar, “Takı takmıyoruz bari yatırım yapalım.  En  azından zarar etmeyeceğimiz ürüne doğru yönelip,  ilerleyen zamanlarda fiyatı yükseldiğinde bozdurup ev satın alırız” diye düşündüler. Butik ürünlerle ilgili sıkıntı oldu ama yatırım aracı olan emtialarda çok büyük sıkıntı olmadı.

 

“YÜZDE 70-80 HALA KAPALI ÇARŞI’YI TERCİH EDİYOR”

Son yıllarda artık AVM’lere, hatta apartmanların altına da kuyumcu açılmaya başlandı. Bursalıların tercihi hangi yönde? Kapalı Çarşı’dan altın almak isteyenlerlerin sayısı azaldı mı?

Sektör, güvene dayalı bir sektör. AVM’ler yapı olarak rahat mekanlar olabilir. Semt mağazacılığı trafik açısından tercih edilebilir.  Ancak güvenli alışverişin adresi olan Kapalı Çarşı’ya olan tercih hala yüzde 70-80’ler seviyesinde. Bu da bizi memnun ediyor.

 

“HER DÜĞÜNDE EN AZ 2 SAHTE ÇEYREK ALTIN TAKILIYOR”

 Değerli emtialarda sahtecilik çok yaygın mı? Mesela pırlanta ürünlerde sahteciliğin yaygın olduğunu duyuyoruz.

Sektörde Türkiye’nin en temiz ili Bursa. Dışarıdan gelen tüm ürünlerin kontrolünü Emniyet ile birlikte sağlıyoruz.  Yani Kapalı Çarşı’daki veya başka bir mağazadaki ürünler kontrol ediliyor. Ama bijuteriler de artık çeyrek, yarım veya Cumhuriyet altını satmaya başladılar. Ne yazık ki insanlar ya ekonomik sıkıntılarından dolayı ya da gösteriş yapmak için sahte altın takabiliyor düğünlerde. Gelin ve damat düğünden sonra altınlarını bozdurmaya geldiğinde, içlerinde sahteleri olduğunu öğreniyor. “Nasıl olur, kuyumcuda sahte altın mı satılıyor?” diye soruyorlar.  Hayır kuyumcu sahte altın satmaz. O sahte altınlar bijuteride satılıyor. Ama ben bu olayda ahlaksızlığı  sahte altını satın alanda  görüyorum. Yoksa kuyumcuda sahte altın olmaz.

Düğünlerde sahte altın çok yaygın mı?

Bir düğünde 2 veya 3 sahte çeyrek altın çıkıyor.

 

“YÜKSEK FİYATINA RAĞMEN ÇEYREK ALTINA İLGİ AZALMADI”

Son yıllara altın fiyatları epey yükseldi. Düğünlerin en yaygın takısı olan çeyrek altın fiyatı da cep yakıyor. Bu durum gram altına olan ilgiyi arttırdı mı?

Talep nedeniyle, gram gibi  çeyrek altının muadillerini yapıyoruz. Ama Türk örf ve adetlerinde biri, sizin düğünüzde ne taktıysa, ona da eş değerde bir takı takmanız gerekir. Altın fiyatları artmasına rağmen, düğünlerde çeyrek altın sayısı sadece yüzde 10 düştü.

Çeyrek altın yine zirvede. Türk halkı kendisine takılanların karşılığını vermek için çok gayretli.

Bir de altının arkasına isimlerini yazdıranlar oluyor. Bu davranışı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Takısının değerinin bilinmesini isteyenler yazdırıyor. Ama benim ne taktığımın önemi yok, takmış olmak için takayım diyenler yazdırmıyorlar. İsim yazdırılmasını ahlaki yönden iyi değerlendirmiyorum. İki evladımı evlendirdim ve takı töreni yaptırmadım. Neticede burada amaç evlenen çiftlere katkı yapmaktır, gösteriş yapmak değildir. İnsanların ekonomik güçleri ölçüsünde takı takmalı.

 

“ALTIN GÖRDÜĞÜ YERİ UNUTMAZ”

ABD Hazine tahvili faizinde pazartesi günü yaşanan 5 baz puanlık yükseliş sonrasında altın fiyatları da sert bir düşüş ile 1.710 dolar civarına geriledi. Altının kısa, orta ve uzun vadedeki seyriyle ilgili öngörünüz nedir?

Sektörün içinde olsak bile altın fiyatını bilme şansımız yok ama öngörümüz var.  Çünkü dünyada bir hamlenin, bir olayın nerelere dayanacağını bilemeyiz.  Ama dünyanın neresine giderseniz gidin, gerçek değerini kaybetmeyen ve gördüğü en yüksek değeri her zaman geçebilen tek emtia altındır. Yani eskilerin ifadesiyle  altın al toprağa göm. Doların da euronun da fiyatını altın belirler. O yüzden altında aşağı yönlü hareketler olabilir ama altın gördüğü değeri her zaman geçer. Altın alan zarar etmez ama biraz sabır ve zamana ihtiyaç var. Altının gramında dip fiyat 350 lira bandıdır ama 6. aya kadar bu düşüşü de görmeyelebiliriz. Zirve rakamı da 600 liradır. Alışveriş için, düğün için, yatırım yapmak için altın alacaklar şimdiden alsın.  Belki gram altın 350 liraları da görecekama biz 1,5 yıl önce de yani altın fiyatı 540 liralardayken de 350 liralara ineceğini söylüyorduk. Ne var ki 396 bandını kıramadı. Ons bazında da 1670’ler konuşuluyor ve bunu görüyoruz.  Ama dünya genelinde olağanüstü bir şey olur, bir hareketlilik olur, savaş çıkar altının yükselişi her zaman devam eder.

ABD teşvik pakedinin onaylanmasıyla altın fiyatlarının sıçrayacağı senaryosuna ne diyorsunuz? 

Dış ülkelerdeki gelişmeler bizim yorumlayabileceğimiz gelişmeler değil. Oyunun nasıl oynandığını, aktörleri biliyor. Ama, 2007 yılında bir kilogram altının 25 bin lira olduğunu hatırlatayım. 12 yıl sonra pandemiyle birlikte 540 bin liraya çıktı. Yani bu, altın her daim çıkacak anlamına geliyor.

 

“DÜĞÜN MEVSİMİNDE ALTIN FİYATI YÜKSELİR DÜŞÜNCESİ ÇOK YANLIŞ “

Bir de düğün mevsiminde altın fiyatının yükseldiği gibi bir algı var.

O çok yanlış bir düşünce. Dünyada düğün sezonlarında en çok altın sirkülasyonunun yaşandığı ülke Türkiye değil, Hindistan’dır. Ancak Hindistanlılar bile altın fiyatlarını belirleyemez.  Altın, dünyadaki tüm para birimlerinin karşılığıdır. Hepimizin uyuduğu saatlerde Çin borsası açılır ve milyonlarca tonluk işlem yapılır. Yani Bursa’daki, Türkiye’deki, Hindistan’daki düğünlerin altın fiyatlarına hiçbir etkisi yoktur. Ama insanlarımız,  düğün mevsiminde altın almayalım da fiyatı çok yüksek olmasın diye düşünür ki böyle bir şey yok.

 

“GÜMÜŞ ALTININ YERİNİ TUTMAZ”

Gümüşü de sormak isterim. Son yıllarda gümüş fiyatları da arttı. Gümüşün geleceğiyle ilgili öngörüleriniz nedir?

Bu söyleyeceklerim tabii benim görüşüm. Elinde var olan bir yapıyı, değer kazandırmak için kulaktan kulağa yayılan haberlerle belirli bir  seviyeye getirip, o seviyeden satmak ve insanlarda bir algı yaratmak isteniyor. Bir kilogram altın 420 bin, bir kilogram gümüş de 6 bin 7 bin seviyelerinde.  Değeri düşük olan bir emtiaya sahip olmanın avantajlı olduğunu düşünenler olabilir. Ama bence gümüş speküle edilmiş bir değer. Ben dünyada geçerli olanın dışında hiçbir değeri kabul etmiyorum. Altın en değerli emtiadır.

Bu söyledikleriniz gümüşün değer kazanmayacağı anlamına mı geliyor?  Çünkü gümüşün fiyatı bir yılda bir kat arttı.

Bakın gündemde olan bir şeyin değeri artabilir ama bunun devamlılığı gerekir. Emtia anlamında ne dolar, euro, ne de gümüş. Dünyanın ana merkezinde altın var.  1 kilo gümüşün olmasın ama 2 Cumhuriyet altının olsun, daha fazla kazandırır.  O yüzden insanlar altından vazgeçmesin diyorum.

 

“3. ŞAHISLAR YUVA YIKIYOR”

30 yıldır Kapalı Çarşı esnafısınız. Yani çekirdekten kuyumcusunuz. Kuşkusuz çok ilginç olaylara tanık olmuşsunuzdur. Yaşadığınız ilginç şeyleri anlatır mısınız?

Altın fiyatlarının yükseldiği zamanlarda yaşadığımız sorunlar farklı, düştüğü zaman farklı. Nişanlılık döneminde alışverişe gelip en ufak bir hadisede ayrılan çok çift gördük. Ama kültür çok değişti. 30 yıl önce ile bugün arasında yüzde 90’lık bir değişim var. Mesele önceden çiftler aileleriyle birlikte alışverişe gelirlerdi bugün yalnız geliyorlar.  3. şahıslar her zaman işi bozuyordu. Kişi beni arayıp, ‘Yarın kız tarafıyla geleceğiz, rakamımız bu. Lütfen, bu rakamın üstüne çıkan bir şeyler beğendirmeye çalışmayan çünkü bütçemiz yok’ diyordu. Çok kısa süre sonra ‘Yarın erkek tarafıyla geleceğiz, biz istediğimizi alacağız,  siz gereğini yaparsınız” diye başka bir telefon geliyordu. Ertesi gün erkek ve kız tarafı beraber geldiğinde ne yapacağımızı şaşırıyorduk.  Ama bunlar çok doğru şeyler değil. 3. şahısların yuva kuracak çiftlere müdahelesi çok yanlış.

Altın alırken nişan bozulacağını anlıyor musunuz? Ve bu tip durumlarda ne yapıyorsunuz?

Artık biz bu tip durumları rahatlıkla tahlil etmeye başladık. Bazı çiftleri gördüğümüzde, çok uzun sürmez diyoruz. Çünkü 3. şahısların arkadan müdahaleleri var. Bu tip durumlarda müdahale ediyoruz, bunu da zorunluluk olarak görüyoruz. Çünkü bir yuva kurulmaya çalışılıyor. Gelin hanımın, bir güzel alyansım, tektaşım ve devamlı kullanacağım bir şeyim olsun gibi bakış açısı var. Aile büyüklerinin ise ‘bileziklerin, setin olsun ki yarın ihtiyacın olduğunda değerlendirebilirsin’ gibi bir yaklaşımları var. Ama erkek tarafının maddi durumu yetersiz olduğunda devreye biz giriyoruz. “Bu seçtiklerinizi alabilirsiniz, biz size destek de oluruz ama düğün sonrası bunları geri getirince ne yapacaksınız” dediğimizde geri adım atabiliyorlar. Bu nedenle biz nikah memurundan önce çiftleri evliliğe hazırlayan son yapı olarak onlara destek veriyoruz.

 

“30 YILLIK EVLİ KADINLAR TEKTAŞ ALIYOR”

Reklamların da etkisiyle son yıllarda evlilik teklifi tektaş yüzükle özdeşleştirildi. Evlilik teklifini tektaş yüzükle yapmayan kaldı mı?

20-30 yıllık evli kadınlar gelip, hiç tektaşları olmadığını söyleyip, bu değerli yüzüğü satın alıyorlar.  Bu da bizi düşündürüyor. Evet reklamlarla tektaş yüzük yaygınlaştı ama bu tamamen insanın alım gücüyle ilgili bir şey.  Herkesin tektaşı olmalı mı? O zaman ‘herkesin evi olmalı mı?’ diye de sormalıyız.   Tektaşın olmuş ama yaşam standartları açısından sıkıntılar olmuş, neye yarar. Bütçenizin sizi rahatsız etmeyeceği ölçüde yatırım yapmak için altın alabilirsiniz. Ama zevke hitap eden butik ürünlerde durum farklı.

 

“HER KUYUMCU DEĞİL İŞİNİ İYİ YAPAN KUYUMCU KAZANIYOR”

Kuyumcuları konuşmak isterim. Kuyumcu deyince akla, çok para kazanan insanlar gelir. Gerçekten kuyumcular çok mu kazanıyor ? Ya da zarar eden kuyumcu var mı?

Kuyumcunun ana sermayesi vitrinidir.  Dünyanın en değerli madeni de altındır. Hiçbir şey bilmeyen biri vitrinde gördükleriyle kuyumcunun çok zengin olduğunu zannedebilir. Ancak vitrinde görülen ürünlerin yüzde 70’i gerçek değil, gösteriş bileziğidir.  Akıllı ve sermayesi olan kişi tüketiciyi de aldatmıyorsa para kazanır.  Ama sermayesi olmayan, karşısındakine güven  vermeyip amacı para kazanmak olan bir kuyumcu para kazanamaz.

 

“EN BÜYÜK SORUNUMUZ OTOPARK” 

Özellikle sorunlarınızla ilgili son olarak neler söylemek istersiniz?

En büyük sorunumuz kapalı çarşıya geliş gidişlerin çok zor olması. Otoparkla ilgili büyük sorunlarımız var. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Alinur Aktaş’a da bu sorunumuzu aktardık.  Nilüfer’de 2. bir Kuyumcular Çarşısı projemiz var. Doğru lokasyonda insanlara daha güvenli bir sistemde hizmet etmek istiyoruz.  Birçok ilde hırsızlık vakalarının yoğun olduğunu duyuyoruz. Ama Bursa’da bu tip olaylar cadde ve semt magazalarında oluyor. Kapalı Çarşı çok güvenli bir yer.  Nilüfer’deki projemize belediyelerimiz ve devlet destek olursa  o ilçedeki semt ve cadde mağazalarını da bir araya toplayacağız. Daha sonra Yıldırım’da da aynı yapıyı oluturursak, Türkiye’de lider olan Burs kuyumcuları ebediyete kadar böyle devam eder.

FOTOĞRAF: BİRCAN ÖRSEL

1 adet yorum var

Bir adet yorum var

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X