İstanbul seçim sonuçlarının netleşmesinin ardından gelen tüm açıklamaların özünde ekonomiye yapılan vurgu dikkat çekmekte.
İktidar, muhalefet, işdünyası, STK’lar ekonomiye odaklanılması gerektiği konusunda hemfikir!
Özellikle CHP’nin önümüzdeki seçimsiz 4 yıla atıfta bulunması siyaseten ekonomiye bir şans tanınacağının işareti niteliğinde.
Çünkü iki aday arasında oluşan yüksek oy farkı erken seçim tartışmaları için bir zemin oluşturma ihtimalini yaratmıştı.
Ancak, ilk andan itibaren tüm tarafların sağduyulu mesajlar vermesi siyasi belirsizliği devredışı bırakarak piyasaları rahatlattı!
Çünkü seçim yorgunu düşen Türkiye’nin başta ekonomi olmak üzere artık odaklanması gereken çok sayıda iç ve dış gündemi var.
Nitekim dünkü piyasa fiyatlamaları bu zorunluluğu net biçimde gözler önüne serdi.
Cuma günü 5,82 TL civarında kapanış yapan dolar, seçimlerin ardından Türkiye’nin azalan risk primiyle birlikte dün 5,71 liraya kadar gevşedi.
Keza Borsa İstanbul’da da gün içerisinde yüzde 2’nin üzerinde yükselişler kaydedildi.
Ama, asıl gündem maddeleri kendini gösterince fiyatlamalar yine bozuldu!
S-400 alımları konusunda Türkiye’nin yine kararlılık mesajı vermesi olası ABD yaptırımlarının yine fiyatlanmasına yolaçtı.
Diğer tarafta ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını yoğunlaştırmaya başlaması yanında olası bir askeri müdahale de piyasa fiyatlamalarında kendini hissettirdi.
Neticede seçimle gelen tüm kazanımlar uçtu!
Ve dolar 5,82 TL’yi gördü.
Daha olumsuz bir manzaranın oluşmasını engelleyense küresel çapta öne çıkan düşük faiz dönemine ilişkin söylemin etkisini sürdürüyor olmasıydı.
Ve bu hafta G-20 kapsamındaki liderler zirvesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki olası görüşme de kısmi olarak pozitif beklentileri gündemde tutan bir faktör!
Beklentiler iyi yönetilmeli
Türkiye’nin jeopolitik riskleri kendini gösterirken köklü sorunların biriktiği reel ekonomiden de dikkatle takip edilmesi gereken bir veri akışı söz konusu.
Geçen yıla göre ciddi biçimde daralan bir iç piyasa söz konusu.
Otomotivden konuta birçok sektörde satışlar çakılmış durumda!
Son olarak dün açıklanan beyaz eşya verileri mayıs ayında yüzde 20’lik gerilemeyi ortaya koydu.
Dolayısıyla başta faiz indirimleri olmak üzere iç piyasayı rahatlatacak adımlara ihtiyaç var.
İhracat tarafında ise zorlu küresel koşullara rağmen düşük dozda da olsa artışlar söz konusu.
Ve bu sayede de imalat sanayinde kapasite kullanım oranı, haziranda bir önceki aya göre 0,8 puan artış kaydetti.
Ancak kapasite kullanımının geçen yılın altında olduğu unutulmamalı.
Neyse ki sanayicimiz moralini güçlü tutmaya çalışıyor!
Nasıl mı?
Sanayicinin mevcut durumla beraber geleceğe dönük bakışını yansıtan reel kesim güven endeksi, haziranda bir önceki aya göre 3,6 puan artarak 102,5 oldu.
Yani enseyi karartmadan yol alma gayreti var.
Dolayısıyla artan iyimser beklentileri siyaset dünyasının boşa çıkarmaması şart.