Bugün AK Parti 18. yaşına giriyor.
Gazeteciliğe başladığım yıl iktidarda AK Parti vardı, aradan yıllar geçti ve AK Parti hala iktidarda.
Doğrusu birçok kişi gibi ben de bu partinin 20 yıla yakın iktidarda kalacağını öngörmüyordum.
Üstelik kapatma davası, e-muhtıra ve darbe girişiminin üstesinden gelerek bugünlere geldiler.
***
Kuşkusuz ne AK Parti ilk günkü çizgisinde ne de Türkiye’deki koşullar aynı.
Yüzü Batı’ya dönük, Kürt sorununda diyaloğu esas alan, demokratikleşmeyi ve insan haklarını merkezine alan, liberallerle işbirliği yapan bir parti görüntüsü veren AK Parti, bugün Batı ile mesafeli bir ilişki yürüten, liberallerle köprüleri atmış, milliyetçi bir parti kimliğinde.
Ancak özellikle 31 Mart yerel seçimleri ve 23 Haziran İstanbul seçimlerinden sonra değişim sinyalleri veriyor Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Peki değişimden ne anlamalıyız?
Daha açık bir ifadeyle 2002 çizgisine geri dönüş yapmak için radikal hamleler yapmaktan geri durmayacak bir AK Parti mi beklemeliyiz?
***
Bugün AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın partisinin kuruluş yıl dönümünde vereceği mesajlar önemli.
Ancak Cumhur İttifakı’nın güçlü mesajlarla yoluna devam etmesi, birkaç gün önce 3 belediyeye kayyum atanması, Suriye’deki gelişmeler, içteki terör tehdidi gibi nedenler AK Parti’nin hızlı bir şekilde dönüşmesinin güçlüklerine işaret ediyor.
***
Dün AK Parti Hukuki ve Sosyal İşler Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Tunçak‘la 18. kuruluş yıl dönümünü konuşuyoruz.
Önce değişimle ilgili şunları söylüyor Tunçak:
“AK Parti, kurulduğu günden bu yana gerek kadrolarında gerekse de ülkenin değişen koşullarını dikkate alarak politikalarında değişime gitmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın değişim söylemini 2002’den bu yana devam eden bir gelişim olarak okumalıyız. Değişiyoruz, gelişiyoruz ancak değişmeyen tek şey millete olan bağlılığımız ve ilkelerimizdir.”
***
Tunçak, 18. yılın anlamlı olduğunu da belirtiyor.
“Nasıl ki bir insan 18’inde reşit oluyorsa, biz de 18. yaşımızı önemli bir dönemeç ve gelişim olarak görüyoruz” diyen Tunçak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün önemli mesajlar vermesini de beklediklerini söylüyor.
***
18. yılın önemini de şu sözlerle anlatıyor Tunçak:
“Türk siyasi yaşamı birçok partinin iktidarına sahne oldu. AK Parti daha bugünden, hukuki, siyasi ve ekonomik alanlarda yaptığı reformlarla siyasal yaşamımızda müstesna bir yer edindi. 18 yıllık zaman diliminde hukuksuz ve ahlaksız birçok müdahaleye rağmen AK Parti milletiyle bütünleşip ayakta kalmasını bildi. Bu demokrasimizin yaşaması bakımından çok önemliydi ve AK Parti bu sürecin üstesinden hakkıyla gelerek Türkiye’nin geleceğini biçimlendiren bir parti oldu.”
***
Tunçak’ın altını çizdiği bir diğer önemli nokta da AK Parti ailesinin büyüklüğü.
O da kuruluştan bu yana AK Parti’de görev alan mahalle-köy temsilcisinden bakan, milletvekili ve yöneticisine kadar 100 binlerce kişinin görev yapması.
Yani Tunçak partisinin, 100 binlerce üyesi bulunan büyük bir aile olduğunu belirtiyor.
“Parti üyesi değiller”
AK Parti’nin 18. kuruluş kutlamalarına, 3 ismin davet edilmemesi damga vurdu.
Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu.
Nitekim yeni bir parti kurması beklenen bu 3 isim ilk kez AK Parti kuruluş yıldönümünde davet almadı.
AK Parti Hukuki ve Siyasi İşler Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Tunçak’ın konuyla ilgili değerlendirmesi çok kısa:
“Kuruluş yıl dönümüne parti üyeleri davet ediliyor. Davutoğlu’nun üyelik durumu nedir bilmiyorum ama Babacan ve Gül, AK Parti üyesi değil.”
Yeni parti bilmecesi
Evet sonbaharda yeni partinin kurulmasına kesin gözle bakılıyor.
Ancak ne partinin ismi belli ne de tam olarak hangi isimlerin öncülük edeceği.
Daha da önemlisi yerel teşkilatlarla ilgili bırakın somut bilgiyi, bilgi kırıntısı dahi yok.
Mesela Bursa’da yeni partiyle anılan hiçbir isme ulaşamıyoruz.
Konuyu araştırdığımızda, AK Parti’den yeni partiye geçmesi beklenen isimlere görev verilmesi gibi bir durum ortaya çıkıyor.
Kıdem tazminatı fona devredilir mi?
Sosyal taraflar uzlaşır mı, işçi ve işveren sendikası anlaşır mı yoksa hükümet uzlaşmaya bakmaksızın bu kez kararlılıkla kıdem tazminatını fona devreden yasayı hayata geçirir mi, bilmiyoruz.
Ancak şu rakam, bu kez kıdem tazminatının fona devredilmesine çok yakın olduğumuzu gösteriyor:
120 milyar lira…
Yani, bir yılda fonda birikecek paranın 120 milyar lira olacağı hesaplanıyor ve bu da kaynak arayışında olan hükümetin elini çok rahatlatır.