Uzmanların uyarılarını çok dikkate almıyoruz.
Daha önceki gün Bursa’da Marmara Belediyeler Birliği toplantısında AFAD uzmanları uyardı.
Aralarında Bursa’nın bulunduğu Marmara kentlerinde 5 ve üzeri, muhtemelen 7’yi aşan deprem ihtimalinin yüksek olduğunu vurguladılar.
O halde, bizim süratle binalarımızı yenilememiz, sağlamlaştırmamız ve riskli zeminlerden hızla uzaklaşmamız gerekiyor.
Kentsel dönüşüm bu işin olmazsa olmazı.
Bursa’da bu işi en iyi götüren belediyelerimizden biri Yıldırım Belediyesi.
Yıldırım Belediyesi ilçede 26 noktada çalışma yapmış. Bunların 11’inde kentsel dönüşüm projeleri devam ediyor.
Dün de Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz Çınarönü Mahallesi’nde 13 dönüm alanda yapımı tamamlanan 262 daireyi hak sahiplerine törenle teslim etmiş.
Başkan’ın ifadesinden anlıyoruz ki, bu dönem sonunda 26 noktadaki dönüşümlerle ilçede 30 bin konut yenilenmiş olacak.
Bu da, her dairede 4 kişi yaşadığını hesapladığınızda 120 bin nüfus demek. Yani, Yıldırım’daki kentsel dönüşüm projeleriyle 120 bin nüfsulu yeni bir şehir inşaa edilmiş olacak.
Nüfusu 700 binleri bulmuş bir ilçe için elbette bu rakam az.
Fakat, bir yerlerden başlamlak gerekti. Oktay Başkan devraldığı ve geliştirdiği projeleri vatandaşı da yüksek uzlaşı oranıyla ikna ederek bir bir tamamlıyor.
Kutluyoruz.
Diğer ilçelerimiz de dönüşüm işini hızlandırmak zorundalar. Aksi halde, olası bir depremde büyük kayıplar yaşayabiliriz.
Bu açıdan Yıldırım’ın çalışma metodunu ve Başkan Yılmaz’ın çabasını takdir ediyoruz. Keşke, başta Büyükşehir olmak üzere diger ilçe belediyelerimizde bu işi hızlandırabilmiş olsalar.
Geçen her dakika her saat ve her gün ne yazık ki, Bursa’nın aleyhine işliyor. Deprem sonrası değil, öncesi alınacak tedbirlerle kaybı ve hasarı azaltmak mümkün iken, bu konuda ayak sürümenin ülkeye ve ekonomimize de büyük bir olumsuz etki yapacağını unutmamalıyız.
Deprem risklerini azaltmaya dönük her il için öngörülen planların harfiyyen uygulanması durumunda, hasar ve kayıplarımızın tahminlerden daha aşağıya düşeceğini akıldan çıkarmamak gerek.
Akkaya: Kaleyi yeniden Yıldırım’dan fethedeceğiz
31 Mart’ta Bursa’da ağır bir yerel seçim yenilgisi alan AK Parti’de değişim konuşulurken, o beklenti gerçekleşmedi ve ilçe kongreleri sürecine gelindi. AK Parti Bursa’da yola ağırlıklı mevcut ilçe başkanlarıyla devam etmeyi kararlaştırdı.
Onlardan biri de Yıldırım İlçe Başkanı İrfan Akkaya.
Akkaya dün iki başkan yardımcısı ile birlikte Olay Medya’yı ziyaret etti. İcra Kurulu Başkanımız Mehmet Ali İnan, yazar ve yönetici arkadaşlarımızla bir araya gelen Akkaya, arkadaşlarımıza 9 Kasım’da yapılacak kongreye ilişkin bilgiler verdi.
Son derece iddialı gördüğümüz Akkaya, Naim Süleymanoğlu Spor Kompleksi’nde davul zurnalı ve coşkulu bir kongre yapacaklarını da anlattı.
Yönetim kadrosunu da genç ve kadın ağırlıklı isimlerle yeniden oluşturacağını açıkladı.
Atamayla gelişinin ardından geçen bir yılın sonunda çok çalıştıklarını, bu nedenle 8. Olağan Kongre’de de yeniden aday gösterildiğini hatırlatan Akkaya, kongre öncesi 82 bin üyeye telefonla ve mesajla bizzat ulaşacaklarını söyledi. Yıldırım’da 3-D üzerine siyaset yaptıklarını, düğün, dernek ve defin olarak bu üç kavrama önem verdiklerini dile getiren Akkaya, kendi partililerinin küskünlüklerini de ilişki restorasyonuyla gidereceklerini ifade etti.
Yıldırım’da Başkan Oktay Yılmaz ile de uyumlu bir şekilde çalıştıklarını, projelerini desteklediklerini ve programlarına da teşkilat olarak yoğun katılım gösterdiklerini kaydeden Akkaya, genel değil yerel siyaset yaptıklarını ve ilçenin tüm sorunlarıyla da ilgilendiklerini vurguladı.
Bursa’yı AK Parti’nin kalesi olarak gören Akkaya, burayı Yıldırım’daki ‘yeniden şahlanışla’, ‘ilişki restorasyonuyla’ tekrar geri alacaklarını da sözlerine ekledi.
Can dostlarımız 4 Ekim dışında da hatırlanmalı
Dün 4 Ekim Dünya Hayvan Hakları Günü idi. Belediyelerimizi çeşitli etkinlikler düzenledi. Sokak dostlarımız için yaptıkları ve yapacaklarını anlattılar.
Hayvan sevgisini toplum olarak benimsemeliyiz. Ancak insana zarar veren hayvanlara dönük de tedbirlerimizi almak durumundayız. Bu konuda belediyelerimize büyük sorumluluklar düşüyor. Barınak ve bakım evi sayılarının artması kadar yurttaş olarak bizler de onları sahiplenmeyle belediyelerin mücadelesine destek olmalıyız.
Sokaktaki can dostlarımıza her yıl sadece 4 Ekim’de değil, yılın tüm günlerinde sevgimizi, şefkatimizi göstermeliyiz.
Uyutulma tartışmaları bir yana, onların sokaklardaki çoğalmalarını önleyici kısırlaştırma çalışmalarına da belediyelerimiz daha fazla kaynak ayrımalılar.
Barınak ve bakım merkezlerinin sayıları çoğaltılmalı. Bu konuda gerekirse merkezi bütçeden özel bir fon oluşturulmalı.