Türk mühendislerinin hemen her gün değişik bir versiyonunu ürettikleri drone teknolojisi, savunma gözlem ve taarruz türlerinin ardından yerel yönetim hizmetlerinde de artık aktif olarak kullanılmaya başlandı.

Sınırlarımızın içinde ve dışındaki bölücü teröre vurulan darbede ve kardeş ülkelerdeki kullanımlarda silahlı ve silahsız İHA teknolojilerinin gücünü tüm dünya izledi.

Şimdi artık bunun belediyelerce denetim ve tespit amaçlı kullanımı da yaygınlaşıyor.

Dev metropollerin havadan kaçak yapı takibinde ve şehirlerarası ve kent içi trafik akışını izlemede de kullanılan drone’lar şimdilerde izinsiz moloz dökerek çevreyi kirletenlerin tespitinde önemli rol üstleniyorlar.

Bir ayağı geçtiğimiz aylarda Bursa‘da gerçekleşen TEKNOFEST‘te, kentimizden bir firmanın çok katlı yapılarda meydana gelen yangınlara müdahale amaçlı yeni bir drone aparatı geliştirdiğine şahit olduk.

Giderek bunun belediyeciliğin tüm alanlarına yaygınlaşması sevindirici.

Geçenlerde de Osmangazi Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekiplerinin bu teknoloji sayesinde yol kenarlarına moloz atıkları bırakanları havadan izleyip, anında müdahale ettiklerini fark ettik.

Haberi görünce, artık bu teknolojinin kent suçlarının caydırıcılığında da etkili olabileceğini düşündük.

Zabıta ekiplerinin kısa bir eğitimin ardından kullanmaya başladıkları drone’lar sayesinde kentlerimizin düzen ve tertibinin sağlanmasında önemli bir işleve sahip oldukları anlaşılıyor.

Toplu yaşam kültüründen nasibini alamamışların basit ve küçük çıkarlar için kuralsızlığa yeltendiklerinde tepelerinde işte bu teknoloji kendilerini tespit edecek.

Ardından da şehri kirletmenin ve toplu yaşam düzenini bozmanın ağır mali bedellerine maruz kalacaklar.

Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’ın bu tür gelişmiş teknolojileri belediye zabıtasında daha evvel de kullandırdığını biliyoruz.

Zabıta memurlarının yakasına takılan kameralar, denetimlerde iki tekerlekli hızlı ulaşım sağlayan cıncır adı verilen elektrikli araçların kullanılması, Osmangazi Zabıtası‘nın gelişen teknolojiye ayak uydurduğunu gösteriyor.

Bunun hemen tüm belediyelerimize yaygınlaşması için bakanlıklarca teşvik edici yasal düzenleme ve mali destek sağlanmalı.

 

Dünyanın hayran olduğu güzelliği betonla gizlemek

Bursalılar olarak o kadar şanslı bir coğrafyada yaşıyoruz ki, her tarafımızda şanlı ecdadımızın bıraktığı eşsiz eserlere sahibiz.

Nereye baksak, kafamızı nereye çevirsek hanlar, hamamlar, camiler, imaretler, şifahaneler, medreseler, surlar ve daha akla gelmeyen onlarca şaheserle dolu. Hatta, garip ve yaralı leylekler için hastahaneler bile düşünmüşler.

Onların en zirvesindeki eser şehrimizdeki Ulucami.

Fakat, Ulucami ile birlikte etrafındaki hanlarımızı da çepeçevre beton bloklarla gizlemişiz. Şehir plancılarımız kızmasın ama buna da sözüm ona planlı kentleşme adını vermişiz.

Cemal Nadir, İnönü, Haşim İşcan, Cumhuriyet ve Atatürk caddelerinin imar planlarını çizenlerin kulaklarını çınlatmamak mümkün değil.

Çünkü bu adanın içi ecdadımızın dünyayı hayran bırakan biribirinden değerli eserleri ile dolu.

Onların hepsinin önlerine dev beton bloklar dikilmesine izin verip, bütün bu zenginliklerimizi kendi ellerimizle saklamışız.

Fotoğrafı Bursa sevdalısı bir meslektaşımız gönderdi. Ulucami‘nin heybetini gizleyen o çirkin apartman ve işyerleri yıkıldıkça ecdadımızın ruhlarının da ferahladığını düşünüyoruz.

Adeta yıkılan her beton kütle molozların ardına saklanan güzelliği ortaya çıkarmış.

Büyükşehir Belediyesi‘nin Çarşıbaşı projesinde yıkılan çok katlı 31. binanın ardından beliren Ulucami artık gün yüzüne çıkmaya başlamış.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı‘nın sadece bu projeye sağladığı destek bile başlı başına tarihe duyulan saygının bir göstergesi.

Bu açıdan hem Büyükşehir Belediyesi hem de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı‘na Bursa olarak minnet duymalıyız.

Bursa Mehteri’nin Yağızefe’ye vefası

Dün, vefanın bir semt adı ya da kışın içtiğimiz bir boza markası olmadığını gösteren güzel bir fotoğraf karesi düştü elektronik postamıza.

Birlikte onlarca kez yurtiçi ve yurtdışı görevde şehrimizin ve ülkemizin folklorünü, kültürünü temsil eden Tarihi Bursa Mehteri‘nin üyeleri kısa süre önce vefat eden arkadaşlarını unutmamışlar.

Hemen her hafta Orhangazi Parkı’nda konser veren Bursa Mehter Musikisi ve Halk Oyunları Derneği BURHOY ekipleri, çok sevdikleri ve ‘dayı’ dedikleri Taci Yağızefe‘nin ruhu için lokma dağıtmışlar.

Yağızefe’yi biz de tanıyorduk. Şen şakrak tavırlarıyla uzun süren otobüs yolculuklarını espirileriyle kısaltan bir isimdi.

Arkadaşları onun kaybına üzülüyorlar ama arkasından da kendini hayırla yad eden böylesi güzel etkinlikler de planlamışlar.

Demek ki, ekip arkadaşları üzerinde güzel izler bırakmış.