Bilmem son günlerde Bursa’daki herhangi bir hastanenin acil servisine düştünüz mü?
Giden arkadaşlar anlatıyorlar, acil servisler ana-baba gününü andırıyormuş.
Mesela Dörtçelik Çocuk Hastanesi’nde, günde bin 300 acil hasta başvurusu varmış.
Evet, yanlış okumadınız bin 300 başvuru.
Ancak hadisenin dikkat çekici boyutu, başvuru sahiplerinin sadece 100‘ünün acil hasta olması.
Bin 200’ü numaradan acil hasta.
Çünkü acil servislerde sıra yok, telefonla randevu almanıza gerek yok.
Ancak sorumsuz, bencil ve bilinçsiz kişilerin yarattığı yığılmadan dolayı, otomatik olarak sıra oluşuyor, kesinlikle sıra olmaması gereken ve hayati önemde olan acil servislerde.
Gerçi, acil olmadığı tespit edilen hastalar diğer birimlere yönlenidiriliyor ama bir kere acil servisi işgal etmiş oluyor çakma acil hastalar.
Ve doktorun da kısıtlı zamanını çalmış oluyorlar.
Bu nedenle, acillere acil müdahale gerekiyor.
Aynı vahim tablo, diğer hastalar için de geçerli.
Geçen yıl Bursa‘da 10 milyon 300 bin hasta tedavi olmuş, hastanelerde.
Ancak bunların sadece yüzde 30’u hastanelikmiş.
Geri kalanı, nezle, grip, baş ağrısı gibi, aile hekimleri tarafından tedavi edilebilecek rahatsızlığı olan hastalarmış.
Ancak, hastalık hastası yurdum insanı, pratisyen hekimlere güvenmediği için, hastanelerin yolunu tutup, bir uzman doktora,hatta bir profesöre görünmeyi tercih etmiş, burun akıntılarına çare bulmak için.
Hal böyle olunca, hastaneler de gereksiz yere işgal ediliyor.
Gidin bir Avrupa ülkesine, mesela İngiltere‘deki bir hastaneye,“Başım ağrıyor, bir profesöre görünmek istiyorum” deyin, adama ne yaparlar.
Hem çok pahalıdır orada sağlık hizmetleri, hem de bir diş çekme işlemi için bile aylarca sıra bekleyebilirsiniz.
Hasılı, sağlıktaki temel sorunlardan biri, sistemin gereksiz yere zorlanmasıdır.
Rakamlar yalan söylemez.
———————-
AK Parti-MHP kardeşliği
Fotoğrafı yollayan sabah sabah İnşaat Mühendisleri Odası eski Başkanı ve CHP Büyükşehir Adayı Necati Şahin‘di.
Plaka AKP‘yi işaret ediyor, camdaki yazı, “Tek çare MHP” diyor.
Siyasi konjonktörü anlatan, bundan daha iyi bir fotoğraf karesi olabilir mi?
———————-
Kestane
Medyanın yöneticileri ve yazar arkadaşlar olarak geçen cumartesi güne, Yaylacık Mahallesi’nde başladık.
Sebebi ziyaretimiz, Kardelen‘in davetine katılmaktı.
Kardelen’in yöneticileri ve Tekniktem‘in kurumsal iletişim yöneticisi değerli meslektaşımız Serhat Işıldak‘ın ev sahipliğinde, zamana yolculuk yaptık adeta.
Kestanenin ağacından toplanmasından, paketlenmesine dek tüm aşamaların öyküsünü dinledik, üretim bantlarını dolaştık.
Son derece modern bir üretim tesisine tanık olduk.
Ancak daha önemlisi, Bursa‘nın sembollerinden olan kestanenin, 30’u aşkın ülkeye ihraç edilmesi ve her geçen gün pazar payının artması…
Bursa, tarımsal üretimde dağları aşıyor, ne mutlu.