2 Temmuz 1993‘te yaşananlar, birçoğumuz gibi benim de hafızamdan silinmedi.
Sıcak bir yaz günü, Ankara’da akşam bülteninde televizyondan öğrenmiştim kara haberi.
Özel televizyonculuğun yaygın olmadığı 2, 3 özel kanalın yayın yaptığı yıllardı.
HBB’den izlemiştik olup biteni.
Kalabalık bir güruhun, sonradan Madımak olduğunu öğrendiğimiz otelin önünde toplanması, güvenlik diye konuşlandırılan 20-30 kişiden oluşan bir grup askerin nasıl tıpış tıpış geri çekildiği, simsiyah bir dumanın göğe yükseldiği ve tekbir sesleri, hafızılarımıza mıh gibi çakıldı.
Katliamın yapıldığı otelin yanı başında çekilmiş bir fotoğraf karesi vardı ki,yaklaşık çeyrek asır geçmesine rağmen o da unutulmadı.
İtfaiye merdivenininden inen Aziz Nesin’i tekmeleyip, aşağıya atmaya çalışan, işaret parmaklarını tehditkar bir şekilde yukarı kaldırmış, parlament mavisi renginde takım elbise giymiş, kravatsız, sakallı ve orta yüş üstü gözlüklü bir şahıs, ertesi günkü gazetelerde, Refah Partisi’nin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu olarak ilan edildi.
Katliamdan çok Karamollaoğlu konuşuluyordu Türkiye‘de…
Ancak bazen gerçek göründüğü gibi olmuyor.
Hatta fotoğraftaki görüntü, zihinlerde zerre şüphe bırakmayacak kadar gerçek gibi görünse de…
Yani bazen, fotoğraflar da yanıltabiliyor.
Çünkü, halkı galeyana getiren, itfaiye merdiveninden Aziz Nesin‘i aşağıya atmaya yeltenecek kadar gözü dönmüş kişi Karamollaoğlu değil, Refah Partili belediye meclis üyesi Cafer Erçakmak’tı…
Bazen bir fotoğraf bin sayfaya bedel derler.
Ancak bu kez bir fotoğraf karesi, gerçeğe değil, tarihi bir yanılgıya yol açmıştı.
Aslında kabahat, fotoğrafta değil, fotoğrafın altına Temel Karamollaoğlu yazan, gazetecilerdeydi..
2 Temmuz 1993’ün üzerinden 22 yıl geçti.
Kim derdi ki, televizyon ekranında suçlayıcı gözlerle izlediğim, halkı galayena getirdiğini sandığım kişiyi, 22 yıl sonra gülen gözlerle ve tebessümle karşılayıp, elini sıkacağımı?
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollağlu, Bursa 1’inci sıra milletvekili adayı artık.
Dün OLAY TV‘de program konuğum oldu Karamollaoğlu.
34 canı bizden koparan, cehalet ateşinin içimizi yakıp kavurduğu o sıcak Ankara gününe döndüm Karamollaoğlu‘nu dinlerken.
Programdan sonra, Sivas’ı, o fotoğrafı konuştuk Karamollaoğlu’yla…
“O fotoğraftaki kişi ben değildim. Ancak bir gazete, fotoğrafın altına benim ismimi yazdı. Ertesi gün özür dilediler ama iş, işten geçmişti artık” dedi, isyan edercesine…
CHP‘li Bursalı senatör Şebip Karamullaoğlu ve yeğeni MSP’li Temel Karamollaoğlu
Bursa‘nın eskileri, Şebip Karamullaoğlu’nun kim olduğunu biliyorlar, hiç kuşkusuz.
1970’li yıllarda Bursa Emniyet Müdürlüğü görevinde bulunan Şebip Karamullaoğlu, sıkı bir CHP‘lidir.
Öyle ki emekli olduktan sonra, soluğu siyasette almış, 1975 seçimlerinde CHP’nin Bursa senatörlüğüne seçilmiştir.
Aynı yıllarda, yeğeni de milletvekili seçilmiştir.
Milli Selamet Partisi‘nden Sivas milletvekili olarak Meclis‘e giren kişi, Temel Karamollaoğlu‘nun ta kendisidir!
Hatta dayı-yeğen, aynı komisyonda (KİT Komisyonu) görev yapmıştır.
Bursa eski Emniyet Müdürü Şebip Karamullaoğlu‘nun soyadını yanlış yazdığımı zannetmeyin.
Tam da yazdığım gibi.
Yani Karamollaoğlu değil, Karamullaoğlu…
Bu fark da, Milli Görüş çizgisindeki Temel Karamollaoğlu ailesiyle, sosyal demokrat çizgideki Şebip Karamullaoğlu arasındaki ideolojik farktan kaynaklanıyor.
Ancak Temel Karamollaoğlu, siyasi görüş farkına rağmen, dayısıyla aralarında hiçbir anlaşmazlık yaşamadıklarını ve akrabalık ilişkilerine de hiçbir zarar gelmediğini söylüyor.
Şebip Karamullaoğlu, 1989’da yaşamını yitirdi.
Yeğen Temel Karamollaoğlu, bugün Saadet Partisi‘nden yeniden milletvekilliğine soyundu.
Kader, Temel Karamollaoğlu‘nun yolunu, yeniden Bursa‘yla buluşturdu.
Saadet Partisi, BBP ittifakı tutar mı?
Kuşkusuz buna seçmen karar verecek…
Ancak, unutulmaya yüz tutmuş bir siyasi geleneği yeniden hatırlatan bu ittifakın, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi örgütlerinde bir sinerjiye yol açtığını söyleyebiliriz.
Geçmiş yıllarda, sağ seçim ittifaklarının, işbirliği yapan partilere yaradığını gördük.
Siyasi iklim, o yılları aratacak kadar sert…
Yine de 2 siyasi partinin yan yana gelmesi bile, demokrasi ve uzlaşı adına eleştirilecek bir durum değil.