Televizyon ekranlarından izlediğimiz kadarıyla, asrın afetinden etkilenen 11 ilimizde devletin ilgili kurumlarının, belediyelerimizin, STK’larımızın muazzam bir çalışması var.
Geçici ve kalıcı barınmalar için planlananları, hayata geçirilmeye başlananları, iaşe vb. gibi dayanışmaları görmezden gelmenin büyük bir siyasi körlük olduğunu düşünüyoruz.
Böylesi, devasa bir coğrafyada yüz binlerce konut için düğmeye basmış bir hükümeti, devleti, ‘deprem bölgesinde hiç bir şey yapılmıyor, vatandaşa çadır dahi dağıtılmıyor, (bu arada değişik lokasyonlarda AFAD 400 binin üzerinde çadır kurmuş) vatandaş zorda’ gibi sözlerle suçlamak, oradaki mağdur halka da çalışanlara da büyük haksızlıktır.
Devlet, ilan ettiği gibi 400 bine yakın konut yapma sözünü verdi. Bunu hem kırsal hem de şehir merkezlerinde hayata geçirmek için de düğmeye bastı. Hatta, temelini atıp, başladığı konut projeleri bile var.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ve TOKİ’nin bu konuda başarılı olduğunu düşünüyoruz.
Çok zor bir hedef ama, Türk müteahhitlik sektörünün ve devletimizin bu işin altından kalkacağına inananlardanız. Tümü bir yılda bitmese bile, devlet depremzedelerimizin mağduriyetini uzatmadan, kalıcı konutlarına kavuşturacaktır.
Önümüzde bir seçim var.
Hem o seçime hem de yaşanılan ekonomik sıkıntılara rağmen devlet verdiği sözü tutacaktır. İhtimal vermiyoruz ama olası bir iktidar değişikliğinin bile bu hedefi değiştirmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Çünkü; devlette devamlılık esastır. Kaldı ki, deprem bölgelerinde kimi provakatif girişimlere rağmen halk ilk günlerde yaşanan ağır hareketi mazur görüp işbaşındaki hükümete güvendiğini ortaya koymuştur.
Metanetli ve vakur tavırlarıyla depremzedelerimizin, devletin şefkatli elini hep yanlarında hissettikleri biliniyor. Münferit olumsuzlukları büyütmek haksızlıktır.
Erdoğan EYT’liye verdiği sözü tuttu
Yıllarca konuşuldu. Adına dernekler kuruldu. Mitingler yapıldı, bir hak arama mücadelesine dönüştü.
Türkiye’nin gündemindeki bir büyük tartışma konusu, önceki gece yarısı TBMM’de yasalaştı.
Böylece, Emeklilikte Yaşa Takılanlar olarak bilinen EYT’lilerin beklentisi gerçeğe dönüştü. İlk etapta 2 milyon 250 bin yurttaşımızın emekli olmasının önünü açan düzenleme Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı ve resmi gazete yayını ile kesinleşecek. Yurttaşlarımız da ilk maaşlarını başvurunun ardından nisan ayında almaya başlayacaklar.
Türkiye bir sorununu daha böylece rafa kaldırmış oldu. Üstelik, ekonomik buhranın yaşandığı, fiyat artışlarının önlenemediği, asrın felaketinde 11 ili etkileyen deprem sıkıntılarına rağmen devlet ve hükümet verdiği sözü tuttu.
Büyük devlet olmanın gereği bu.
Kaynağını zaten hazırdı.
Yıllarca, hasretle, büyük bir umutla yasayı bekleyen yurttaşlarımıza hayırlı olsun.
SGK da umarız en kısa sürede çıkan yasaya uygun olarak, altyapısına da güvenerek, sorunsuz bir şekilde EYT’lileri yaşlılık aylığına kavuşturacaktır.
Su sıkıntısı için hangi tedbirleri almalıyız?
Bursa ve ülkemiz büyük bir kuraklıkla karşı karşıya. Barajlarımızın su seviyesi kışa rağmen artmıyor. Kurak ve yağışsız geçen mevsimin barajlar üzerindeki olumsuz etkisini kimileri hafife alabilir, küçümseyebilir ama şehirimizin kapısında büyük bir susuzluk tehlikesi var.
Bunu vatandaşı ürkütme, korkutma, paniğe sevke etme gibi algılamak büyük hata olur. Aksine, vatandaşı tedbir almaya, tasarruf etmeye mecbur olduğumuzu her platformda her mecrada vurgulamak gerek.
Susuzluğun bu denli tehlike olduğu günümüzde okurlarımızdan araç yıkamalarının yasaklanmasına dönük bir öneri geldi. Şebeke suyundan araç yıkayanlarımız var mıdır bilmiyoruz ama kuyudan bile çekilse, bunun bir süreliğine men edilmesini teklif ediyor okurumuz.
Ayrıca, diş fırçalama ve tıraş olma esnasında açık bırakılan musluklardan da azımsanmayacak oranda bir su israfı yapıldığı malum. Belki bireysel olarak bunlara da dikkat edilebilir. Bir de klozet rezervuarlarının su hacmi daraltılarak sarfiyat küçültemez mi?
Tasarruf için akla gelen çok da öneri var ama bunları bile hayata geçirsek kazançlı çıkarız.
Okullarda çocuklarımıza bu konuda daha çok telkinde bulunulabilir. Onların da evlerde ailelerini uyaracaklarını düşünüyoruz.
BUSKİ Genel Müdürlüğü’nün kent genelindeki bilboardlardaki hemşerilerimizi su tasarrufuna çağıran afişleri dikktatimizi çekmeye başladı.
Kamuoyunu daha etkileyici, akılda kalıcı afişlerle, TV ve sosyal medya spotlarıyla bu işin ciddiyeti vatandaşa anlatılabilir.
Değerli İhsan Bey;
sürekli kullanılan musluklar fotoselli olsa bir nebze tasarruf olabilir. Ayrıca bulaşıkları elde değil de bulaşık makinasında yıkansa %70 tasarruf sağlanacaktır. Sizler medya yoluyla halkı uyarıyorsunuz Allah razı olsun. CAHİLCE YAPILACAK İSRAFIN BEDELİNİ ÇOK AĞIR ÖDERİZ.. Düşünmek bile istemiyorum.1629-1631 senelerinde Kuzey İtalya’da ki salgın hastalıkta 280000 kişi vefat etmiş. Yaşamak için duyarlı olmamız lazım.Saygılarımla..Orhaneli’li Ali ATAŞ