Ülke olarak büyük bir acı yaşıyoruz. Dünyada belki de 100 yılda bir olabilecek bir afeti ülkemiz yaşıyor.
Bir çok Avrupa ülkesi büyüklüğündeki bir alanda yaşanan depremde 13,5 milyon insanın etkilendiği söyleniyor.
Bilim adamlarına göre dünya tarihinde bu şiddette art arda gelen deprem çok az rastlanır bir durum.
Deprem büyük, acımız çok daha büyük.
Ve çok sayıda kaybımız, enkaz altında kalan insanımız, afetzedelerimiz var.
Hiçbir ülkenin tek başına başedemeyeceği büyüklükte bir afet yaşamaktayız.
Günlerdir gerek televizyonlardan, gerek sosyal medyadan bölgede olup bitenleri izleyip de boğazı düğümlenmeyen, duygulanmayan, gözleri yaşarmayan yoktur herhalde.
Ve yine bu milletin kadirşinaslığını, yardımseverliğini iliklerimize kadar hissettik, hissediyoruz.
İlk günden itibaren devlet ve millet bütün imkânlarıyla deprem bölgesine akın etti.
Her kentten yardımlar ve gönüllü ordusu arama kurtarma çalışmalarına katılıyor.
Neredeyse dünyadan yardım, ekipman, arama kurtarma timleri göndermeyen ülke yok. Dünya halklarının acımızı paylaştığını görüyoruz. Bu iyilikler tabii ki devletimiz ve milletimiz tarafından unutulmayacaktır.
Ve, televizyonlarda kameralara yansıyan, yansımayan birçok mucize hikâyeler görüyoruz, duyuyoruz.
Öte yandan, bu büyük afette bazı olumsuzluklar da yaşanabiliyor. Eksiklikler olabiliyor.
İnsanın olduğu her yerde her şey olur. Bu hayatın bir gerçeği. Bunu böyle kabullenmek lazım. Nasıl ki vicdanlı, onurlu insanlar varsa vicdansız, onursuz insanlar da oluyor hayatta.
Deprem bölgesinde mağazayı yağmalamaya çalışan vicdansıza, ‘Yapma, alma, elindekini bırak yerine, kul hakkına giriyorsun. Az ileride yemek veriyorlar, ihtiyacın varsa git orada karnını doyur’ diyerek onu engellemeye çalışan vicdanlı insanları da gördük.
Ama şunu görüyoruz ki, bu millet gerçekten büyük bir millet. Dünyayı hayran bıracak kadar merhametli, vicdanlı, yardımsever bir milletimiz var. Bu ulusal dayanışma, kenetlenme acımızı bir nebze olsun hafifletiyor.
Afetzedeler bile mağduriyetini, acısını bir kenara bırakıp arama kurtarma çalışmalarına katılıyorlar.
BURSA FARKI…
İlk günden itibaren Bursamızın yetkilileri afet bölgesindeydi.
AFAD ve Kızılay’ın yanı sıra Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi Belediyesi, Nilüfer Belediyesi, Yıldırım Belediyesi ve ilçe belediyelerimizin arama kurtarma ekipleri bölgede.
Bursa’daki sivil toplum kuruluşları ve onların arama kurtarma timleri de bölgede.
Ve bir haftadır Bursa uyumuyor. AFAD’ın, Kızılay’ın, Valilik’in, belediyelerin, Diyanet’in yardım toplama noktaları gece gündüz çalışıyor.
Diğer yandan sivil toplum kuruluşları, yardımseverler, dernekler kendi aralarında orgazine olup sosyal medya aracılığıyla yardımları ilgili yerlere ulaştırıyor.
Bursa’ya ulaşabilen depremzedelere kiralık ev arayanlar, kendi evlerini açanlar, onlar için kapı kapı dolaşıp eşya toplayanlar kadirşinas hemşerilerimizi unutamayız.
Depremzedelere ulaştırılması için köylerde imece usulüyle ekmek pişiren, çetik ören ninelerimizi, unutmayacağız.
Emlakçıların depremzedeler için ilanlarını değiştirip, ‘depremzedelere ücretsiz kiralık ev” yazmaları gibi, bu acı günleri fırsat bilip 5 bin liralık kirayı 9 bin 500 liraya çıkaranları da unutmayacağız.
Ülke olarak tarifi imkânsız büyük bir acı yaşıyoruz. Ve inanıyorum ki, milletimiz, devletimiz el birliğiyle bugünleri de aşacağız.
Çünkü bizler iyi günde kötü günde bir araya gelip kenetlenebilen ender ülkelerden biriyiz.