Mustafa Özdal
Mustafa Özdal
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

09.45 kuralının kaldırılmasında ısrarcıyız

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, binlerce gencin kâbusu olan ÖSYM’nin 09.45 kuralının kabul edilemez olduğunu söyleyerek, “İtirazımıza rağmen 09.45 kuralını kaldırmadılar. Doğrusu bizler kararımızın doğru  ve Anayasa’ya uygun olduğunu düşünüyoruz. Bizim milletimiz buçuk işlerden anlamaz, tam işlerle uğraşır. 10.00 de,  10,15’te başlat sınavı. Bu konuda ısrarcı olacağız” dedi.
 

İdare ile vatandaş arasında köprü olan Kamu Başdenetçiliği’ne başvuru sayısı her geçen gün artıyor. “Başın düşerse dara ombudsmanı ara” diyen Malkoç vatandaşa çağrı yaptı: “Üniversite, Bakanlık, PTT, aklınıza hangi kurum geliyorsa, idarenin işleyişiyle ilgili aksaklık, kusur olduğunda vatandaşa, mahkemeye gitmeden önce bize gel diyoruz. Başvurulardan  ücret almıyoruz, vatandaşın bedava avukatlığını yapıp, idareyi de çöz diye zorluyoruz.”

 

Pazar Söyleşisi’nin bu haftaki konuğu Kamu Başdenetçisi, nam-ı diğer ombudsman Şeref Malkoç.

Ombudsmanlığı halka tanıtmak için şehir şehir gezen Malkoç, sistemle ilgili tüm sorularımızı içtenlikle yanıtladı.

OMBUDSMANLIK OSMANLI’DA DOĞDU
 

► Öncelikle, ombudsmanlık mı yoksa kamu denetçiliği mi demeliyiz?  Bunu sorarak başlayalım…

Aslında köylerde, mahallelerde akrabalar arasında çekişme olur ya, akil adamlar ak sakallı adam ararlar, bunun gibi bir şey. Hem tarihimizde, hem kültürümüzde var. Ombudsmanlık dünyadaki yaygın ismi. Kanun ve Anayasa’da ise kamu denetçiliği olarak geçiyor. İsveç Kralı 12. Şarl, 1709’da Ruslar’a yeniliyor ve mahiyetindeki 2 bin kişiyle Osmanlı’ya sığınıyor.  Ve 5 yıl Osmanlı’da kalıyor. Şarl, Osmanlı coğrafyasında yaşarken  İsveç’te yolsuzluk ve rüşvet almış başını gitmiş. İsveç Kralı, bir bakıyor acaba Osmanlı yolsuzluklarla nasıl baş ediyor diye. Görüyor ki mesela Bursa’dan padişaha şikâyet mektubu gelmiş, suyumuz adil dağıtılmıyor diye. Veya Trabzon’da vergi haksız toplanıyor diye bir mektup geliyor. Bu şikâyetler Divanı Hümayun’da görüşülüp, çözülüyor. Bunu gören Şarl, bu sistemi bir nizamnameye çevirip, uygulanması için birini görevlendiriyor. O görevlendirdiği kişi de ombudsman oluyor. İsveç Kralı 12. Şarl, Osmanlı İmparatorluğu’nda çok uzun zaman kalınca, masraflarının nereden karşılanacağı bulunamıyor. Sonunda demirbaşa kaydedilip masrafları karşılanıyor. İşte bu nedenle İsveç Kralı Şarl, ‘Demirbaş Şarl’ olarak tarihe geçmiş. 
 

► Ombudsmanlığın tarihçesini özetlediniz. İfade ettiğiniz gibi Osmanlı’da doğuyor ancak Avrupa’da yaygınlaşıp, günümüze kadar uzanıyor. Avrupa’daki ombudsmanlık sistemi oturmuş ve kararlarının da  bağlayıcılığı var değil mi?
 

Ombudsmanlığın kurumsallaşması, müessese haline gelmesi özellikle  İsveç, Norveç gibi İskandinav ülkelerinde görülüyor, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ise Avrupa’ya yayılıyor. 1970’lerden sonra da tüm dünyaya yayılıyor. Bugün 140 ülkede ombudsmanlık var. Ancak en etkin uygulandığı bölge İskandinav ülkeleri. Türkiye’de 4 yıldan bu yana uygulanıyor.

 

BAŞIN DÜŞERSE DARA OMBUDSMANI ARA
 

► Türkiye’deki sistemi anlatır mısınız?
 

Vatandaşın kamu hizmetlerinden yana şikâyeti varsa… Örneğin Bursa’da bir belediyenin hizmetinden şikâyetçiyseniz, o belediyeden bu durumun düzeltilmesini istiyoruz. İdare düzeltmiyorsa, vatandaş bize başvurabiliyor, mahkemeye gitmeden önce. Üniversite, bakanlık, PTT, aklınıza hangi kurum geliyorsa, idarenin işleyişiyle ilgili aksaklık, kusur olduğunda vatandaşa, mahkemeye gitmeden önce bize gel diyoruz. Çünkü mahkemeler çok uzun sürüyor. Biz 6 ay içinde karar veriyoruz. Ayrıca müracaatlardan ücret almıyoruz, vatandaşın bedava avukatlığını yapıp idareyi de çöz diye zorluyoruz. Diyelim ki idare de çözmedi, o kararımızı takip ediyoruz. 

► Ombudsmanlığın tanınırlığı ne durumda? İsmi duyulmuş ancak işlevi hakkında pek kimse bilgi sahibi değil sanırım

Biz bir anket yaptırdık 10 bin kişiye kamu denetçiliğini veya ombudsmanlığı duydunuz mu diye. Yüzde 25’i duyduk demiş. Peki ne iş yapar? Bilenlerin sayısı yüzde 5. Biz de bu eksikliği gidermek için seçildikten sonra her hafta televizyon programlarına çıkıyor, sürekli sivil toplum kuruluşlarıyla buluşuyoruz. Bursa’da yaptığımız gibi halkla buluşuyoruz. Sloganımız, ‘İnsanların en hayırlısı, insanlığa en çok faydası olandır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’. Ve diyoruz ki başın düşerse dara ombudsmanı ara.

► İfade ettiğiniz gibi sadece Bursa’da değil, Türkiye’nin değişik kentlerinde halkla bir araya geliyor ve onlara ombudsmanlık sistemini tanıtıyorsunuz. Tam olarak hangi mesajları veriyorsunuz bu toplantılarda?

Toplantı yapmadan önce, STK’ların listesini alıp, arkadaşlar  değerlendiriyor. Bursa merkezdeki muhtarların isimlerini  ve adreslerini alıyoruz. Daha sonra mektup yollayıp programa davet ediyoruz. Mektubun içine kurumun rehberini koyuyoruz. Ardından STK’lar ile vali, belediye başkanları, il genel meclisi üyeleri ve diğer kurumları vatandaşla buluşturuyoruz. Vatandaşa, “Çıkın ne derdiniz varsa, kimden şikâyetiniz varsa anlatın” diyoruz. Hem vatandaşla kurumlar arasında diyaloğu artırıyor hem de kurumu tanıtıyoruz. 
 

DOSTANE ÇÖZÜM ÜRETİYORUZ
 

► Vatandaş, ombudsmana nasıl başvurabilir?
 

Ne derdi varsa, kimden şikâyet ediyorsa başvurabilir. Kamu hizmetlerinin  işleyişinde mutlaka bir aksama olur.
 

► İhbarcılığı geliştirmez mi bu sistem?
 

Hayır. Vatandaş, kamu görevlisinin davranışını veya hizmeti beğenmiyorsa önce idareye başvuruyor, oradan aldığı yanıt tatmin edici değilse bize başvuruyor. Ancak idari yolları tüketmesi gerekir. Çünkü belki idareye başvurursa düzelecek. Bu bir ihbar değil açık ve net. Dilekçesinde derdini anlatacak, denetçi arkadaşlarımız da, idareye, genel müdüre, müsteşara gidecek ve neden yapmadınız, diyecek. Onlar da eğer talep haklıysa, kusura bakmayın eksikliği tamamlayacağız diyecekler. Biz buna dostane çözüm diyoruz. Yani idareyle vatandaş arasında köprü, idareye karşı vatandaşın avukatlığını yapan, idareye yol gösteren bir kurumuz. 
 

► Aldığınız kararların yaptırımı var mı?
 

Biz mahkeme değiliz ama sonuçta karar veriyoruz. Devlette, yasama, yürütme ve yargı adı altında 3 unsur var. Bizi yasama seçiyor ve biz de yürütmeyi denetliyoruz. Mahkeme gibi kararlar veriyoruz. Kararımızı uygulamazlarsa bunun yaptırımları var.

 

O UYGULAMA DOĞRU DEĞİL
 

​► ÖSYM’nin 09.45 kararı çok tartışıldı. Siz bu uygulamanın iptal edilmesi kararını verdiniz. Ancak ÖSYM dinlemedi sizi
 

ÖSYM ile ilgili çok şikâyet geldi bize. 5-6 konuda gelen şikâyetlerin bir kısmını çözdük. Mesela nefes darlığı rahatsızlığı nedeniyle, cihazla giren çocuğun sınavını iptal etmişlerdi. Bu çocuk ilk 3 bine girmişti. Kararı haksız bulduk ve ÖSYM kabul etti. Ayrıca ÖSYM, YGS’den sonra para yatırmak için 13 günlük süre vermiş, bu süreyi kaçıran 20 bin öğrencinin  sınavını iptal etmişti. ÖSYM’ye dedik ki, “Neden 13 gün süre veriyorsun. Tamam 13 gün süre verdin, neden sınav iptal etme cezası veriyorsun?” Sağolsunlar itirazımızı kabul ettiler. Bir diğer konu da 09.45 kuralı. Sen sınavı 10 00’da başlatıyorsun neden 09.45 demişsin bunu düzelt dedik. Veya bunu uygulayacaksan tanıtımını yap, duyurunu yap, ailelere ulaş dedik. Bunu yaptılar. Ama 09.45 kuralını kaldırmadılar. 5 karardan sadece bunu uygulamadılar. Doğrusu bizler kararımızın doğru  ve Anayasa’ya uygun olduğuna düşünüyoruz. Bu konudaki ısrarımızı  sürdüreceğiz. Bizim milletimiz buçuk işlerden anlamaz, tam işlerle uğraşır. 10.00 da,  10.15’te başlat sınavı. Bu konuda ısrarcı olacağız. Bizim hareket noktamız, Anayasa’nın 42. maddesindeki, eğitim öğretim hakkıdır. Sınav 10.00’da başlıyorsa, 09.45’te gelen birinin hakkını elinden alamazsınız.
 

İLGİNÇ BAŞVURULAR
 

► Ombudsmana başvurularla ilgili elinizde bir veri var mı? Hem Türkiye genelinde, hem Bursa özelinde soruyorum…
 

Türkiye genelinde 2016 sonu itibarıyla toplam 24 bin kişi başvurdu. 2016 yılında 6 bin 500 kişi başvurmuş. STK’larla sürekli temas halindeyiz, toplantılar yapıyoruz, her hafta televizyon programlarına çıkıyoruz. Bunun yansıması da 2017’nin ilk 6 ayında başvuru sayısının 8 bini bulması oldu.  Biz bu yıl herhalde 16 bini bulacağız. Bursa’dan da bin 500 kişi başvuru yaptı.
 

► Başvurularla ilgili ilginç örnekler var mı?
 

Bursa’dan enteresan başvurular var. Mesela referandumdaki maddelerin toplu şekilde değil de tek tek oylanması gerektiğine dair bir başvuru var. Belediyenin konteynerini istemediğini söyleyen bir vatandaşın başvurusu var. Bursa’dan gelen birçok başvuruyu çözdük.

► En çok hangi konuda başvuru yapılıyor?
 

En fazla kamu personeliyle ilgili şikâyetler geliyor. Kamuda  çalışan memur, kendi bakanlığını veya genel müdürlüğünü şikâyet ediyor. Yüzde 25 oranında bu alandan gelen şikayetler söz konusu. Yüzde 20 civarında Milli Eğitim, YÖK, Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi kurumlar. Kademe, kademe değişiyor. Manisa’da bir er cinnet geçirip, 3 arkadaşını şehit etti. Şehitlerden biri de Bursa’dandı. Mesela bu erlerin aileleri bize başvurabilir. Der ki ben çocuğumu askere gönderttim ama buradaki çocuklarla yeterince ilgilenilmemiş, psikolojik durumlarına bakılmamış, böylece bir olay meydana gelmiş ve benim oğlum da şehit olmuş. Bu örneği bizim görev alanımızın ne kadar geniş olduğunu anlatmak için verdim.
 

► Başvuralara yetişecek personel var mı elinizde?
 

Türkiye’de kamuda 2 ihtiyaç hiç bitmez. Personel ve bina ihtiyacı. Ama biz elimizdeki mevcut arkadaşları en verimli şekilde çalıştırmaya gayret ediyoruz. Onları sürekli teşvik ediyorum. Zaman zaman geceleri de mesaiye kalıyorlar. Bu memleketin insanının önemli bölümü dar gelirli veya belli yerlere ulaşmaya çalışan kesim. Personele, size gelen başvuruları annenizden, babanızdan veya en yakınınızdan gelmiş gibi değerlendirin, böylece devletle millet arasında köprü olursunuz diyoruz. O insanın derdine çözüm bulursanız, Allah razı olsun der ve bu da size ömür boyu yeter diyoruz. Kurumumuzda 55 uzman, 45 uzman yardımcısı, 30 geçici ve diğer personellerimiz çalışıyor. Şimdilik idare ediyoruz ama başvuru sayısı artıyor ve personel sayımızı da artırırız o zaman. Ama  mevcut personeli en verimli şekilde çalıştırıyoruz. 

 

KIŞKIRTMALARA GELMEYELİM
 

► 30 ülkeden 50 ombudsman ile Cumhurbaşkanı’nın katıldığı, Göç ve Mülteci Sempozyumu’na ev sahipliği yaptınız. Bu sempozyumda Suriyelilerin sorunları da konuşuldu. Son haftalarda Suriyeliler üzerinden bir kışkırtma olduğunu görüyoruz. Bu konudaki değerlendirmenizi almak isterim
 

Türkiye, Avrupa ve Asya’nın kesiştiği çok kritik  bir coğrafyaya sahip. Türkler, 1071’de Anadolu’ya göç ederek gelmişler. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra da Balkanlar’dan ve Kafkaslar’dan milyonlarca göçmen gelmiş.  Son olarak da Suriye’den 3,5 milyon insan geldi. Bunlar ölümden, bombalardan, iç savaştan kaçtılar. Bu insanlara kucak açmak, insanlık görevidir.  Cenabı Allah hiçbir iyiliği zayi etmez. Türk milleti olarak  insanlık görevini yerine getiriyoruz ve bu anlamda insanlığın onurunu haysiyetini koruyoruz. Suriye’de savaş sona erdiğinde, ekmeğimizi   bölüştüğümüz, yardım ettiğimiz insanlar, hem insaniyet adına bizi hatırlayacaklar hem de ülkemizin elçisi olacaklar. Ama maalesef Türkiye’de bazı marjinaller, ideolojik gruplar veya insanlığı içine sindiremeyenler toplumu kışkırtıyorlar.
 

► Bu noktada topluma ne önerirsiniz?
 

Herkes kendi vicdanına danışsın. Şu anda bu ülkede, Arnavutluk’tan çok Arnavut, Bosna Hersek’ten çok Boşnak, Gürcistan’dan çok Gürcü yaşıyor. Bir ülkenin medeniyet olması farklı kavimleri kaynaştırmasıyla olur. Türkiye’nin elindeki bu imkânı almasınlar. Sayın Cumhurbaşkanı’na mazlum ve mağdur olan insanlara yardım etmesi sebebiyle teşekkür ediyorum. Ombudsmanlık olarak Türkiye’nin yaptığını tüm dünyaya anlattık.
 

► Peki Suriyelilere mesajınız var mı?
 

Bir defa Türk toplumu yüreklerini onlara açtı. Kendi içlerinde yanlış yapanlar varsa onları kontrol etsinler. Türkçeyi öğrensinler. Ufak tefek yanlışları da Türk milletine mal etmesinler Bu milletin gönlü zengin. Ekmeğini suyunu paylaşıyor, onlar da bunun kıymetini bilsinler. Sonunda insanlık kazanacaktır. 
 

AİLELER ÇOCUKLARIYLA ARKADAŞ OLSUNLAR

► Okullar kapandı ve çocuklar yaz tatilindeler. Veliler, çocuklarının internet kafelerde vakit geçirmeleri nedeniyle rahatsız. Bu rahatsızlıklarını da size ilettiklerini biliyoruz. Bu noktada, Emniyet’e, valiliklere ve velilelere ne tavsiye ediyorsunuz?
 

Evet dediğiniz gibi, bu konuda öğretmenlerden, okul yöneticilerinden ve velilerden şikayetler geliyor. Şikayetlerin gelmesi, bir bakıma sevindirici.

► Bu konuda kamu görevlilerini uyardık, emniyet denetimini, belediye üzerinde düşeni yapsın diye. Ama en çok ailelere görev düşüyor. Çocuk evin bir odasında bilgisayarda veya telefonunda internete giriyor.  Ailelerin çocukların girdiği sitelere bakması lazım. Acaba çocuk bir terör örgütünün, bir mafyanın veya uyuşturucu şebekesinin ağına mı düşüyor?
 

Aileler, çocuklarıyla arkadaş olsunlar, onlarla oturup konuşsunlar.  Burada birinci derecede sorumlu anne ve babalardır.

► Son olarak Kamu Denetçiliği Kurumu olarak  Rusya İnsan Hakları Yüksek Komisyonu ile bir anlaşma imzaladınız, bunu sormak isterim. Bu anlaşmanın detaylarından söz eder misiniz? 
 

Bu anlaşmayı Moskova’da imzaladık. Moskova’da 3 milyon Müslüman yaşıyor. Türkiye’ye de en fazla Rus turist geliyor. Onların da Türkiye’deyken bazı sıkıntıları oluyor. Rus turistlerin sorunlarının çözümünde bize başvurmaları sağlanıyor anlaşmayla. Karşılıklı olarak Rusya’da yaşayan çok sayıdaki Türk iş adamı da Rus Ombudsmanı’na müracat edebilecek. 

FOTOĞRAFLAR: RABİA DENİZ 

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X