Hakemlik zor iş, bir maç sonrası eleştirilmeyen hakem çok nadir. Spor yorumcuları bile, ki aralarında eski hakemler de var, bir hakemi değerlendirirken çoğu kez birinin “İyi yönetti!” dediğine bir diğeri “Çok kötü yönetti!” diyebiliyor. Hakemler sıkça eleştiriliyorlar ama basında olsun televizyonda olsun kendilerini savunamıyorlar, sanırım hakemlik yönetmeliği buna imkan vermiyor. 2024-2025 sezonu yeni başladı, onlar yine çok konuşulacak, çok eleştirilecek. Hakemler de yaşadıklarını anlatabilselerdi, yazabilselerdi eminim oldukça ilginç şeyler öğrenirdik. Ama hakemliği bıraktıktan sonra yaşadıklarını dürüst ve objektif bir şekilde anlatan da yok değil. İşte emekli Kimya öğretmeni hakem Mustafa Kenan Nevruz‘un yıllar önce yazdıklarından bir bölüm:
23 Mayıs 1988: Bu sezon bir şampiyonluk maçını yönetecektim. Çok sevdiğim bir insan X takımı lehine şike yapmam konusunda imalı konuştu. Çok şaşırdım ve üzüldüm. “Beni böyle mi tanıdın, yazıklar olsun sana!” dedim. “Beni yanlış anladın!” diye kendini savunmaya çalıştı ama nafile! İşin garibi X takımı rakibini bileğinin hakkıyla 4-1 yendi ve şampiyon oldu. Günlerce düşündüm: Bu tip totocular, aracılar “hakemi ayarladık” diyerek kaç maçta bazı kişilerden yollarını bulmuşlardır?..
26 Ağustos 1989: Kırk sekiz saattir C klasmanından düşmüş bir hakem olarak moralim sıfır, kendime güvenim sıfır bir halde sahadayım. Fizikman oradayım ama ruhum başka yerde. Şunu anladım ki hakemlikte hiç düşmeyeceksin. Gerçi hiçbir yerde düşmek iyi değil ama burası daha bir başka. Kararsızım, acaba hakemliği bıraksam mı?..
01 Ekim 1989: Adana’dan bir gözlemci klasman sonuçları için hakkımda şu yorumu yapmış: Onun hakemliği mükemmel, bir şey demiyorum. Yalnız çok dobra, dobralığının kurbanı oldu!.. İşte kurulu düzen benim gibi adamları istemiyor. Yağcı ve riyakarlar revaçta. Kesinlikle eğilmedim, yine eğilmeyeceğim…
02 Kasım 1989 : MHK itirazımı haklı buldu ve beni tekrar C klasmanına yükseltti ama şevkim kırıldı bir kere!..
21 Aralık 1989: Y.Yozgat-Beypazarı (3-1) maçını yönettim. Sahaya çıktım, yer yerinden oynuyordu. Stadyum tıklım tıklımdı, süper de bir maç oldu. Otuz birinci dakikada ev sahibi aleyhine bir penaltı düdüğü çaldım. Seyircilerden çıt çıkmadı. Çok sevindim, çünkü karar doğruydu…
20 Ekim 1990: Elbistan-Kilis Belediye maçı. Maç başladı, bir türlü oyuna konsantre olamıyorum. Allah Allah, saçma sapan kararlar veriyorum! Ünal ile iki pozisyonda anlaşamadık. Bir tuhaf oldum. Üç yıl önce ilk maçımda, Elazığ’da da böyle olmuştum. Bocalıyorum. Neyse devreyi Kilis 1-0 önde kapadı. Soyunma odasına döndük. Arkadaşlarım şaşkın. Ben hissediyorum ama söylemiyorlar. “Arkadaşlar, bana ne oluyor? İyi değilim, farkındayım,” dedim. Onlar da: “Vallahi, biz de seni tanıyamadık, dağıttın!” dediler, ki çok doğruydu. İlk defa bu kadar kötü bir maç yönettim. Allah’tan hiçbir şey olmadı. Soyunma odasına geldik, sular akmıyor. Sinirlerim harap olmuştu. Gözlemci: “Çok iyiydiniz!” demez mi? Hadi canım sen de!..
19 Ocak 1991: Bir yıl aradan sonra Sağlıkspor-Kocasinan Bl. Kayseri il birinciliği maçını yönettik. Sağlıkspor üstün bir oyundan sonra maçı 2-0 kazandı. Başımız dimdik, alkışlarla soyunma odasına döndük, çok mutlu oldum. Zemin buz, hava dondurucuydu, haliyle ben de dondum…
28 Ocak 1991: Giresun-Eyüp (1-0) maçı. Çok haz duyduğumuz bir maç oldu. Doksan dakikada tek bir ihtar yok. Keza seyirci de olgun ve bilinçli. Bir kez daha gördüm ki denizin olduğu yerde medeniyet de oluyor, her şey de…
17 Mart 1991: Afşinspor-Polis Gücü (0-2) maçı. Seyirci iğrenç. Top orta sahada, aleyhimize tezahürat yapıyorlar! Buna rağmen çok rahat bir maç çıkarttık, ihtar bile yok. Paramızı vermediler. Dolmuşu bekletmediler, rezil kepaze olduk! Bu Maraş’ta ben ne zaman güldüm ki?..
03 Ekim 1992: PTT-Çekirge (2-2) maçı. Bir aksilik de yan hakem Sabahattin’i arı sokmaz mı? Bayrak kaldırıyor, ben de ofsayt yok ki! diye kızıyorum. Meğerse canı yanarmış zavallının. Temizlettik arı sokan yeri, oyuna devam etti…
16 Aralık 1992: Düzce-Beykoz (3-0) maçı. Stadyuma vardık, harika bir zemin. Takımların listeleri geldi ki birinci ligde dikiş tutturamayanlardan birkaçı üçüncü lig kulüplerine düşmüş, üzüldüm. Allahım, kimseyi gördüğünden geri koyma! Gözlemcimiz Kocaeli’dendi. Bayağı yaşlı, gözleri de görmüyor ama olsun, bizleri gözleyecek! Şahane bir maç oldu. Arkadaşlarla hiç ters düşmedim. Yönetim süperdi. Sahanın her yerinde hakem vardı, düdükle bayrakla. Maç bitiminde her iki takım oyuncuları tarafından tebrik edildik, seyirci de alkışını esirgemedi. Müthiş keyif aldık. Öyle huzurluyum ki anlatamam…
15 Eylül 1996: Sakaryaspor- Kartalspor (1-3), zemin çok iyi, taraftarsa çılgındı. Stadı terk ederken epey uzun boylu birisi yanımıza geldi, “Bana Deve… derler, sizi yemeğe götürmek istiyorum çünkü Sakarya evinde 3-1 yenilecek ve size kimse bir şey diyemeyecek, kutlarım!” deyip beni ve yardımcılarımı tebrik etti. Çok teşekkür edip içimiz huzur ve mutlulukla dolu bir halde Sakarya’dan ayrıldık…
31 Temmuz 1997: Bursaspor-Fenerbahçe (1-0) sezonun ilk maçıydı. Maç bitiminde istisnasız 22 futbolcu da hakem triosunu tebrik etti. Dahası Fenerbahçe teknik direktörü Otto Bariç ve tercümanı soyunma odasına gelip beni kutladı ve “Niye kokartın FİFA değil?” diye sordu. “Bırakın FİFA’yı A klasmanı yani süper lig hakemi bile değilim, B klasmanındayım” dedim. “Çok yazık, 120 kiloluk S… Ç… FİFA ama” dedi Otto Bariç. Giderayak hakkımı yiyenleri yerin dibine soktum ya o mutluluk bana yeter!..
14 Mayıs 1984 Kayseri Atatürk stadında başladığım futbol hakemliğimi 18 Haziran 1999 Bursa Atatürk stadında noktaladım. Önce niye hakem oldum? Bilinçli bir seyirci olmak istedim ve hakemlik yoluyla çok şeyler öğrendim. İyi hakem miydim? Buna müsabakalarını yönettiğim futbolcular, teknik adamlar ve taraftarlar karar versin. Bu konuda düşüncelerini yazan olursa sevinirim. Hakemlikte istediğim yere gelebildim mi? Hayır, buna da hakkımı yiyenler cevap versin. Bu dünyada ve öbür dünyada onlara hakkımı asla helal etmiyorum. İyi hakemi nasıl tanımlarım? Yetenek, fiziki görünüm, kondisyon ve yabancı dilde notları iyi olana, eyyamcılık yapmayana iyi hakem derim. Hiç hata yapmadım mı? Pek çok hata yaptım ama insani hatalardı bunlar. Vicdanımın müsade etmediği ne bir düdük çaldım ne de bayrak kaldırdım. Hakemin iyi maç yönettiği nasıl anlaşılır? Eğer mağlup takımın oyuncuları hakemi tebrik ediyorsa o hakem başarılıdır…