Dünyanın da Türkiye`nin de rotası temiz enerjiden geçiyor.
Çünkü fosil yakıtların fazla ömrü kalmadığı gibi zararı da haddinden fazla!
Neticede yeni teknolojilerle doğanın sunduğu diğer enerji üretim olanaklarıgiderek cazibe kazanıyor.
Türkiye de rüzgarından güneşinden yararlanmak üzere kolları sıvamış vaziyette…
Yenilenebilir ve çevreci kaynaklarla elektrik üretiminin önü son yıllarda yapılan düzenlemelerle açılmaya çalışıyor.
Yeterlilikleri ve sınrıları tartışılsa da çeşitli teşvik makanizmaları artık devrede…
Nihai amaçsa özel sektörün, küçük işletmelerin hatta vatandaşların birer elektrik üreticisi haline gelmesi!
Bu amaca ulaşılmasıysa çok yönlü kazançlara işaret ediyor.
Ne gibi?
Öncelikle ülkenin enerji ihtiyacı için çok sayıda yatırımcı devreye girmiş olmakta.
Temiz ve sürdürülebilir enerji üretim oranlarının yükselmesi sağlanmakta.
Kirletici fosil yakıtlara olan bağımlılık azalmakta.
Daha ucuz enerji isteyen işdünyasına `kendi elektriğini daha az maliyetle kendin üret` olanağı sunulmakta.
Hatta fazlasını satma opsiyonuyla!
Üstelik de ekipman anlamında ciddi teşvik ve fon desteklerinin yardımıyla kuruluş maliyetlerinin cebi zorlamayan fırsatlarıyla bu süreçler gerçekleştirileblmekte!
Herşey iyi güzel de alınması kolay olmayan üretim izinleri yani lisans meselesi ne olacak?
Bu anlamda EPDK`nın şartlarını belirleyip yol haritasını çıkardı.
Ve yaklaşık bir yıldır lisanssız elektrik üretimi de mümkün.
Yani çok az bir bürokrasiyle yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimine geçmeniz pek de zor değil.
Elbette tümüyle serbest bir üretim modeli değil bu!
Üretimin sınırı 1 MW düzeyinde. Bu sınıra kadar lisans almadan kendi elektriğinizi üretip, fazlasını da satabilmek mümkün.
Sınırın 3 MW`a yükselmesi için temel şartsa üretim ve tüketim tesislerinin bir arada olması. Ve satış olanağının bu limitte geçerli olmaması.
Kısacası elektrik abonesi olan herkes lisanssız elektrik üretim tesisi kurabilmekte!
Ancak bu kadar serbest görünen bu alanda… Yatırımların yaygınlığı henüz istenilen düzeyin çok çok altında.
Neden mi?
Çünkü öncelikle mevcut olanaklar kamuoyunda yeterince bilinmemekte.
Bunun yanında küçük de olsa bazı bürokratik engellerin varlığı handikap oluşturmakta.
Ama asıl önemli olansa doğru fizibilite konusunda özellikle KOBİ`lerin önünü göremeyip yatırımdan çekinmeleri!
Yani teknik destek ve finansal kaynak anlamında yol gösterecek adreslere ihtiyaç var.
Mesela en basitinden güneşe mi, rüzgâra mı, yoksa hidroelektriğe mi yatırımın daha karlı olduğu tespit etmek bile kritik bir aşama.
Kendi elektriğini üretmek için…
Bu aşamada teknik fizibilitenin önemi ortaya çıkıyor.
<div style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; outline: 0px; font-size: 12px; vertical-align: baseline; text-decoration: none; color: rgb(81, 82, 87); font-family: Arial, Helvetic