Benim bu yazıda anlatmaya çalışacağım şey şiddetin ‘kadına yönelik’ olması değil bu şiddetin yine ‘kadın’ eliyle yaratıldığı gerçeğinin farkına varılmasının artık elzem olduğudur. Eğer bir yerde fiziksel veya psikolojik bir şiddet varsa bunun temelindeki neden şiddet uygulayan kişinin kendini, şiddet uyguladığı kişiden (ya da hayvandan) ‘üstün’ / ‘güçlü’ görmesi ve bundan daha önemlisi en ufak bir empati duygusu hissetmeden bu ‘üstünlüğünü’ karşısındaki kendince ‘güçsüze’ kanıtlama durumudur.
Evet buradaki en büyük sorumlular anne babadır, hatta en çok da annedir yani ‘kadın’ dır. Bugün pek çok evde pek çok anne yani pek çok ‘kadın’ ne yazık ki çocuğuna irili ufaklı,fiziksel,ruhsal çeşitli şiddet şekilleri uygulamaktadır, sosyaldurumu/statüsü ne şekilde olursa olsun pek çok kadın küçük büyük fark etmeksizin çocuğuna şiddet uygulamaktadır. Çocuğunu sopayla, tekmeyle, tokatla (artık o anda elinde ne varsa onunla) döven binlerce kadın var. Çocuk en başında evinde kendi öz annesinden şiddeti öğrenince, sıra okula geliyor ve orada da aynısı. Kendi hayatımdan birebir örnek vermek istiyorum, ben köyde doğdum, büyüdüm, ilk okulu da köyde okudum, ne yazık ki bizim zamanımızda öğretmen sıra dayağı denilen kendince bir yöntemle ‘otoritesini pekiştirirdi’, yani çocuk yaramazlık yapsın yapmasın hiç önemli değildi onun için, eline o kalın uzun tahta cetvellerden alırdı ve tüm sınıftaki çocukların o küçücük narin ellerinin içine acımadan patlatıverirdi, ana sınıfında da aynı şeyi yapan öğretmen vardı inanın ve bu kişiler eğitimci olmanın yanında kadındı ne yazık ki.
Evde annesinden babasından dayakla veya psikolojik şiddetle büyüyen çocuk okulda da aynı şeyleri gördüğünde, ilerde aynı şeyleri yapması o kişi için ‘normal’ hale geliyor ne yazık ki. Bakınız, burada anne kendisini çocuğundan ‘güçlü’ görüyor ve şiddet uyguluyor, o çocuk etrafındaki veya okulundaki arkadaşlarından ‘güçsüz’ gördüklerine şiddet uyguluyor, yetmiyor hem o çocuk hem de onun şiddet uyguladığı çocuklar bu sefer kendilerince hepsinden ‘güçsüz’ olan kediye köpeğe, hayvana şiddet uyguluyor. Örneğin savunmasız bir kediciğin kuyruğunu çekiyor, kovalıyor, köpeğe taş atıyor, yolun kenarında gördüğü ve yuvalarının üzerinde birikmiş karıncaları ayakkabısıyla adeta zevk alırcasına eziyor.
Bunların hepsi zincirin halkaları yani biri ve öncelikli olan anne ya da baba şiddet uygulayınca gerisi de peşi sıra geliyor ne yazık ki.
Seher Şirip
Samanlı diye bir mahalle
Büyükşehir ve Yıldırım Belediyesi yetkilileri; Samanlı diye bir mahalleniz var bunu biliyor musunuz? Yıl 2016 ve halen doğalgaz verilmeyen, imara açılmayan, fabrikaların arasında kalmış bir mahalle. Öyle ki bir çocuk parkından dahi mahrum. Bizler de diğer mahallelerde oturan vatandaşlar gibi vergimizi ödüyoruz ama hizmet göremiyoruz. Ben 47 yıldır bu mahallede oturuyorum. İmarın verileceği, doğalgazın geleceği her defasında ifade edilmesine rağmen hep lafta kalıyor. Doğalgaz sadece ana caddede var. Evlerimiz imarsız tapuda şeftali bahçesi olarak gözükmekte. Yollar zaten harita gibi. Otobüsler deseniz her defasında tıklım tıklım.
Mahalle sakinleri
Bademli’de başıboş köpekler
Kızım çalıştığı işyerinin bulunduğu Bademli’ye gittiğinde başıboş köpek sürüsüyle karşılaşıp korku dolu anlar yaşamış. Sabah saatlerinde Şahintepe mevkiinde 15 dolayında köpek kızımın etrafını sarmış. Çevredeki bir güvenlik görevlisinin müdahalesiyle köpekler uzaklaşınca kızım muhtemel bir tehlikeyi atlatmış. Mudanya Belediyesi’nin sahipsiz ve başıboş köpeklerle ilgili bir çalışması var mı merak ediyorum. Benzer bir durumu başkalarının yaşamasını istemiyorum.
Mümin Ertaş