Şunu iyi biliyoruz ki, ülkeler kendilerini savunabilir hale geldiklerinde caydırıcı güce ulaşırlar.

Türkiye’de, son 22 yıldır savunma sanayine inanılmaz yatırımlar yapılıyor. Kamu savunma sanayi şirketlerimizin yanı sıra, bizzat devletin teşviği ve katkısıyla özel sektör firmalarımız da yüzlerce proje geliştirdi. Test uçuşlarını, seri üretimlerini ve envantere alınışlarını gördükçe vatansever bir yurttaş olarak hepsiyle göğsümüz kabarıyor.

Bir ülke eğer, kendi savaş jetini ve bunda kullanılabilecek bombaları, silahları imal edebiliyorsa, ona dokunmanın nelere mal olabileceğini az çok kestirmek gerekir.

Eğer, siz kendi tankınızı, topunuzu, tüfeğinizi, geminizi helikopterinizi, roketinizi, onlarca kilometre öteye uzanabilen balistik füzelerinizi, silahlı silahsız insansız hava araçlarınızı yapar hale gelmişseniz, bu birilerini rahatsız edecektir.

Dünyada kendi sivil ve savaş helikopterini yapabilen kaç ülke var?

Ama Türkiye kendisi yapıyor.

Dünyada, gelişmiş teknolojilerle donatılmış, uçan bilgisayar olarak da bilinen 5. nesil savaş jetini bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar ülke imal ediyor.

Türkiye işte onlardan biri olmaya artık çok yakın. Kaan’ın, silahlarını kanatlarının altındaki yuvalara gizlediği anları ve gökyüzünde ceylan gibi süzüldüğü günleri iple çekiyoruz.

Geçmişte parayla satın alamadığımız savunma araçlarını artık Türk çocukları, Türk mühendisleri kendileri imal ediyorlar.

Dünya savaş doktrinini değiştiren Bayraktar’ın bugün onlarca ülkeye İHA-SİHA satıp, ülkemizde milyonlarca dolar ihracat yapmasıyla gurur duyuyoruz.

Türkiye hava sahasını, dışarıdan gelebilecek uçak ve füze saldırılarına karşı yazılımını, radarlarını ve silahlarını kendisinin geliştirdiği bir çelik kubbe sistemi ile korumanın eşiğinde.

Tabii ki, bu durum egemen güçlerin, ülkelerin, kendisini dünyanın jandarması sananların hoşuna gitmeyecektir.

Bu yüzden, tam da, akan kanın durması için yeniden çağrı yapıldığı bir dönemde, ülkemizin göz bebeği milli savunma şirketimiz TUSAŞ’a saldırdılar.

Saldıranları ve arkasındakileri kestirmek güç değildi.

Nitekim, dün İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya yaptığı açıklamayla, iki teröristin de, ülkemizin başına musallat edilmiş bölücü örgüt mensubu olduğunu açıkladı.

Şaşırdık mı?

Hayır.

Onları sahaya sürenleri, ülkemizle çatıştıranları, gücümüzü kırmaya çalışanları ve ağababalarını iyi tanıyoruz.

Bu ülkenin topraklarını bölüp parçalamayı, içinden sözde yeni devletler çıkarma rüyalarının farkındayız.

Her karışı şehitlerimizin aziz kanları ile sulanmış topraklarımızda buna asla izin verilmeyeceğini bir gün hepsi anlayacaklar.

Türkiye, her alanda güçlendikçe saldırılar daha da artacak.

Bu açıdan, yurttaşlar olarak hepimiz uyanık kalmalıyız. Oyuna gelmemeliyiz, kardeşliğimizi, birliğimizi, dirliğimizi, bütünlüğümüzü bozacak davranışlardan kaçınmalıyız. Ülkemizdeki hainleri maşa olarak kullananların, yediklerini kursaklarında bırakmalıyız.

Bu vesileyle, TUSAŞ’a saldırıda şehit düşen vatandaşlarımıza rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz.

 

Şehitler varken konser olmazdı

Belediyelerimiz, başta Büyükşehir olmak üzere bu yıl Cumhuriyet Bayramımızı Bursa’da daha zengin bir programla kutlamak için hazırlık yaptılar. Bunların içinde  merkez dışındaki ilçelerde de konserler vardı.

Ünlü sanatçıların vereceği o konserler, Ankara’daki TUSAŞ’ta meydana gelen saldırı sonrası bir bir iptal edildi. Şehitler varken, onların acısı sürerken konser ve kutlama olmazdı. Belediye başkanlarımız doğru olanı yaptılar.

Elbette, bunun dışında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleri planlandığı gibi gerçekleşecektir.

 

Stratejik Plan’ın reddinin getirdiği ve düşündürdüğü

Büyükşehir Belediye Meclisi’nin önceki gün ekim ayı 2. olağan birleşiminde, belediye başkanının bir bakıma 5 yıllık yol haritası da olan Stratejik Plan, AK Parti, MHP ve BBP’li üyelerin oylarıyla reddedildi.

Geçtiğimiz haftalarda, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çoğunluğu olmayan CHP Grubu ve Başkan Mustafa Bozbey ile AK Parti arasında, 31 Mart seçimleri sonrası süre gelen ahengin bozulduğunu, bunun ilk işaretinin BUSKİ’nin su tarifesine istenen yeni zam talebinin reddinde görüldüğünü aktarmıştık.

Şimdi, Büyükşehir Belediyesi yeni bir meclis kriziyle daha karşı karşıya.

Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran AK Parti, MHP ve BBP’den oluşan muhalefet bloğu, Başkan Bozbey’in ve kurmaylarının hazırladığı Stratejik Planı, ‘yeterli bulmuyoruz, beğenmedik’ deyip reddetti.

Peki, bunun hukuki yansıması ne olur?

Her ne kadar Başkan Bozbey etrafına, meclisin feshine kadar gidebileceğini dillendirse de, bunun sadece bütçenin onayı ile sınırlı kaldığını düşünüyoruz.

Öteden beri bütçeyi reddeden meclislerin ve üyelerinin kendilerini de feshetmiş olacağı bilinir.

Fakat, bu bütçe değildir. Belki bütçeye altlık olarak düşünülebilir.

Bu konuda mevzuatta yeni bir içtihat ve örnek var mıdır bilmiyoruz ama, Büyükşehir’nin yeni yönetiminin stratejik planı hazırlarken, meclis çoğunluğunu elinde bulunduran partilerle ortak hareket etmemesi, üyelere dayatma bir metin sunması siyasi ve stratejik bir hatadır.

Dikkate alınmayan o çoğunluk, bu kez Stratejik Planı reddederek Bozbey’in yol haritasını sekteye uğratmıştır.

Gelişmeleri izleyip, göreceğiz.