Şunu iyi biliyoruz ki, vaka sayılarını aşağılara çekmek, hastahanelerimizin yükü kaldırabileceği bir seviyede tutmak için yaşamımıza kısıtlamalar getirildi.
Bir yıldan fazladır bu nedenle evlerimize hapsolduk, okullarımız, iş yerlerimiz kapandı.
Bunun, toplum sağlığı için bir zorunluluk olduğunun farkındayız.
Fakat, uzun süreli kısıtlamalar toplumu da bunalttı, yordu. Esnafı, iş yeri sahiplerini mali anlamda sıkıntıya soktu. Bu nedenle işi bozulan, iflas eden esnafımız da oldu.
Devletin esnafı ayakta tutma adına yaptığı hibeler var ama bunların sembolik destekler olduğunu biliyoruz.
Artık toplumda kısıtlamaların toptan kaldırılması beklentisi de had safhaya ulaştı.
Müjdeyi önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi.
Haziran ayında normalleşme beklentilerini dillendirdi. Toplum da zaten haziranı beklemeden harekete geçti. Çarşı pazar, bir çok yerde iş yerleri masa sandalyelerini açtı.
Bunalan vatandaş da yeme içme sektöründeki iş yerlerinde korkusuzca oturmaya başladı.
Yani, kısıtlamaların fiilen bitirildiği bir tablo ile karşı karşıyayız. 1 Haziran beklenmeden havaların ısınmasıyla birlikte en azında açık mekanı bulunan iş yerlerinde oturma, masa sandalye, tabure koymaya da izin verilmeli. Zaten verilmese de vatandaş artık takmıyor.
Vaka sayılarımızın umut verici bir düzeyde aşağılara indiği bugünlerde toplum olarak ekonomimizi de ayakta tutacak araçları harekete geçirmek durumundayız.
Bu nedenle, kısıtlamaların daha fazla uzatılmaması gerektiğine inananlardanız.
Ancak, buna rağmen bireysel tedbirlere de riayet etmeliyiz. Aynı şekilde, iş yeri sahiplerimizin de hijyene, mesafeye riayet edecek bir çalışma düzeniyle ticaretlerini yapmaları gerektiğine inanıyoruz.
Eski normale dönmemiz çok zor. Yine de tedbirli olmakta fayda var. Çünkü, aşımız henüz yeterli sayıya ulaşmadı, toplumsal bağışıklığımız da güvenli durumda değil.
Aşı ve bağışıklığımızı artırana dek, kısıtlamalar kalksa da kendi önlemlerimizi sürdürmeliyiz.
Bursa’da bu sayı ile güvende miyiz?
Bu sütunlardan sık sık vurguluyoruz. Bizden çok daha az nüfusa sahip kentler bile aşılamada neredeyse Bursa’yı yakaladı.
Kentimizdeki aşı organizasyonun da bir sorun var.
Bunu ‘randevu almıyorlar, randevu alıp gelmiyorlar’ diyerek sadece vatandaşa yıkmak haksızlık olur.
Acaba aşı bürokrasisi görevini iyi yapmıyor mu?
Ülkemizin diğer illerinde aşı ikna timleri kurulduğundan ve dünya çapında da haber yapıldığından bahsediliyor. Eğer Bursa’daki hemşerilerimizde aşıya karşı bir tereddüt var ise aynı ikna timleri Bursa’da çoğaltılamaz mı?
17 ilçede sağlık kurumlarımızın ve bu konudaki sorumluların aşılama performansını ölçen bir yöntem var mı?
Aşılama konusunda eğer başarısızlıkları var ise bu yöneticilerin görevden el çektirilmeleri düşünülüyor mu?
Aşı sayısında önde gözüken illerin bu alandaki başarıları inceleniyor mu?
Soruları çoğaltmak mümkün.
Fakat ne yapıp edip bu sorunu çözmemizde fayda var.
Dün akşam saati itibariyle ilimizdeki toplam aşı sayısı 1 milyon 60 bin, ilk dozu yaptıranlar 615 bin 839, her iki dozu da vurduranların sayısı ise 444 bin 971 idi.
Bu sayılara henüz ilk ve ikinci dozda nüfusumuzun yüzde 15-20 bandını aşılayabildiğimizi gösteriyor.
Bursalılar olarak kendimizi güvende hissedebilmek için sizce bu oranlar yeterli mi?
MHP’li Büyükataman’a ‘kamu yararı’ teşekkürü
DAĞDER, Bursa’nın en fazla üyeye ve şubeye sahip sivil toplum örgütlerinden biridir.
DAĞDER 1986 yılında ilimizin gelişmişlik düzeyi düşük Orhaneli, Keles, Büyükorhan ve Harmancık ilçelerini sosyo-ekonomik anlamda kalkındırma ve yöre insanını her yönden destekleme amaçlı kuruldu. Sonra buna dağın arka yüzünde kırsal yerleşimleri bulunan Osmangazi de eklendi.
DAĞDER’in kamu görevi yaptığı halde resmen böyle bir statüsü yoktu. Bu statü tam 35 yıl sonra kazanılabildi.
O statü Bakanlar Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla geçtiğimiz aylarda DAĞDER’e verildi. Kamu yararına çalışan dernek statüsü alınmasında iktidar milletvekillerini katkısı büyüktü ama Cumhurbaşkanlığı onay sürecinde MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın desteği de yadsınamazdı.
İşte bu nedenle, önceki gün DAĞDER Genel Başkanı Yaşar Türk ile Başkanvekili Aydın Özdemir Ankara’ya giderek Büyükataman’a teşekkür ettiler.
Şimdi dernek bu statü sayesinde bir çok avantaj elde etti.