Gün geçmiyor ki,

Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar, Hazine ve Maliye Bakanı, Cumhurbaşkanı’nın damadı Berat Albayrak’ı anmayalım.

Türkiye 2016’da alınan bir kararla yaz saati uygulamasını kalıcı hale getirdi. Artık kış saati uygulamasına geçilmiyor 8 yıldır.

Geçen yılın Aralık ayında bu konuda bir yazı yazmış ve dosyama aktarmıştım. Aradan bir yıl geçtiği için bazı eklemelerle yazıyı yeniden gündeme getirme gereği duydum.

Normalde yaz saati uygulaması, her yıl ekim ayının son pazar günü sona erer, kış saati uygulamasına geçilirdi. Bu uygulamaya Avrupa Birliği’ni oluşturan tüm üye ülkelerle medeni dünyanın bir parçası olan pek çok başka ülke de bağlı kalıyor.

Berat Albayrak’ ın inadı uğruna, Türkiye, 2016’dan beri bu modern zaman uygulamasına geçmiyor.

Gerekçe de enerji tasarrufu!..

Enerji tasarrufu, insan sağlığından, insanın huzurundan daha önemli olabilir mi?

Avrupa Birliği ile birlikte bu uygulamaya geçen ülkeler enerji tasarrufu yapmıyorlar mı kış saatine geçmekle?

İnsanın doğası gün ışığı ile uyanmaya uyumludur. Güne aydınlıkta başlamak, fiziken daha dinç olmayı sağlıyor. Gün ışığı insanın enerjisinin artmasını sağladığı için daha üretken iş yapmaya da büyük katkı sağlıyor.

Ayrıca, “enerji tasarrufu” bahanesini de çürütüyor. Karanlıkta işe, okula gitmek mecburiyetinde olanlar daha fazla enerji tüketiyor.

Yaz saatinin kalıcı olmasından toplumun tüm bireyleri şikâyetçi. Bu konu ciddi bir huzursuzluk kaynağı olduğu gibi, birçok insanın korku ve endişe kaynağı da.

Berat Albayrak Bakanlıktan gitti ama uygulaması devam ediyor. Hesapsız, kitapsız birilerinin ülkenin başına sardığı bu beladan kurtulamıyoruz ne yazık ki…

Sabahın kör karanlığında işine gitmek zorunda olan kadın erkek çalışanlar kızıyor. Öğrenciler feryat ediyor. O küçük kız çocuklarının ne kadar tedirgin olduklarına, gözlerindeki korkuya sabahları tanık oluyorum.

Bu insanlara sabahın karanlığında bu endişeyi, korkuyu yaşatmaktan, enerjide tasarruf olsa bile vazgeçilmelidir. İnsanın, toplumun huzuru bu tasarruftan daha öncelikli olmalı.

Kör bir inattan başka bir anlamı yok bu uygulamanın. Onca ülke bunu yaparken, daha mı az akıllılar; biz onlardan daha mı akıllıyız?

Ekim ayının başlarında Instagram’da Berat Albayrak’ın bir videosuna rastladım. Videonun içeriği ayrı bir yorum ister. Ancak videoya Sezen Aksu’nun “Geri Dön” şarkısını fon müziği olarak koymuşlar.

Berat Albayrak’ın söylediği hiçbir şey gerçekleşmedi. Hatta tam tersi oldu. Durum böyleyken niye geri dönmesi için böyle şeyler yapıyor birileri…

O bakanlıktan gittikten sonra, diğer kalan bakanlar onu pek aratmadılar aslında uygulamaları ile.

Demek ki daha yapacak iş var…

Belki de inadı bırakıp yaz saati uygulamasından vazgeçer.

Bu çok ciddi bir mesele; insanın huzuru ve sağlığı için zorunluluk.

Kimsenin insafına inadına bırakılacak bir konu değil, olmamalı da…

Her sabah işe ve okula gidenlere rastladıkça aklımdan geçen şu:

Ne Ana Muhalefet ne diğer muhalefet partilerinden, sendikalardan ve başka örgütlerden çare ummak boşuna, olmuyorlar çünkü.

Bu uygulamaya maruz kalanlar bir şekilde iletişim kurup, anlaşarak ‘kış saati’ uygulamasına göre işe, okula gitmeye başlasalar.

Bir gün, üç gün, bir hafta böyle devam ettiğini bir düşünün!..

İnanın, böyle bir dayanışma ve birlikte yapılan eylemden, doğrunun mücadelesinden öyle çok korkarlar ki… Şaşırıp, darmadağın olacaklardır. Çok geçmeden “bu işte geç kaldık, hemen kış saati uygulamasına geçiyoruz” diyeceklerdir.

Bu ve diğer hayati sorunları çözüme kavuşturmanın başka yolu da yok!..

Örgütlü bir toplumun aşamayacağı sorun yoktur…