Şehrimizin çarşıları başlı başına ekonomimizi ayakta tutuyor.
Yüzlerce esnafımız buradan ekmek yiyor. Bursalılar için çarşılardan alışveriş yapmak bir gelenek haline geldi.
Yıllar önce, o çarşıların üstü kapatıldığında artık yağışlı havalarda da hemşerilerimize alışveriş yapma fırsatı doğmuştu.
Ancak, çatı yanlarından sepkin ve hızlı yağışlarda çarşıda yürüyenlerin üstü ıslanıyordu.
Osmangazi Belediyesi’nin servis ettiği haberden gördük ki, artık çarşımızda alışverişe çıkan insanları yan cephelerden de sepkin yağmurlar ıslatmayacak.
Osmangazi Belediyesi’nin rüzgâr geçiren vinil malzemeden kapattığı yan kısımlar çarşıdaki alışveriş konforunu yağışlı havalarda da sürdürecek.
Bu manada Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’dan çarşı esnafından teşekkür geldiğini görüyoruz.
Çarşıya yapılan her küçük dokunuşunun geri dönüşü muazzam oluyor.
Büyükşehir Belediyesi’nin, Çarşıbaşı Meydan Projesi ile de bunun daha da gelişeceğini, bölgedeki hareketliliğin artacağını, esnaf cirolarına olumlu olarak yansıyacağını düşünüyoruz.
Gerek Osmangazi Belediyesi’nin son düzenlemesi gerekse Büyükşehir’in yıkımlar sonrası süren peyzajla Çarşıbaşı Meydan Projesi’nin Bursa çarşılarını hak ettiği değere kavuşturacağına inanıyoruz.
Bu bakıma, belediye bütçelerinden buralara ayrılan kaynakların doğru harcamalar olduğunu düşünüyoruz.
Bölgede tıpkı AVM’lerde olduğu gibi otopark kapasitesi de artırıldığında daha fazla insan burayı gelip görmeyi, alış veriş yapmayı tercih edecektir.
TTB’nin asıl niyeti TSK’yı yıpratmak mı?
Adının başında Türk ifadesi yer alan tabip örgütü, Türkiye’yi ve onun kahraman ordusunu bütün dünyaya karşı, sözde ‘kimyasal silah’ kullanmakla itham ediyor.
Buna da, Türkiye’den bir tek doktor çıkıp itiraz etmiyor.
Ne kadar düşündürücü ve hazin bir durum.
Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın öteden beri ‘bölücü terör örgütüne sempatisi’ malum. Bu şahıs, geçmişte İmralı’daki bebek katili cani için de özgürlük naraları atmıştı.
TSK’nın gelişen insansız silah teknolojileriyle bölücü örgüt mensuplarının kafasını inlerinden kaldıramaz hale geldiği bir dönemde, böylesi son derece çirkin ve ispatlanması gereken suçlamaya maruz bırakılmasını anlayabilmiş değiliz.
İşin asıl düşündürücü yanı, Türkiye’den bir tek Tabip Odası Başkanı da çıkıp, TTB Konseyi Başkanı’na, “Siz bizim sorunlarımızı dile getirin, bölücü örgütün yalanlarını değil” diyemiyor.
Örneğin; bizim Bursa Tabip Odası bu konuda ne düşünüyor?
Türkiye’nin en tepedeki doktor örgütünün adının, TSK’ya karşı son derece irite edici bir iftirayla anılıyor olması da üzücü.
TSK bu asılsız suçlamayı kesin bir dille reddetti. Envanterinde kesinlikle kimyasal silah bulunmadığını duyurdu. Cumhuriyet Savcılığı da TTB Başkanı Fincancı hakkında soruşturma başlattı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, teslim olmuş veya çatışmalarda yaralı ele geçirilmiş teröristi dahi tedavi ettiği, kendi matarasından su verdiği biliniyor.
Fincancı’nın hezeyanları eğer ispatlanamazsa, bu kadın asla o örgütün başında kalmamalı.
Türkiye’nin milliyetçi, vatansever doktorları onu koltuğundan alaşağı etmeli.
Bu ülkenin üniversitelerinde, Türk insanının vergileriyle donatılmış tıp fakültelerinde yetişen bir hekim, elinde kesinleşmiş bilgi ve bulgu olmadan, ordusunu böylesi video görüntüleriyle, ağır suçlamayla dünyaya şikayet edemez, etmemeli.
Türk askerinin şefkat ve merhametini bilenler için bu deli saçması iddiaların bir kıymeti harbiyesi yoktur.
Fakat, sinek ufak mide bulandırmaktadır.
Pandemi ülke gündeminden kalktı mı?
Bir süredir, yakınımızın tedavisi için sağlık kuruluşlarına gidip geliyoruz.
Ülkemizi ve dünyayı kasıp kavuran, milyonlarca canının yitip gitmesine neden olan koronavirüs salgını sanki ülkemizde tümüyle bitmiş gibi bir hava var.
Sıradan bir gribe dönüştüğü zannedilen o salgın için artık yurttaşın tedbir alma gereği duymadığını gözlüyoruz.
Sağlık kuruluşları içinde maske takanlar var ama takmayanların sayısı çok daha fazla.
Ülke gündeminden düşmüş bir hava seziyoruz.
Keşke, etkileri ülkemizde tümüyle sona erse ve bunu acı, zor bir dönem olarak hatırlasak.
Yaklaşan kış öncesi diliyor ve umuyoruz ki, başka varyantları çıkmadan salgın kökten silinip gittiği bir döneme girsin.
Bu vesileyle, yitirdiğimiz yakınlarımızı, yurttaşlarımızı da saygı ve rahmetle anıyoruz. Bu uğurda canları pahasına mücadele eden sağlık emekçilerimizi, hekimlerimize de şükranlarımızı sunuyoruz.