Yerel yönetimler odaklı İstanbul merkezli yürütülen soruşturma ve operasyonların dün mali piyasalara yansıması ağır oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptaliyle başlayan ve Büyükşehir ile iştiraklerindeki ihale vb. uygulamalarda rastlandığı iddia edilen yolsuzluklar üzerine sürdürülen gözaltıların Başkan İmamoğlu’ndan sonra kimi ilçe belediye başkanları ve şirket yöneticilerine uzanması siyasi tansiyonu da yükseltti. CHP örgütleri yurt genelinde ayağa kalktı. Karar tepki gösterdi.
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü işlemlerin sonucu nereye varır bilmiyoruz ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi merkezli soruşturmalar piyasaların ateşini yükseltirken vatandaşın alım gücünü bir günde daha da azalttı.
Altın, döviz fırladı, borsa değer kaybetti. Enflasyonla mücadele programı yara aldı.
Aslında aylardır CHP’li belediyeler için bir operasyon sinyali verilmişi. 31 Mart öncesi DEM Parti ile varılan ‘Kent Uzlaşısı’ bunun başat faktörüydü.
Ancak, zamanlamanın ne olacağı belli değildi. İlçe belediyeleri ile başlayan soruşturmaların Büyükşehir’e, dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’na uzanacağı da dillendiriliyordu.
Dün ise düğmeye sert biçimde basıldı. Yargı, hukuk muhakkak ortaya atılan iddiaları araştırıp netliğe kavuşturacaktır. Ancak, CHP örgütleri savcılıkça yürütülen soruşturmaları, ‘siyasi darbe’ olarak tanımlıyor. İktidar kanadında ise, ‘belediye başkanlarının dokunulmaz olmadığı’ vurgulanıyor.
Ülkenin siyasi tansiyonunun artıran gelişmelere yerel yönetim örgütlerinden de tepkiler vardı.
Türkiye Belediyeler Birliği Encümeni ile Başkanlığını Bursa Büyükşehir belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yaptığı Marmara Belediyeler Birliği de gözaltı ve soruşturmaların Türk demokrasisine zarar vereceği vurgulandı.
Gün boyu yaşanan gelişmeler öncesinde ise İstanbul Valiliği il genelinde 4 gün süreyle miting, gösteri ve yürüyüş eylemlerinin yasaklandığını duyurdu.
Buna rağmen; başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere il ve yurt genelinde de karara tepkiler yükseldi.
Yerel yönetimlerde, halkın oyuyla gelinmiş makamlarda kayyum, soruşturma vb. gibi olayların yaşanmaması gerekir. Halk oyuyla seçilmişlerin halka hizmetten başka amaçları da bulunmamalı. Yargı ise kendisine intikal etmiş dosyaları araştırmakla yükümlü.
Ülkemiz ve demokrasimiz daha fazla zarar görmeden bu iş neticelenmeli. Sürekli olarak muhalefet elindeki belediyelere şu ya da bu gerekçelerle el konuluyor görüntüsü de ülkemizin demokrasisine ve imajına zarar veriyor.
Altyapıya verilen zarara tepki
Elektronik postamıza gelen iletilere zaman zaman sütunlarımızda yer veriyoruz.
Nilüfer’in Balkan Mahallesi’nden gelen son mesajdan anlıyoruz ki, bölgede üstyapı çalışmaları yürütülürken, altyapı şebekesine zarar verilmesine tepki gösteriliyor. Mustafa Türker adlı okurumuz, Balkan Mahallesi’ndeki Naim Süleymanoğlu Caddesi’nde operatörlerin dikkatsiz çalışmalarına ilişkin şu mesajı göndermiş;
“Naim Süleymanoğlu Caddesi’ni bir yıldır yapıyorlar ama hala tamamlayamadılar. Büyükşehir’in iş makinası operatörleri bir gün telekom kablosunu kesiyor, ertesi gün doğalgaz hattına zarar veriyor, bir başka gün su isale hatlarını patlatıyor. Evlerimizde sık sık elektrik, su, doğalgaz ve internet arızaları ile mağdur oluyoruz. Bunların elinde telekom, elektrik, içmesuyu, atıksu, doğal gaz projeleri yok mu, merak ediyorum?”
Bölgede 50 yıl öncesinin metodları ile çalışma yapıldığına ileri süren okurumuz şöyle devam etmiş;
“Kara gürültü, önüne geldikleri yere kepçe vuruyorlar, bakıyorsun döşenen altyapılar zarar görüyor. Kablolar kesilmiş, kırılmış vaziyette iş makinaları çalışıyor, sonra başka firma gelip altyapı düzeltmeyle uğraşıyor. Vatandaşa yazık, ülkenin parasına yazık. Bunları kontrol eden, koordine eden kimseler yok mu? Benim yılarca bu alanda tecrübeme göre her yerde elektrik, temiz su, atıksu, doğalgaz, telekom projeleri olur, mühendisler buna göre kazma işi yaparlar. Yazık memleketin haline.”
Okurumuzun anlattıklarına bakılırsa bölgede AYKOME’ye büyük görev düşüyor.
Metro olan yere hastane isteği
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Acemler’de inşaa ettiği stadyuma ilişkin değişik isimlerden farklı görüşleri zaman zaman köşemize taşıdık. Bunlara ilişkin okurlarımızın düşüncelerini de önemsiyoruz.
Bu minvalde, İzzet Özçelik adlı okurumuz da hastaneye metro götürmek değil, metrosu olan bölgeye hastane yapılması görüşünde.
Okurumuz Özçelik bakın bu konuda neler düşünüyor;
“Stadın yeri yanlıştı, ben de buna katılıyorum. Stadın yeri ve yeni yapılmakta olan Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi dahil olmak üzere orası çok büyük bir alandı. Buraya ulaşımı kolay, metrosu olan bu yere şehir hastanesi yapılması gerekirdi. O proje dağın başına, ulaşımı zor bir yere yapıldı, oraya ulaşmak için de yıllardır bir türlü bitmeyen metro inşaatı devam ediyor.”
Okurumuza katılıyoruz.
Plansızlığın ve öngörüsüzlüğün en büyük yansımalarından biri bu olsa gerek. Metrosu olmayan bölgeye sonradan devasa sağlık tesisi projelendirildi. Buraya ulaşım için ayrılan kaynağa girmeye gerek bile yok.
Hani bu şehrin Çevre Düzeni Planı?
Şehir hastanesi çok güzel bir mevkiye yapılmıştır zira çevresinde hızlı yapılaşma var bu devasa kompleksi acemiler yapmak şehre karşı işlenmiş cinayet olurdu