Mustafa Özdal
Mustafa Özdal
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Afetlere ne kadar hazırız?

Köşe Yazısını Dinle

Türkiye alev, alev…

Geçen haftadan bu yana yüreğimizi dağlayan yangınların tamamı maalesef kontrol altına alınamadı henüz.

Bir musibet, bin nasihattan iyidir misali, yangın felaketlerinden sonra küçük de olsa tedbirler almaya başladık.

Peki Türkiye’nin dört bir yanında dumanlar yükselirken, Bursa olarak biz ne yapıyoruz?

Yerel yönetimlerin, siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin yardımlarından söz etmiyorum.

Sorum şu:

Bir orman kenti olan Bursa, olası bir yangına hazır  mı?

Malum Uludağ, yangının yayılması için biçilmiş kaftan olan çok sayıda çam ağacının olduğu bir dağ.

30, 40 metre uzağa fırlayan kozalakların saatli bombadan bir farkı yoktur yangın sırasında.

Hal böyleyken Uludağ’ın eteklerinde çıkacak bir yangına hazırlıklı olduğumuz söylenemez.

Çünkü Uludağ eteklerinde yeterli yangın yolları maalesef yok.

Sadece yangın yolları mı?

Yine aynı bölgelerde yangın göletlerimizin olması gerekir.

Şimdi paylaştığım fotoğrafa bakın…

Hatay Amanos Dağlarında bulunan, kuş bakışıyla nazar boncuğunu andıran bu göletin ismi yangın göletidir.

25 metre çapında, 3 metre derinliğindeki göletin yapım amacı sadece orman yangınlarını söndürmek.

Bu gölet, yangın söndürmek için yapılmış ama o kadar hoş bir görüntüsü var ki ziyaretçi akınına uğruyor.

Yani turizme de faydası var.

Var mı Uludağ’da bu tür yangın göletleri?

Ne dedik girizgahta?

Bir musibet bin nasihattan iyidir.

O halde kent dinamikleri afetlere karşı Bursa’nın acil eylem planını hazırlamalı.

Yarın çok geç olmadan.


Depremde fabrikalar unutuluyor

Bursa’da deprem deyince akla konutlar geliyor.

Evet mevcut konut stoğumuzun depreme hazır olmadığı bir gerçek.

Ancak fabrikalar da en az konutlar kadar, saatli bir bomba gibi tehlike arz ediyor.

Bursa’da 17 OSB var.

Tonlarca ağırlığında makinelerin çalıştığı OSB içindeki yüzlerce dev fabrikada 10 binlerce işçi çalışıyor.

Bu fabrikaların büyük bir depremde yıkılmayacağı veya hasar görmeyeceğini kimse garanti edemiyor.

Ancak asıl tehlike, OSB dışında faaliyet gösteren irili, ufaklı fabrikalarda.

Bunların içinde, tehlikeli iş kolları statüsündeki kimyasal  üretim yapan çok sayıda fabrika var.

Depremde bu fabrikaların yıkılması bir yana, çevreye vereceği zararlar, büyük bir tehlikeyi işaret ediyor.

Kent dinamiklerinin en az yangın tedbirleri kadar, deprem tehdidi konusunda da yol haritasını belirlemeli.


Uyanık ev sahipleri baltayı taşa vurabilir

Konut kredisi faizlerinin yüksek olması ve artan inşaat maliyetleri nedeniyle, konut satışında yaprak kımıldamıyor.

Vatandaş ev satın alamayınca da kiralık evlerin fiyatları yükseldi.

Ancak fiyat artışı yeni kira sözleşmeleri için geçerli.

Çünkü evinizde oturan kiracınıza yasal olarak TÜİK’in belirlediği kira artışından fazla zam yapamazsınız.

Ne var ki bazı uyanık ev sahipleri, kira artışlarını fırsat bilip, “Oğlum/ kızım evlenecek”, “Kendim oturacağım” gibi gerekçeler sunarak kiracısını çıkartmaya çalışıyor.

Böyle bir niyeti olan varsa, “aman ha” derim.

Çünkü, eğer gerçekten siz veya oğlunuz/kızınız boşalttırdığınız evde oturmayacaksa, eski kiracınızın şikayet etmesi durumunda 3 yıl boyunca evinizi kiraya veremeyebilirsiniz.

Dün Bursa Genç Sanayici İş İnsanlar Derneği yönetimi konuğumuz oldu.

Yönetim kurulu üyesi Av. Yener Poroy ile bu konuyu konuştuk.

Elinde bahsettiğim  bir dosya varmış.

Poroy’un müvekkilinin ev sahibi, oğlunun eve yerleşeceğini söyleyip, kiracısının evden çıkmasını istemiş.

Kiracı, ev sahibine inanıp evi boşaltmış.

Birkaç gün sonra ev başka birine kuvvetle muhtemel daha yüksek bir fiyatla kiraya verilmiş.

Kandırıldığını gören kiracı da soluğu Poroy’un yanında almış.

Şimdi o ev sahibi, evini 3 yıl boyunca kiralayamama tehlikesiyle karşı karşıya.

Kıssadan hisse, Dimyat’e pirince giderken eldeki bulgurdan olmayın.


2 okuyucu mektubu

Dünkü yazımda Bursa Trafik Şube Müdürlüğü’nün kazalarda hantal kaldığını yazmıştım.

Bugün de 2 okuyucu mektubunu paylaşayım:

 

Merhabalar Mustafa Bey. Son yazınızın final bölümünde Trafik Şube’nin hantal olduğundan bahsetmişsiniz. Buna bir yorum yapma gereği duydum. Trafiği engellediği gerekçesi ile belli başlı yerlerde adeta pusuya yatmış avcı gibi araç bekleyen ekipler, gerçek manada sıkıntı olduğunda asla orada olmaz ya da olamaz. Çünkü çektiği aracı 50-100 metre yakındaki otoparka bırakıp hem otopark parası hem çekme parası hem de trafik cezası kesmek varken sıra o yanan  ambulansa gelmez. Tabii bunu kime şikayet edebilir ya da aktarabiliriz ki?

 

***


Bursa trafiğinin sıkışıklığında ciddi anlamda idareden kaynaklı yanlış uygulamalar olduğu kesindir. Mesela trafiğin en yoğun olduğu cadde ve sokakların otopark olarak kullanılması, kavşaklarda vatandaşın keyfi şekilde park etmesine  hala göz yumulması anlaşılır gibi değil. Geçen günlerde büyüğümüzü hastaneye götürdüm. Gelirken 2 kilometrelik mesafeyi sıcakta 1 saatte alabildik. Yolda ticari bir araç su kaynattığı için Acemler Kavşağı’na yakın yerde duruyordu ve çekilmesi için hiçbir araç göremedik. Bu arızalı aracı çekmek için neden hiçbir görevli olmaz?

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X