Uludağ Üniversitesi ile ilgili dünkü yazımda şunu belirtmiştim:
Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden biri olan Uludağ Üniversitesi’ne, akademik sıralamadaki yeri yakışmıyor.
Nitekim Uludağ Üniversitesi URAP’ın sıralamasında dünyada 1319., Türkiye’de 27. sırada.
Kuşkusuz Uludağ Üniversitesi’nin sadece akademik sıralamadaki yeriyle değerlendirmek doğru değil.
2,5 yıl önce göreve gelen Rektör Kılavuz’u da bu tablodan sorumlu tutmak haksızlık olur.
Ancak sorun sadece Uludağ Üniversitesi’nin sıralamadaki yeri de değil.
Artık öğrenciler de eskisi gibi Uludağ Üniversitesi’ni tercih etmiyor.
Bu köşenin sıkı takipçilerinden TMMOB İKK Genel Sekreteri Feridun Tetik, gönderdiği iletiyle Uludağ Üniversitesi’nin yıllar içinde nasıl gerilediğini öğrenci tercihi istatistikleriyle açıklıyor:
“Sayın Özdal, bugünkü Uludağ Üniversitesi ile ilgili yazınızı okudum. Rektör Kılavuz’un söylediğine göre Uludağ Üniversitesi son iki buçuk yılda 2 basamak yükselmiş. Bu Bursa adına sevindirici bir gelişme. Aslında üniversitelerin sıralamasının en iyi göstergesi öğrenci tercihleridir. 2021 ÖSS sonuçlarının sıralandığı tercih listesine ÖSS sitesinden baktım. 1975’te kurulan Uludağ Üniversitesi’nin mühendislik bölümlerini, tercihlerde üst sıralarda göremiyoruz. 12’si faal olmak üzere 18 OSB’si olan kent için bunun kabul edilebilir bir sıralama olduğunu düşünmüyorum. Bu durumu hem üniversitenin hem de kent dinamiklerinin tekrar değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Yüksek lisans ve doktora öğrenci sayılarına bakarak, üniversitelerin sıralamaları hakkında karar vermek TÜİK kriterlerine göre karar vermekten çok farklı olmaz. Kalite yönetim sistemine göre ölçmediğiniz bir şeyi iyileştiremezsiniz. Sıralama konusunda en iyi değerlendirmeyi tercih yapan öğrenciler değerlendirir. Tercihlerde Uludağ Üniversitesi’nin taban puanları yükseliyor ise sıralama yükseliyordur. Puanlar düşüyor ise sıralamanın yükseldiğinden bahsedemeyiz. Cumhuriyet Bayramı’nız kutlu olsun.”
Feridun Tetik’e ben de teşekkür ederim, konuya farklı perspektiften bakmamızı sağladığı için.
Ancak irtifa kaybeden sadece bu kentin üniversitesi değil.
Kent topyekûn geriliyor.
Bu da bir başka yazı konusu olsun.
Bursa hızlı treni bekleyedursun
“Hızlı tren teknolojisini son yıllarda ilerleten Çin’de saatte 600 kilometre hızla giden yeni bir maglev treni tanıtıldı. Çin devlet medyasının verdiği habere göre, elektro manyetik sistemle çalışan ve bu sebeple demir raylara sürtmeyerek havada giden tren, ülkenin başkenti Pekin’in doğusundaki kıyı şehir Çindao’da (Qingdao) üretilecek. Resmi olarak hizmete girdiğinde, kara üzerinde giden “dünyanın en hızlı toplu taşıma aracı” olacak olan maglev treni, Çin’in en büyük kenti Şangay ile ülkenin orta kesimlerinde bulunan Chengdu eyaleti arasındaki yaklaşık 2000 kilometrelik mesafeyi 3.5 saate düşürmeyi hedefliyor. Maglev treni, Pekin ile Şangay arası yaklaşık 1000 kilometrelik mesafede kullanıldığında normalde 6 saat süren hızlı tren seferleri de 2,5 saate düşmüş olacak.”
Bu haberi okuyunca aklıma Bursa, Bursa’ya bir türlü gelemeyen hızlı tren geldi.
Artık ne zaman geleceği belli bile olmayan hızlı trenin sürati 200 km.
Çin ise 600 km’lik hızlı tren üretiyor.
Bilmem daha fazla yorum yapmama gerek var mı?
Cumhuriyet’e alanlarda sahip çıkmak
Bir 29 Ekim’in daha yıldönümünü kutluyoruz.
Birileri Atatürk’ü sadece milli mücadelenin önderliğiyle hatırlamak istiyor.
Ancak Mustafa Kemal Atatürk ve devrimci arkadaşları 29 Ekim’de Cumhuriyet’i ilan etmeseydi, Kurtuluş Savaşı’nın anlamı olmayabilirdi.
Kurtuluş Savaşı’nda işgalciler Anadolu topraklarından atılırken, Cumhuriyet devrimi de cehaletle mücadelenin miladı oldu.
Karşı devrim girişimleriyle bu mücadele kesintiye uğrasa da Türkiye halkı, Cumhuriyet devriminin arkasında dimdik duruyor.
İspatı ise her 29 Ekim’de milyonlarca yurttaşın meydanlara çıkıp devrime sahip çıkmasıdır.
Bu nedenle bu yıl da resepsiyonda değil, alanda olacağım.
Sivil toplum ile yerel yönetim işbirliğinin en güzel örneği
Her Eve Pati Derneği zaman zaman köşeme konuk olur.
Bir grup ‘çılgın gönüllü’, Başköy mevkiinde 15 dönümlük bir arazi kiralayarak işe koyuluyorlar.
Araziyi, can dostlarının konaklayacakları bir hale dönüştürüp, nerede terk edilmiş sokak hayvanı varsa misafir ediyorlar.
Dernek gönüllüler, yavruların karınlarını doyuruyorlar, tedavilerini yapıyorlar ve daha sonra sahiplendiriyorlar.
Ancak sorun bunlarla da bitmiyor.
Sokak hayvanları için yapılacak en büyük iyilik, kısırlaştırma.
Nisan ayında Bursa’daki kısırlaştırma sayılarını paylaşmıştım.
Koca Bursa’da 2020 yılında sadece 3 bin 897 kısırlaştırma yapılmış.
HEPAD, kısırlaştırma için yerel yönetimlerle işbirliği yapıyor.
Sokak hayvanlarını HEPAD bulup yerel yönetimlere kısırlaştırma için bırakıyor, belediyeler de kısırlaştıma işlemi yapıp, can dostları iade ediyor.
Kısırlaştırılan hayvanlar HEPAD Sevgi Bahçesi’nde iyileşene kadar bir hafta misafir edildikten sonra ya sahiplendiriliyor ya da yaşam alanlarına bırakılıyor.
Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi Belediyesi, Nilüfer Belediyesi, Yıldırım Belediyesi ve Gürsu Belediyesi HEPAD’ın götürdüğü yavruları kısırlaştırmış.
Örnek ve teşvik olması dileğiyle.