Bahar yeşil elbisesini giydiğinde en tazesinden, çınarlar daha bir heybetli, sokaklar mis gibi akasya kokar Bursa’da. İlkbaharla yaz aylarının tadını çıkartmak için gidilecek müstesna bir köşe, en çekici yerlerden birisi Setbaşı’dır Bursa’da. Karın yağması ve Uludağ’dan yaz boyu eriyerek buradaki dereden akıyor olması bu mekandaki farklılığa bir renk daha da bir güzellik katıyor. Serin mi serin en ferahından, Gökdere ile çevresi. Devasa bir paludaryum sanki kesinlikle korunması gereken bir güzellik. Öyle saklı cennet falan da değil: Şehir betonlaştırıldıkça şehir için değeri kat kat artan adeta ormandan bir parça koparılmış da buraya konmuş gibi duruyor. Yakın zamanda kaybettiğim babam DSİ’de işçi idi. Ankara Yolu’ndaki bölge müdürlüğüne taşınmazdan önce çok emeği geçmişti buralara. El bebek gül bebek yetiştirdiği fidanları hala görür gibi oluyorum. Bir serası vardı. Küçükken ziyaret ederdim. Şimdi Tabipler Lokali’nin hemen karşı sırasında Atatürk İlköğretim Okulu’nun yanıbaşında bir girişi vardır. En son bir dostla girmiştim DSİ’nden kalan tek iz orası, DSİ lokali de oradadır. Yeşilini koruyan eski Bursa’dan hala izler taşıyan saklı bir güzellik gibi Setbaşı semti. Ve Mahfel Çay Bahçesi. Hep cıvıl cıvıl. En son gidişlerden birinde orada oturacak yer bulamayınca civardaki cafelerden birinde soluklanmak istemiştik de konuşmalarımıza kulak veren çevreden bir esnaf bizim yoğunluktan şikayet ettiğimizi duyunca haklı olarak “Bursa’nın en güzel yeri” demişti. Cafeler işini bilen işletmecilerin günbegün Bursa’daki kalabalığı paraya tahvil etmek için uğraştığı, masa sandalyelerle donattığı, dere boyunca yeni katlar çıkarttığı bir eğlence mekanına dönüşüyor. “Şiir şairin yüreğidir”. Mutlaka. Kaç şaire uğrak yeri kaç şairin yüreğine şiir uçurmuştur Mahfel. Tanıyıp sevdiğim ama yakın zamanda da kaybettiğimiz eğitimci şair Ahmet Uysal da “Bursa: Benim Ütopyam” adlı şiirini aşığı olduğu Bursa şehri ve Mahfel için yazmıştı.
Tamer Uysal
Bakanlığa mektup ve kamera kaydı
Ulucamii PTT Şubesi mektup gönderme yerinden İçişleri Bakanlığına ve başka bakanlıklara taahhütlü mektup gönderi işlemi yapılırken, PTT görevlisine “mektuplarıma ne işlem yapıyorsunuz, devamlı ben çok uzun süre bekliyorum” dedim.
PTT görevlisi “ bakanlıklara vs. yerlere mektup gönderenlerden kanuni sorunlar oluşmaktadır. Adliyeye çağrılıyoruz, eşkal ve diğer konularda ifade veriyoruz” dedi.
Bu sebeplerden dolayı kimlik tespiti, kamera kaydı ve diğer işlemleri de bu yerlere mektup gönderenlere yaptıklarını söyledi.
Oysa ki PTT mektubun içeriğinden kanunen sorumlu değildir. Bir ibare kaşe ile mektup üzerine de bu basılabilir. İçeriği kanunlara uygun olmayan yazı gönderenleri devletin asayiş güçleri parmak izi vb. yöntemlerle tespit eder, yakalar, mahkemeler cezalandırır.
Ola ki PTT’ de yukarıda anlattığım durumla karşılaşırsanız şaşırmayasınız.
Kemal Başeren