İlhan Ateş
İlhan Ateş
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Not tutma

Köşe Yazısını Dinle

Günümüz dünyasında hayatın temposu eskiye göre çok daha hızlı. Bu hızı ulaşım ve haberleşmedeki imkanlar sağlıyor. Bilgiye ulaşmak da şimdi kolay. İnternete girildiğinde Google bu konuda bize yardımcı olmaya hazır. Örneğin bir kişi hakkında bilgi almak istendiğinde o kişi tanınan biriyse Google hemen onlarca bilgiyi gözler önüne serer. Bilinmeyen, tanınmayanlar içinse Google’un şimdilik verebileceği bir hizmet yok. Ama bilgisayarda, tablette notlar alınmışsa ve bu notlar dosyalarda yüzlerce hatta binlerce sayfaya ulaşmışsa onlar da pekâlâ “kişiye özel Google” yerine geçer. O yüzlerce veya daha çok sayfa içinde hatırlanması, bulunması istenen her neyse onu bulmak için üstteki kutuya onu yazmak sonra da “enter” tuşuna basmak yeterli. Bir anda aranan sözcük hakkında, o sözcük örneğin “annem” ise sayfaya daha önce yazılmış ne kadar “annem” sözcüğü varsa dökülür, annemle ilgili ne yazılmışsa okunur…

Not tutmak bir yerde “ek bellek” yerine geçer. “Benim belleğim çok kuvvetlidir, herşeyi hatırlarım, not almaya gerek yok!” diyenler az da olsa vardır ama onlar da arasıra bazı tarihleri, isimleri, yerleri yanlış hatırladıklarını görüp mahçup duruma düşmekten kurtulamazlar. Bu nedenle not tutma kişiye belgeli konuşma, doğru hatırlama gibi özellikler kazandırır. Söz gelimi bir kişi not tutmamış olarak belleğine güvenerek anılarını yazarsa kitabında çok olmasa bile en azından bazı maddi hataların olması kaçınılmazdır. Ama notları varsa yanlış hatırlamaktan kaynaklanan o maddi hatalar olmayacaktır…

Bilgisayarlar hayatımıza girmeden önce notlar, günlükler defterlere, dosyalara, klasörlere kaydedilirdi. Eğer bir sınıflandırma yapmadan o notlar karışık tutulmuşsa hatırlanmak istenen şeyi bulmak bayağı zaman alırdı. Sınıflandırma yaparak tutulan notlardaysa zaman kaybı haliyle daha az olurdu. Günümüzde artık dosyaları dijital ortamda, bilgisayarda tutmak, onları arşivlemek büyük kolaylık. Bu nedenle herhangi bir kişisel bilgiye ulaşmak önceden bazen bir saati geçerken şimdi üç dört dakikayı geçmez. Bu bakımdan özellikle gençlerin edinmesi gereken en yararlı şeylerden biri onlara “her konuda ayrı başlık altında dosya açın, onları bilgisayarınızda, tabletinizde, icabında e mail adresinizin arşivinde tutun!” tavsiyesinde bulunmaktır. Bunu bir alışkanlık haline getirirlerse zaman içinde belgeli konuşma ve yazma, disiplin, karşılaştırma, istatistik gibi değişik beceriler kazanacakları kesindir…

James Boswell’in yazdığı “Samuel Johnson’un Hayatı” kitabı bu konuda dünya edebiyatındaki ilk parlak örneklerden biridir. James Boswell 1763-1784 yılları arasında İngiliz şair, deneme yazarı, eleştirmen ve sözlük bilimcisi Samuel Johnson’un hep yanındaymış, onun konuşmalarını not etmiş, adeta günlük tutmuş. 1760’larda, 1770’lerde, 1780’lerde gündemde ne varmış, hayat nasılmış, Samuel Johnson çeşitli konularda ne demiş ayrıntılarla bunları kitabında anlatır J.Boswell. Samuel Johnson her konuda muhatabına üstün üçıkacak şekilde konuşur, sesiyle, beden diliyle, hazırcevaplığı ve zekasıyla bunu başarır, kısaca herkesi mat eder. Söylenenlerin, iddia edilenlerin yüzde doksanına aksi yönde yanıtlar verir. İskoçları hiç sevmez, onları cahil ve yabani bulur, kıyasıya eleştirir. “Boswell, sen de İskoçsun ama seni İskoç olduğun için daha çok seviyorum çünkü sen hiç İskoçlara benzemiyorsun, sende yabanilik ve cahillik yok,” diye James Boswell’in gönlünü alır. Öyle biri o. Voltaire ve özellikle de Jean Jacques Rousseau’yu hiç sevmez, “Rousseau en kötü insanlardan biri, ülkesi onu sürgün etmeli,” der. “Fransızlarla İngilizler arasında ne fark vardır?” sorusuna “Fransızlar bilmedikleri konularda da konuşurlar, atar tutarlar ama İngilizler bilmedikleri konularda susarlar, konuşmazlar,” diye yanıt verir…

Günümüzde dünyada olduğu gibi ülkemizde de günlük türü kitaplar azdır. Nurullah Ataç ve Oğuz Atay’ın günlükleri dışında Adalet Ağaoğlu’nun dört ciltlik “Damla Damla Günler”, Cemal Süreya’nın “Günler”, Kazım Karabekir’in iki ciltlik “Günlükler”, Salah Birsel’in “Aynalar Günlüğü” ve Tomris Uyar’ın “Gündökümü” ilk akla gelenlerden…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X