Türkiye, 7 Haziran seçimlerinin ardından 5 ay sonra yarın yeniden sandığa gidiyor.
Milyonlarca seçmen bir kez daha iradesini ortaya koyacak.
Tekrar seçim, 7 Haziran sonrası kurulamayan hükümetin, bu kez oluşturulabilmesi için de büyük bir fırsat.
Ülkemiz sancılı bir süreçten geçiyor.
Bölücü ve dış mihraklı terör saldırıları onlarca yurttaşımızı, güvenlik görevlimizi hayattan kopardı.
Ekonomi, siyasi belirsizlik nedeniyle inişli çıkışlı bir seyir izliyor.
Döviz fiyatlarında tırmanış durmuş gibi gözükse de bu yolla borçlananların üstüne ağır bir yük bindi.
Büyümenin önemli sektörlerinden biri olan inşaatta yeni projelerde ötelemeden bahsediliyor.
Türkiye ayrıca, Doğu ve Güneydoğu‘daki kimi yerleşimlerde, sözde özerk yönetim safsatasıyla üniter yapıyı hedef alan kalkışma girişimiyle de karşı karşıya.
Türkiye işte böylesi bir tablo ile seçime giriyor.
7 Haziran sonuçlarının ardından koalisyon için uzlaşı sağlayamayan liderler, seçmenin kendilerine verdiği mesajı almamış olacaklar ki, bir kez daha halka başvuruyorlar.
Güvenlik endişelerinin tavan yaptığı dönemde sandığa gidecek Türk halkı, ülkenin geleceğine ilişkin önemli bir karar verecek.
Yeni hükümet kurulabilecek mi?
Yoksa, siyasi belirsizlik daha da derinleşecek mi?
CHP, MHP ve HDP liderleri, bütün bu belirsizlikten Cumhurbaşkanı’nı sorulmulu tutuyorlar.
Cumhurbaşkanı, hükümetin kurulamamasına ve tekrar seçim kararının alınmasına neden olmakla suçlanıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti karşıtlığının tırmandığı bugünlerde seçmenin önüne konulacak sandık bir bakıma güvenoyu özelliği de taşıyor.
Elbette, devam eden büyük projelerin kaderini de yarınki sandık sonuçları belirleyecek.
Yarın akşam sandıktan tek partili bir hükümet çıkmaması durumunda, oluşacak muhtemel başka iktidar senaryolarında, yapımı süren dev projelerin önceliği de gündeme gelecek.
Sokağın nabzını da tutmadık değil.
Dün, sık uğradığımız esnaf dostlarımıza, berberimize biz de aynı soruyu yönelttik.
1 Kasım‘da ne olur?
Sokağın, esnafın, halkın beklentisinin de siyasi istikrardan yana olduğunu söyleyebiliriz.
Sanki, sokakta koalisyona karşı bir duruş sezdik.
Muhtemel hükümet belirsizliğinin piyasalarda meydana getireceği yeni bir kaosun, esnaf, işçi ve dar gelirlilerde daha çok hasar bırakacağı düşünülüyor.
Demokrasi için sandıktan çıkacak sonuca hepimiz saygı duymak durumundayız.
Müftü’nün kardeşlik çağrısı
Bu hafta cuma namazını OTOSANSİT Camisi‘nde kıldık. Cami henüz yarım ama içerisi tıklım tıklım.
Kürsüde konuşan isim de tanıdık idi.
Yıldırım İlçe Müftüsü Osman Şen‘in namaz öncesi verdiği vaazda kardeşlik vurgusu öne çıktı.
“Kürt Türk’ün, Türk de Kürt’ün kardeşidir. Ayrı gayrı yoktur. Aramıza nifak, ayrılık tohumları ekmeye çalışanlara karşı aklımızı kullanalım. Birlik ve beraberliğimizi, kardeşliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim” diyen Müftü Şen, buna bir de örnek verdi.
Şen, Kurtuluş Savaşı’nda Çanakkale’de kimsenin ırkına bakılmaksızın cephede sırt sırta ülkenin bağımsızlığı için mücadele ettiklerini anlattı.
Müftü Şen’in cemaate bir hatırlatması daha vardı.
Her türlü ıkrçlık, milleyetçilik, bölgecilik ve hemşehriciliğin dinde yeri olmadığının altını çizdi.
Bugünlerde ülkemizin bu tür çağrılara çok ihtiyacı var.
Osman Hoca da onlardan birini yaptı.
Çünkü bu ülkenin toparkaları hepimize yeter.