İnsan sevdiğine mi güvenir? Yoksa
güvendiğini mi sever?
Kişiye göre değişebilen bir durum…
Kendi adıma söyleyecek olursam; gü-
vendiğim insanı severim.
*
Sözü boşuna “güven”den açmadım,
bir yere bağlayacağım elbet…
Ertuğrul Kaplan’ın daveti üzerine
gittiğim yemeğin son saatlerine Timur
Noyan da katıldı.
*
Faik Çelik, Vehbi Varlık, Mustafa
Oran da davetliler arasındaydı. Recep
Altepe’nin yanından ayrılıp, bize katılan
Timur Noyan’ın telefonu hiç durmaksı-
zın çalmaya başladı. Herkes Bursaspor
başkan adayını aramak için adeta sıraya
girmişti.
*
Mahcup olmasınlar diye isimlerini bu-
rada yazmak istemiyorum…
Ancak biri var ki; en çok dikkatimi o
çekti.
Kendisini fazla tanımam, ismen bili-
rim.
Belki özünde iyi biridir. Ama ben o
kadar derine inmiyorum.
*
Noyan’ı arayan, Bursaspor Mali As-
başkanı Kemal Güler’di. Yani Recep
Bölükbaşı’nın has yöneticisi…
Bir gün önce 1 kez; aynı gece de 2
kez arayınca, “Ah be canım, orası
cami duvarıydı!” dedim kendi kendi-
me.
*
Bu nedenle, Kemal Güler’i biraz so-
ruşturdum…
Bursaspor
konusunda
Hayri Yazı-
cı’yla yola
çıkmış, Me-
sut Mes-
tan’ı iki kez
satışa getirmiş; anladığım kadarıyla
şimdi de Bölükbaşı’nı Şam’a vali
yapmaya çalışıyor.
*
Dahası…
Kemal Güler, Bursaspor’un altyapı
takımı Yeşil Bursa AŞ’nin de başkanı.
Ancak bu takımdaki genç futbolcular,
Bursaspor-Osmanlıspor karşılaş-
masını sahada izlemek yerine, Kültür-
park’taki bir restoranda TV’den
izlediler.
Doğrusu, akıl tutulması…
*
45 yıllık gazeteciyim, siyasette görme-
diğim kaygan zemini, Bursaspor’da gör-
düm…
Bu ne be kardeşim!
Yahu bi dik durun…
İlkeli olun…
Soyunduğunuz yerde giyinin…
*
Bursaspor’dan şahsi çıkarları için,
adaylar arasında dolaşanlara ve laf taşı-
yanlara söylüyorum…
Sabahları kalktığınızda iki yüzü-
nüzü birden yıkamak zor olmuyor
mu?