Hafta sonuna acı bir saldırı ile uyandık. Ankara’dan gelen haber, Türkiye’yi yasa boğdu. Ülkemiz, tarihinin en ağır terör saldırısı ile karşı karşıya.

7’den 70’e hepimiz menfur saldırının şok içindeyiz.

Yüz dolayında yurttaşımızı kaybettik.

İnsanlıktan nasibini almamış terör maşaları Başkent’i kan gölüne çevirdi.

Hedef sadece Türkiye idi.

Önceki gün Ankara Tren Garı önünde yaşananlar, Türkiye’nin istikrarına, demokrasisine, barışına, kardeşliğine, birliğine, dirliğine yapılan doğrudan bir saldırıydı.

Tablo ürkütücü.

Demokratik tepki hakkını kullanmak için yasal izinle Türkiye’nin dört bir yanından Başkent’e gelip meydanlara inen vatandaşlarımız terörün kurbanı oldular.

Devlet elbet bu işe bulaşanları tespit edip, arkasındaki şer odaklarını ortaya çıkaracaktır.

Ancak hiçbir şey giden canları geri getirmeyecektir.

Seçime sayılı günler kala gerçekleşen menfur saldırı ile Türk halkının özgürce sandığa gidip, siyasal tercihini yapmasına engel olunmaya kalkıldı.

Niyet belki de seçimi engellemekti.

Ülkeyi kaos ortamına sürüklemeye kalkanlar bu kez Ankara’yı hedef seçti.

Bölücü terörle mücadele eden Türkiye, şimdi bir de menşei henüz belli olmayan bir saldırıyla onlarca vatandaşını kaybetti.

Bir günde teröre verilen kurban sayısı, gelecek adına hepimizi endişeye sevk ediyor.

Kaygılıyız.

Terörün ne zaman, nerede, hangi şahıs ya da kitleyi hedef seçeceğini kimse bilemiyor.

Ülkede yeniden bir güvenlik boşluğu mu oluştu diye çokça konuşur olmaya başladık.

Binlerce insanın içine elini kolunu sallaya sallaya giren maşalar, hiç acımdan, üzerlerindeki pimi çekip bulundukları ortamın kan gölüne dönmesini sağlayabiliyorlar.

Gelen onca istihbari bilgiye rağmen, nasıl oluyor da böylesi gözü dönmüş hainler önceden tespit edilemiyor?

Ülkemizin istihbarat örgütü, yaşanan son saldırının ardından bunun izahını Türk halkına yapmak durumunda.

Gelelim siyasi liderlerimizin tutumuna.

Saldırı sonrası bölücü örgütün siyasal uzantısı olan partinin lideri her zaman olduğu gibi sorumsuzca bir açıklamayla faturayı devlete kesti.

Patlamanın sıcağı sıcağına, kimin nerede, nasıl gerçekleştirdiğini bilmediği bir saldırıyı devletin yaptığını ima etti.

Olacak gibi değil.

Gerçek ortaya çıktığında acaba nasıl bir dönüş yapacak?

CHP Lideri Kemal Kılçdaroğlu’nun toplumu sükûnete çağırması ve terörün bitirilmesi için desteğe hazır olduğunu vurgulaması sorumlu bir lider yaklaşımıydı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin adı, boşuna ‘Bay Hayır’a çıkmamış.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun saldırı sonrası görüşme talebine bu kez de “hayır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın topluma birlik ve beraberlik çağrıları da olması gereken davranıştı.

Türkiye yarasını saracak.

Kanla demokrasisine, kardeşliğine kastetmek isteyenleri er ya da geç adalet önüne çıkaracaktır.

Bir çift söz de dünya liderlerine.

Türkiye’nin başkentinde onlarca yurttaşımızın terör saldırılarıyla yitirilmesine dünyadan yine cılız tepki sesleri var.

Benzer saldırı herhangi bir Avrupa veya diğer gelişmiş ülkede yaşansa dünya ayağa kalkardı.

Türkiye sadece içte değil, dışarıda da hedef ülke.