Mustafa Özdal
Mustafa Özdal
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

AKP, basına neden sınırlama getiriyor?

Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin il kongresine katılmak için yarın Bursa‘ya geliyor.

AK Parti teşkilatları, kongreye günler öncesinden özel bir hazırlık yaptı.

Partililerden, o gün yanlarında getirebildikleri kadar insan getirmeleri istendi.

Gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında, Başbakan’ın gelişiyle ilgili ilanlar girdi/giriyor.

Amaç, gövde gösterisi yapmak ve partiyi genel seçimlere götürecek kadroların seçileceği kongreyi düğün yerine çevirip, partilileri motive etmek.

Salonda atmosferi ve Başbakan’ın konuşmasını kamuoyuna kim yansıtacak?

Kuşkusuz gazeteciler…

Kongreyi takip edecek ve o saatlerde salonda olması gereken muhabirler, yazarlar, kameramanlar…

Ancak o da ne, dün Başbakanlık Basın Müşavirliği’nden bir haber geldi:

Bursa basınına sınırlı sayıda akreditasyon yapılsın!

‘Şu medyaya 4 kişi’, ‘öteki medyaya 2 kişi’, ‘beriki medyaya 3 kişi’ gelsin dediler.

Son yıllarda, böyle bir kısıtlamaya, 2’inci kez tanık olduk.

Birincisi, geçen aylarda bir otomobil fabrikasının etkinliğine gelen Başbakan Davutoğlu‘nun Bursa ziyareti…

İkincisi de, partisinin il kongresine katılacak Başbakan Davutoğlu’nun yine bir Bursa ziyareti…

Bir Başbakan, neden kendisini sınırlı sayıda gazetecinin takip etmesini ister?

Üstelik seçim arifesinde.

Peki bir iktidar partisi, neden kongresini az sayıda yazarın, takip etmesini ister?

Oysa tam tersi olması gerekmiyor mu?

Ne kadar fazla gazeteci takibi, o kadar, haber, görüntü, köşe yazısı, yorum ve fotoğraf demek değil midir?

Tüm bu olanlardan, ne Başbakan Davutoğlu’nun ne de partinin üst düzey yöneticilerinin haberi olduğunu sanmıyorum.

Bu iş, olsa olsa, Davutoğlu’na anlamsız bir güvenlik zırhı oluşturan, Başbakanlık‘a bağlı güvenlik birimlerinin işidir.

Ancak, akreditasyon sınırlamasını kimin getirdiğinden çok, asıl mesele, bu işin sonuçları ve basına yapılan anlamsız sansürdür.

 

Parti içi demokrasi hayali ve baraj

 

AKP, CHP ve MHP‘li milletvekillerinin, birçok yasa tasarısı, yasa teklifi, önerge, gensoru, iç tüzük değişikliği konusunda, ihtilaflı davrandıklarını biliyoruz.

Birinin ak dediğine, öteki kara; diğerinin kara dediğine, öteki ak der.

3 partinin liderleri ve sözcüleri için de benzer ifadeleri rahatlıkla kullanabiliriz.

Peki bu 3 siyasi parti hangi konularda yek vücud olurlar?

Benim aklıma 2 konu geliyor:

Biri, Siyasi Partiler Yasası…

Diğeri de, seçim barajı…

Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesini, lider sultası ve Genel Merkez hegemonyasının sürmesi için, seçim barajının düşmesini de, diğer partilerin oyları kendi hanelerine yazılmaya devam etmesi için, istemezler.

Siyasi Partiler Yasası değişirse, ön seçim olur ve milletvekilleri kendilerini seçen lidere değil, seçmene tabi olur…

Veya belki tercihli sistem gelir de, vekil adayları, genel başkanların değil, seçmenin süzgeçinden geçer.

Barajın düşmesi halindeyse de, bir tane oy bile heba olmaz, siyasi partiler alınlarının teriyle Meclis‘e girer…

Hal böyleyken, Siyasi Partiler Yasası‘nın değişmesi ve barajın düşmesi mümkün mü?

Hayalini kurmak bile fazla hayalcilik oluyor…

 

Kar yağdı böyle olduk

 

Malum, 3 gündür Türkiye‘nin dört bir yanında ve elbette Bursa’da kar yağışı etkili oldu.

Son yılların kuraklığına meydan okuyordu sanki kar tanecikleri.

Ancak, ulaşım ciddi anlamda aksadı.

Birkaç gündür, yoğun bir şekilde elektronik ileti alıyoruz okuyucularımızdan.

Kapanan yollar, karla kaplı caddeler ve araçlarını dışarıya çıkaramayan vatandaşlar…

Karın yağması elbette sevindirici, ancak binlerce yıldır mütamadiyen kendini gösteren doğa olaylarına karşı tedbir almak da insanoğlunun işidir.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X