Yoksulluk içinde kıvranırken, günlerden bir gün yabancı bir adam kapınızı çalıyor.
Elindeki kutuyu uzatıp, kutunun içindeki düğmeye basmanız halinde hiç tanımadığınız bir yabancının öleceğini ancak bunun karşılığında bir servet ödeneceğini taahhüt ediyor.
Ne yaparsınız?
Çok sevdiğiniz bir kadınla platonik aşk yaşıyorsunuz.
Yabancı bir adamın tavsiyesiyle gittiğiniz doktor, kadını size bağlayacak bir ilaç veriyor.
Adamın yerinde olsanız o ilacı alır mısınız?
Yüksek bir yerdeyken ayağınız kayıyor ve bir anda boşlukta buluyorsunuz kendinizi.
Aşağıya düştüğünüz anda öleceksiniz ve tam bu sırada kan-ter içinde uyanıyorsunuz.
Bu kabusu defalarca görmeyeniniz var mı?
Peki bir gün aşağı düşmenize ramak kala uyanamayacağınızı hiç düşündünüz mü?
Tüm bu soruları, Alacakaranlık Kuşağı isimli oyunu izledikten sonra, kendinize soruyorsunuz.
Bilmem hatırlar mısınız, özel televizyon kanallarının çıktığı ilk yıllarda en çok izlenen dizilerin başında geliyordu Alacakaranlık Kuşağı.
Her bölümünde ayrı hikayelerin olduğu dizinin, tiyatro versiyonu Bursa‘da gösterimde.
Önceki gece genel provasını izledim oyunun.
Olağanüstü keyif aldım…
Oyunun tanıtımında, “Gerçeğin kıyısında, kabusların dalgalarının vurduğu bu diyarda açıklanamaz olayları seyretmek için arkanıza yaslanın ve ızdırabın tadını çıkarın” diyor.
Gerçekten de arkanıza yaslanıyorsunuz ve 2 saatin nasıl geçtiğini anlıyamıyorsunuz.
Oyunda, ‘The Box’ filiminden uyarlanmış ‘kutu‘ bölümü renk katmış.
Bu güzel oyunu yöneten de arkadaşlarıyla birlikte oynuyor.
Çağdaş Tekin, Melina Özprodomos, Doruk Şengün, Ayşegül Tekin ve oyunu yazan-yöneten Oğuz Utku Güneş, ne kadar alkışlansanız azdır.
Elbette başta ışıkcısı olmak üzere oyunun perde arkasındaki kahramanları da büyük iş çıkarmışlar
Oyun, Mert Fırat, Volkan Yosunlu, Didem Balçın, Volkan Zambak ve İlksen Başarır gibi usta tiyatro ve yönetmenlerinin kurucusu olduğu Görükle‘deki Sanat Mahal’de sahneleniyor.
Sanat Mahal‘de, bu oyunun dışında haftaya kendi prodüksiyonları olan Kayıp El sahnelenecek.
Onu da merakla bekliyoruz.
Üniversite öğrencileri için oldukça cazip bu oyunlar.
Alacakaranlık Kuşağı gibi sıkı bir oyun, hayli hesaplı bir fiyata başka yerde izlenir mi, bilmem.
İlla bir eleştiri yapmak gerekirse de, oyunu izlerken resmen titredik.
Korkudan mı?
Hayır, soğuktan!
—————-
İl Kültür Turizm Müdürü Damar’dan yanıt var
Bu köşeyi düzenli olarak takip edenler yazılarımda ismi geçenlere, isterlerse yanıt haklarını kullandırttığımı biliyorlar.
Geçen gün Turizm Bakanlığı Termal Master Planı’nda Bursa‘nın isminin olmamasının sorumlusunun Bursa İl Kültür Turizm Müdürlüğü olduğunu savunmuş ve “Allah’tan Bursalı Bakan Mehmet Müezzinoğlu var da bürokrasinin yanlışı düzeltti” diye de eklemiştim.
İl Kültür Turizm Müdürü Dr. Abdullah Damar, son derece nazik bir dille yazılmış bir mektup yollamış.
Yıllardır İl Kültür Turizm Müdürlüğü‘nü eleştirir dururum ancak eski müdür Ahmet Gedik oralı bile olmamıştı.
Aslında Bursa‘nın listeye alınmaması skandalı Ahmet Gedik’in eseriydi ama bugün o koltukta başka bir isim oturduğu için, doğal olarak fatura ona çıkmadı.
Gelelim Damar‘ın elektronik mektubuna:
“Sayın Mustafa ÖZDAL, öncelikle, Bursa’mızın sorunlarına ışık tutan yazılarınızdan dolayı sizi tebrik etmek isterim. Sizin gibi değerli köşe yazarları zaman zaman kamu hizmeti veren bizlere, ışık tutmaktadır. Şahsen bu vesile ile şükranlarımı sunarım. Bilindiği gibi Bakanlığımızın, 2023 turizm stratejisi yayınlandı. Bu yayına dayanarak da Termal Kentler Master Planı hazırlandı ve kamuoyuyla paylaşıldı. Bu yayın geçen günlerde sizin de bir yazınıza konu oldu. Haklı ve doğru tespitlerde bulundunuz. Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzün bu konudaki tutumunu eleştirmekte de haksız değilsiniz. Ne var ki, yayınlanan 2023 stratejisi, 2007 yılında hazırlanmış, yanı on yıllık. Çok detaya girmeden şunu belirtmek isterim. 2015 haziran ayında göreve ilk başladığımda stratejik plandan haberdar oldum. Sadece termal turizm değil hiçbir turizm alanında bu planda yer almadığımızı üzülerek fark ettim. Görevde olduğum altı aylık dönem içerisinde gerek Bursa’daki turizm odaklı STK‘larla, gerek valilik ve gerekse bakanlığımızın turizm yatırım başkanlığı nezdinde bu konuyu defalarca dile getirdim. Yaklaşık bir yıllık bir süreden ardından yeniden müdürlük görevine başlayınca, Bakanlık nezdinde Bursa’nın hak ettiği itibarı kazanması yönünde çabalarım oldu ve bu çaba sonuç alana kadar da devam edecektir. Konuya duyduğunuz ilgiden dolayı tekrar teşekkür ediyorum. ”
————-
Bu vekil ne diyor?
Musul eski Başkonsolosu CHP Milletvekili Öztürk Yılmaz buyurmuş:
“Bizim Mehmet’imiz El Bab’da, Suriye’de şehit oluyor. Ama Türkiye’ye gelen Suriyeli erkeklerin yaş aralığına baktığımızda, 15 ile 44 arasında 819 bin 350 askere alınabilecek erkek, Türkiye’de kafelerde puplarda Türk kızlarıyla geziyor. Bizim Mehmet’imiz Suriye’de şehit oluyor.”
Ne anlatmak istiyor sizce bu sözlerle Öztürk Yılmaz?
Savaştan canlarını kurtarmak için ülkemize sığınan Suriyeli erkeklerin, kabahatleriyle oturup, dizlerini kırarak evlerinden çıkmamalarını mı salık veriyor, yoksa Suriyelilerin Türk kızlarıyla gezemeyecek kadar ikinci sınıf insanlar olduğunu mu ima ediyor?
Nereden tutarsanız tutun, izaha muhtaç sözler bunlar.
Dahası, buram buram ırkçılık kokuyor.
Ve CHP’ye de ırkçılık hiç yakışmıyor…