Hasan Ali Çavuş
Hasan Ali Çavuş

Sarı öküz hikâyesinden Atina’nın kapattığı Batı Trakya Fenerbahçeliler Derneği’ne… 

Köşe Yazısını Dinle

Teşbihte hata olmaz. 

Diyelim… 

Hikâyemize geçelim. 

Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiğinden bir şey yapamayan aslanlar, bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.

Öküzlerin lideri boz öküz ve yanındakilere, “Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Bugüne kadar yaptıklarımızın hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o sarı öküzde. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım” demiş.

Bunun üzerine, boz öküz ve heyeti, sarı öküzü vermiş aslanlara. Bir tek benekli öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış. 

Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez uzun kuyruku istemişler. Boz öküz ve heyeti, uzun kuyruğu da teslim etmiş aslanlara… Yine benekli öküz karşı çıkmış ama uzun kuyruğun aslanlara yem olmasını engelleyememiş.

Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle…

Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış.

Öküzler birer birer aslanların pençesinde can verirken, boz öküz ve birkaç öküz kalmış geride…

İçlerinden biri liderlerine, “Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük” diye sormuş.

Boz öküz, benekli öküzün sözlerini hatırlayarak, “Sarı öküzü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı” demiş… 

***

29.10.2022 tarihinde ‘Cumhuriyet ve Fenerbahçe üzerinden Batı Trakya gerçekleri…’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım…

Konu…

Batı Trakya’da yaşayan Türkler’in, kulübün onayı ve Yunanistan’da yetkili makamların izni ile kurduğu Batı Trakya Fenerbahçeliler Derneği’nin, Rodop İli Kafkasköy Pontus Spor Birliği Başkanı Mihalis Kakulidis tarafından hedef haline getirilmesiydi.

Bu kişi, derneğin isminde ‘Batı Trakya’nın kullanılamayacağını iddia ediyor ve buna izin veren Yunan hakime ateş püskürüyordu.

Ayrıca…

Dava açacağını ifade ediyor ve ekliyordu:

“Batı Trakya, Yunan Trakyası.”

Böyle bir çıkışın Yunanistan’da Fenerbahçe forması ve tişörtü ile gezenleri bile hedef haline getirdiğinden söz ederek uyarmıştım.

Hatta… 

İstanbul Rumlarından ‘Futbolun Ordinaryüsü’ lakaplı Lefter Küçükandonyadis’in Fenerbahçe’nin en büyük efsanesi olduğunu ve onun bir dönem yaşadıklarına değinerek, bu tür söylemlerin, adımların kimseye bir şey kazandırmayacağını anlatmıştım.

Anlatamamışız ya da birileri çoktan düğmeye basmış olsa gerek dava açıldı.

***

Mahkeme süreci devam ederken…

Geçen yıl 6 Şubat’ta Türkiye’de yaşanan büyük deprem, ardından Yunanistan’daki tren kazası iki komşunun arasındaki buzları bir anda eritti.

Dostluk rüzgârları esmeye başladı…

Karşılıklı ziyaretlerle yeni bir sayfa açıldı.

Başta Batı Trakya Türkleri olmak üzere herkes sevindi bu gelişmelere… 

*** 

Bu defa olacak galiba derken…

Ege’deki bahar havasına rağmen, Batı Trakya’da bir anda şimşekler çaktı.

AİHM kararına rağmen hâlâ açılmayan İskeçe Türk Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’nin ardından, Batı Trakya Fenerbahçeliler Derneği’nin de kapatılmasına karar verildi.

Diğer derneklerde gerekçe; adlarında ‘Türk’ kelimesinin yer almasıydı.

Artık etnik kimlik inkarına coğrafi isim inkarı da eklendi.

Lozan Barış Antlaşması’na rağmen…

Neymiş efendim…

1354 yılından bu yana yaşadığımız bölgemize ‘Batı Trakya’ diyemezmişiz…

Olur başka bir isteğiniz var mı?

Avrupa Birliği ülkesinde yaşananlara bakın Allah aşkına… 

*** 

Yunanistan bunu yapıyor ama bu tür haksızlıklara karşı biz ne yapıyoruz?

Bence en çok üzerinde durulması gereken soru bu?

İki ülke arasındaki ilişkilerin iyi olduğu dönemde bunlar yaşanırsa, kötü günlerde neler olmaz…

Geçmişte yaşananlara bakınca bunun cevabını bulmak zor olmuyor.

Batı Trakya Türkleri kan ağlıyor.

Ekonomik olarak çökmüş durumdalar.

Okulları kapatılıyor.

Göç tüm hızıyla devam ediyor.

Türk köyleri boşalıyor.

Baskılar devam ediyor.

Azınlık hakları verilmiyor.

Biz hala susuyoruz.

Yıllar önce Dr. Sadık Ahmet öncülüğünde ‘Artık yeter’ diyerek haykırdığımız ve önemli kazanımlar elde ettiğimiz 29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü’nden sonra haklarımız için ne yaptık?

Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılma, Avrupa Milliyetleri Federal Birliği (FUEN) üyeliği, 24 Temmuz yürüyüşü ve İskeçe’deki okul eylemleri dışında…

Türk azınlık için şehit düşen merhum liderimiz bugün bu halimizi görse ne der?

Hiç düşündünüz mü?

Onun ardından ağzımıza çalınan birkaç parmak bal ile verdiğimiz tavizler, bugün bir çığ misali üzerimize geliyor.

Duyarlı Batı Trakyalılar olarak, yıllardır araştırmalar, analizler yaptık ve uyardık.

Yaptıklarımız nedeniyle Yunan medyasının silahşör kalemleri tarafından hedef gösterildik.

Atina’yı rahatsız eden uyarılarımız, maalesef ilgililerimiz tarafından yeterince dikkate alınmadı.

Bugün geldiğimiz noktada, yukarıdaki hikâyenin son satırında olduğu gibi soruyorum…

Ne oldu bize?

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X