Son zamanlarda can dostlarımız sokak hayvanlarının yaşadığı olumsuzluklara zaman zaman bizler de şahit oluyoruz maalesef.
Bu konuda duyarlı genç okurum Betül Koparan, farkındalık yaratmak adına, can dostların dilinden kısa bir hikâye göndermiş köşemize…
Ben de duygu dolu bu hikâyeyi okurlarımızla paylaşmak istedim.
“Annem bana hamileydi, çok sancı çekiyordu. Doğum vakti gelmişti.
Doğumu gerçekleştirmek için bir evin duvar dibine gitti, oracıkta uzandı.
…Derken evin kapısı açıldı, ev sahipleri annemi bir hışım kovaladı.
Hamile karnıyla zor koşuyordu.
Nereye gitse bir tehlike vardı. Çareyi çöp konteynerinde buldu, gözlerimi ilk orada açtım.
Soğuk bir kış günü, pis kokulu, ıslak konteynerde dünyaya geldim.
Aradan 1 ay zaman geçti, artık sütten kesilmiştim.
Annem kuru ekmek aramak için dışarı çıktı beni de güvenli bir yere bıraktı.
… Ve bir daha da geri dönmedi.
Kendi başımın çaresine bakmak için yola koyuldum. Ağır ağır ilerlerken, yolda cansız yatan bir köpek gördüm.
Tekmelenmiş, şişe fırlatılmış, her yeri yara bere..
Eğildim usulca kokladım ve acı gerçekle karşılaştım.
O cansız bedenin sahibi annemdi, annem!..
Günlerce başında bekledim, üzerinde uyudum, kokladım onu..
İnsanlar annemin yol kenarındaki cansız bedenini fark etti, beni annemin baş ucundan kovaladılar.
Annemin cansız bedenini de çöp konteynerine fırlattılar.
Son bir kez göreyim diye çöpün içine girecekken çöpçüler konteyneri kamyona yükledi, yetişemedim.
Annemi koklamaya doyamadım ki ben daha?
Gözlerimden ılık ılık yaşlar aktı, ağlayarak yürüyordum.
Patilerim çok üşüyordu, yalnızdım, açtım.. Yemek aramak için sokakları geziyordum fakat yiyecek bulamıyordum.
Hava yağmurlu ve çok soğuk.
Üşüyordum, çok üşüyordum.
Annemin yarıda bıraktığı sevgiyi belki başkası tamamlar diye düşündüm.
İnsanlar annemi öldürdü, evet ama aralarında hâlâ iyileri vardır diye umuyordum.
Başım okşansa belki unuturdum bu yaşananları.
Birazcık bana sarılsalar, beni doyursalar, bana sevgi dolu baksalar, belki unuturdum her şeyi.
Yoktu, gelen giden yoktu.
Bu yalnızlığa alışmam gerekiyordu.
Soğuk bir kaldırımın üzerine kıvrılıp uyumaya çalışıyordum. Biraz uykuya dalmıştım ki ayak seslerinden birinin geldiğini anladım.
Yoksa o beklediğim kişi miydi? Benim kafamı okşadı, sevdi.
Sonunda bulmuştum.
Başımı okşadığında elinin sıcaklığı beni ısıtıyordu.
Bana köpek maması verdi ve karşıdaki dükkâna girdi.
Ben mamamı bitirdikten sonra beni doyuran kişiye teşekkür etmek için karşıdaki dükkânın önüne gittim.
Kendi aralarında konuşuyorlardı.
” -Köpeğe zehirli mamayı vermeyi becerdin mi?” cümlesini duyar duymaz başımdan kaynar sular döküldü.
Annemin katilleri olan insanlara tekrar güvenmekle ne kadar yanlış yaptığımı anlamıştım.
Ben kara kara düşünürken karnıma ani bir sancı saplandı, vücudum karıncalanıyordu, göğüsüm sıkışıyordu, ağzımdan kan geliyordu, öleceğimi anlamıştım.
Bu sevgi isteyen küçük ruhumu teslim etmek için doğduğum yere, çöp konteynerine girdim.
…Ve oracıkta ağlayarak can verdim.
Aradan geçen zaman ile bedenim çöp kutusunda kaskatı kesildi.
Çöp kamyonuna alındım, oradan da çöplük batağına…
Çöpe atılan ben değildim, çöpe atılan şey İNSANLIKTI…
Hikâye Yazarı:
Betül Koparan