Türkiye ekonomisinin gidişatı nasıl?
Durgun geçen ilk üç aydan sonra…
İkinci çeyreğe ait ilk öncü veriler de geldi.
Ve iki ayrı manzarayı gördük rakamların detaylarına baktığımızda!
Nasıl mı?
Önce ekonominin üretken tarafı olan sanayi cephesiyle başlayalım.
Merkez Bankası’nın açıkladığı imalat sanayi kapasite kullanım oranı…
Nisanda daha fazla çarkın döndüğünü…
Ve üretimin artmaya başladığını gösterdi.
Kapasite kullanımı marta göre bir puan artarak yüzde 75,3 seviyesine çıktı.
Mevsimsel etkileri arındırdığımızda ise artış düzeyi 0,2 puana iniyor.
Yüzde 75,4 seviyesindeki kapasite oranı…
Çok hızlı olmasa da sanayide çıkış trendinin sürdüğünün kanıtı.
Mal gruplarının detayları ise karışık bir manzara sergiliyor.
Örneğin gıda ve içeceklerdeki artış iç piyasadaki toparlanmaya işaret ederken…
Dayanıklı tüketim mallarındaki azalış…
Ve dayanıksız tüketim mallarının yerinde sayması de içteki durgunluğa atıfta bulunuyor.
İhracat açısından yatırım malları ve aramalında kapasite yükselişi olumlu.
Ancak, ciddi bir ihraç grubu olan dayanıklı tüketim mallarındaki azalma düşündürücü!
Yani sanayi toparlanma gayretinde.
Ama henüz coşkulu bir hava yok!
Keza reel kesim güven endeksi de bu manzarar büyük ölçüde teyit eden verilerle geldi.
Nisanda bir önceki aya göre 4,1 puan artarak 110,1 seviyesine yükselen endeks…
Son 22 ayın zirvesine ulaşmış durumda.
Peki bu güven artışı ne anlama geliyor?
Arındırılmış endeks ise bir önceki aya göre 1.6 puan artış kaydetti.
Reel ekonomide geleceğe dönük beklentiler giderek olumlu bir tablo çiziyor!
Faiz indirimi şart
Sektörel bazdaki güven analizleriyse…
Bu gidişata kısmen destek verdi.
Çünkü inşaatta güven endeksi nisanda yüzde 0,1 artarken…
Perakende ticaret sektöründe güven yüzde 5,9 azaldı.
Hizmet sektöründeki güven kaybı da yüzde 3,8’i buldu.
Önümüzdeki 3 ayı kapsayan beklentileri içreren bu analizler…
Reel sektörün üretici olmayan tarafında…
Pek de iyimser bir havanın olmadığını söylüyor!
Yani iç piyasanın talep cephesinde ve iş hacminde…
Aman aman bir çıkışın işareti yok.
Özellikle turizmdeki sıkıntıların hissedildiği…
Hizmet sektörü de benzer bir havada görünüyor.
Neticede genel ekonomi adına umutlar öncelikle dış pazara…
Ardından da faiz indirimine bağlanmış durumda!
Faiz indiriminin olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğu gerçeği de…
Son verilerle birlikte teyit edildiği için.
Merkez Bankası’nın daha cesur adımlar atması vakti geldi de geçiyor demektir!