Gidenler bilir…
Resmi dili her ne kadar İngilizce
olsa da, en az 130 dilin konuşulduğu
tahmin edilen bir şehirdir New York.
*
Rivayete göre…
Sadece Manhattan’da her gece dı-
şarıda yemek yemeye kalkışsak, tüm lo-
kantaları ancak 20 yılda bitirebilirmişiz.
*
Arkadaşım Haluk Bükümcü ve eşi
Zeynep geçtiğimiz günlerde New
York’tan geldiler.
Ancak bir geldiler, pir geldiler…
*
Âdettendir…
“Bana ne hediye getirdiniz?” dedim.
Habere düşkünlüğümü bildikleri
için; “Gazeteciyi ancak haber
memnun eder, biz de sana sadece
haber getirdik” dediler.
*
Başladılar anlatmaya…
Bir akşam yemeği için Manhattan’
da şef Orhan Yeğen’e ait “Şip Şak”
adlı bir Türk restoranına gidilmiş.
Yemekler harika… Türkiye’de ne
varsa, âlâsı orada mevcut.
Yemekleri harika olduğu için,Türki-
ye’den New York’a giden resmi heyet-
ler de Orhan Yeğen’in mutfağını tercih
ediyorlarmış.
*
Ancak Şef Orhan’ın mutfağı kadar
çenesi de iyiymiş meğer…
Her giden Türke de anlatıyormuş
zaten;
“Paramı vermediler” diye başla-
mış söylenmeye…
Haluk Bükümcü sormuş, “Hay-
rola, kim vermedi paranı?”
“Recep Tayyip Erdoğan ve heye-
tinin son New York’a gelişinde,
tüm yemekleri bana sipariş edildi.
Ama Dışişleri 16 bin dolarımı ver-
medi. Neden sonra konsolos beni
çağırdı, gittiğimde sadece 10 bin
dolarımı alabildim. 6 bin dolar
hâlâ alacağım var.”
*
Bu bir devlet sırrı değil tabii ki…
Fakat, yerelden ulusala, oradan
da küresel yakınlaşmanın bazen bu tür
sancıları da olabiliyor.
*
Hayatta hiçbir şey gizli kalmaz.
Sadece ortaya çıkacağı zamanı bekler…
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Dev-
leti’sin sen…
Alt tarafı 6 bin dolar!
Verin kardeşim Şef Orhan’ın para-
sını.
Kendi ülkesinden neden uzaklaştırı-
yorsunuz ki adamı?