Küresel piyasalar tahterevalliye döndü!
Bir aşağı bir yukarı…
Türkiye‘nin de küresel bir oyuncu olarak bu keşmekeşten payını almaması mümkün değil elbet.
Dün doların TL karşısında bir ara 2,95’in üstüne çıkması…
Sonra da gevşemesine karşın akşam yeniden bu seviyeyi aşması…
Dıştaki anormal koşulların bir yan etkisi niteliğinde!
Bu gidişatın yan etkileriyse yüksek enflasyon, düşük ihracat ve düşük büyüme olarak…
Reel ekonomi üzerinden vatandaşın ateşini yükseltiyor artık!
Peki bundan sonra ne olur? Yakında sakinleşme ihtimali var mı?
Piyasalar üzerindeki etkisi stabilleşmeye başlayan iç siyasetle terör kaygısını
bir kenara bırakırsak…
Dışta hakim olan papatya falının nasıl sonuç vereceği ekonomik ve sosyal geleceğimize ışık tutacak.
Aslına iki ayrı sorununun baktığı iki ayrı papatya falından söz etmek mümkün.
Öncelikli falımıza “Amerika’da bu ay faiz artacak mı, artmayacak mı?” sorusuyla
bakıyor falcılar!
Bir de “Çin yeni krizlerin kaynağı olur mu, olmaz mı?” sorusuna yanıt arayan falımız var.
Yanıtlarsa küresel ekonomide yavaşlamanın hem nedenleri…
Hem de sonuçları arasında yer alarak paradoksal bir manzara çizmeye aday.
Yani bir nevi yumurta tavuk ilişkisiyle döngüsel etkileri yaşamak durumunda kalabiliriz!
Ve IMF Başkanı Cristine Lagarde’ın iki gün üst üste gelen mesajları da…
Bu kaygının ifadesi olarak Çin ve ABD’nin rotasını ortak küresel çıkarlara yöneltme gayretini içeriyor…
Önce… ‘Küresel ekonomi beklenenden sert küçülebilir’ uyarısını yapan IMF Başkanı…
Amerika’ya ‘aman faiz artışı için acele etme’ mesajı yanında…
Çin yönetimine de ‘ekonomik yavaşlamaya çare üretmek zorundasın’ demiş oldu!
Nitekim ikinci açıklamasında Lagarde Çin’le temasa geçtiklerini de duyuruyordu.
Ancak, Çin’in yavaşlayan ekonomisine hız vermesi öyle kolay değil.
Siyasi dönüşümü de gerektirebilecek köklü reformalara da ihtiyaç var çünkü!
Yani Çin’e bel bağlamanın zor olduğu bir dönemdeyiz.
Fed ne yapabilir?
Peki dünyada durum bu kadar vahimken…
Yani küresel ekonominin yavaşladığı ve piyasaların allak bullak olduğu bir ortamda…
Amerikan Merkez Bankası Fed daha önce açık sinyalini verdiği faiz artışına eylülde gidebilecek mi?
Diğer ekonomilere dönük kötümser tablonun yanında…
ABD’den gelen son verilerin ekonomik büyüme ve istihdama dair soru işaretlerini kuvvetlendirmesi…
Fed’in elini faize süremeyeceği izlenimini veriyor ilk bakışta!
Ancak, para politikalarının gereklerini dikkate alma zorunluluğu da mevcut.
Bu zorunluluksa Fed’in 2015’te…
Hatta eylülde faizleri artırabileceğini söylüyor.
Dolayısıyla zor bir ikilemle yüzyüze Amerikan para otoritesi!
Kararın ABD ekonomisinden ziyade… Piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerin dikkate alınıp alınmayacağına bağlı olduğu aşikar.
Şimdiye kadar diğerlerini gözeten bir sistemle gitmeyi tercih eden Amerika…
Artık bu tercihini gözden geçiriyor.
Bu nedenle en iyi ihtimalle aralık ayına ertelenebilir faiz artışı.
Ancak, bence hala eylül olasılığı yüzde 50 seviyesinde bulunuyor!
Yani 17 Eylül’de açıklanacak karara kadar piyasaları germeye devam edecek Fed…
Ve eğer faiz erteleme gelir ve Çin de şimdilik toparlarsa…
Türkiye sonbaharı ılıman geçirebilir.
Aksi taktirde küresel şokların mağduriyetini fazlasıyla hissederiz!