Diğer siyasi partilerin aksine AK Parti miting yapmakta ısrar etti ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, olağanüstü güvenlik tedbirleri altında Gökdere‘den Bursalılara seslendi.
Diyeceksiniz ki, geçmişteki AK Parti mitinglerinde de güvenlik tedbirleri hat safhada değil miydi?
Evet, öyle…
Ancak bu kez tedbirler sadece miting alanına değil kentin büyük bölümüne yayılmıştı.
Mesela, Haşim İşçan Caddesi‘nde araç park edilmesine izin verilmiyordu.
Ana arterlerde, polis otoları sürekli denetim yapıyor, uçan kuş olsa bile gerekeni yaparız havası veriyorlardı.
Birçok noktada demir bariyerler göze çarpıyordu.
Çakmakla bile miting alanına girilmesine izin verilmedi katılımcıların.
İşte bu olağanüstü tedbirlerin altında yapıldı miting.
Platformun yeri değiştirilmiş, Gökdere ile Kamberler arasında bir bölgeye kurulmuştu.
Hal böyle olunca miting, meydanda değil, Kamberler‘e çıkan bölgede yapılmıştı.
Gelelim kalabalığa…
Mitingi televizyon ekranlarında izleyenler, mahşeri bir kalabalığın olduğunu sanabilirlerdi.
Ancak, meydanı dolaşan meslektaşlarımızın da ortak kanaati, alanda mütevazi bir kalabalığın olduğuydu.
Kuşkusuz bunda, hafta içi olması ve halkın güvenlik kaygısı duymasının rolü olabilir.
Mitinglerin seçim sonuçları bakımından ölçü olmadığı, hatta iletişim ağlarının sınırsız olduğu bir çağda artık mitinglere gerek kalmadığını defalarca yazdık.
Ancak öyle anlaşılıyor ki, siyasi partiler, örgütlerini diri tutmak ve halkı seçim havasına sokmak için, miting yapmakta ısrar ediyor.
Başbakan Davutoğlu, beklendiği gibi konuşmasını terör üzerine kurdu.
Başta HDP olmak üzere muhalefeti hedef aldı ancak siyasi parti liderlerine deklarasyon çağrısı yaparak, kucaklayıcı bir dil kullanmaya özen gösterdi.
Özetle AK Parti, teröre rağmen miting yaparak, istediğini gerçekleştirdi.
Temel amaç, yükselen milliyetçi oyları kendi hanelerine yazmak ve 7 Haziran’daki oy kaybını telafi edip, tek başına iktidara yürümek.
Bursa mitingi, bunun bir provasıydı.
Miting detayları
Mitingte sadece Başbakan Ahmet Davutoğlu konuşmadı.
Davutoğlu’nun konuşmasından önce Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kürsüdeydi.
Müezzinoğlu’nun hedefinde yine HDP vardı.
HDP’lilerin Ankara katliamında ölü sayısını 128 olarak açıklanmalarında ve kana gerek olmamasına rağmen halkı kan merkezlerinin önüne yığmalarına yine sert tepki gösterdi Müezzinoğlu.
Mitingin sürpriziyse Başbakan eski Yardımcısı Bülent Arınç‘ın katlımıydı.
Kurultay öncesi eleştirel çıkışının aksine bu kez AK Parti‘ye destek için Bursa’ya gelmişti Arınç.
Meydanda sadece AK Parti bayrakları yoktu.
Alan, Türk bayraklarıyla süslendiği gibi, katılımcıların elinde de her zamankinden fazla sayıda bayrak vardı.
Ayrıca katılımcıların kafasında Türk bayraklı şapkalar vardı.
Tüm bunlarla, birlik ve beraberlik görüntüsü vermek ve mitingi siyasi bir atmosferden çıkarmak hedeflendi.
Bir başa ifadeyle, ‘teröre karşı duran halk, AK Parti’nin organize ettiği mitinglerle seslerini yükseltiyor‘ mesajı verilmek istendi.
Mitinge Burbak elemanları da, iş elbiseleriyle katılmıştı.
Siyasetçiler ne zaman tedbir alacak?
Dün Kestel Belediye Başkanı Yener Acar makam odasında kurşunlandı, Acar saldırıyı ucuz atlattı.
Birkaç ay önce Gürsu Belediye Başkanı Cüneyt Yıldız makam odasında kurşunlandı, Yıldız hayatını kaybetti.
Birkaç yıl önce Bursa Büyükşehir Belediye eski Başkanı Hikmet Şahin, iş yerinde ayağından kurşunlandı, Şahin kan kaybından hayatını kaybetti.
Çalışma eski Bakanı Faruk Çelik sokakta kurşunlandı, hafif yaralandı, Anaplı siyasetçi Mehmet Gedik, Mudanya‘daki bir restoranda kurşunlandı, öldü.
Tüm bunlar Bursa‘da oldu.
Ve tüm saldırılar son 10 yılda oldu.
Saldırganların tek ortak noktası, taleplerinin karşılanmamasıydı.
Kimi avanta iş yeri, kimi kıyak bir terfi, kimi de haraç istiyordu.
Sonuç: Olağanüstü tedbirlere gerek yok ancak hiçbir önlem almadan da yaşamamalı siyasetçiler.