Sanayide ikinci yarıyılın ilk karne notu geldi.
Bardağın hem boş hem de dolu taraflarını görüyoruz TÜİK’in veri setlerinde.
2018’in temmuz ayına göre bu yılın temmuzunda takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi yüzde 1,2 oranında düşmesi kan kaybının sürdüğünü gösteriyor.
Ama hazirandaki yıllık düşüş oranının yüzde 3,7 olduğunu hatırladığımızda kötünün iyisi bir manzaranın oluştuğunu görebiliyoruz!
Üstelik aylık bazda mevsimsellikten arındırılmış üretimin temmuzda haziran ayına kıyasla yüzde 4,3 artış kaydetmesi de dikkat çekici.
Çünkü haziranda mayısa oranla aylık yüzde 3,5 oranında düşüş yaşanmıştı.
Kısacası geçen yıla göre sanayi üretimi daralmaya devam ediyor.
Ancak küçülme hızı düşmüş durumda!
Ve üçüncü çeyreğin ilk ayı itibarıyla yani temmuzda da hazirana oranla hayli yüksek bir üretim artışı söz konusu.
Ekonomi adına umut ışıklarının çoğaldığını bu kısa analizle söylemek mümkün.
Ama iyimserlik dozunu da kaçırmamak şart.
Çünkü tablonun uzun vadeli analizi iyimserlik konusunda temkinli olmamız gerektiğini söylüyor!
Nasıl?
Sanayi üretiminde ocak ayında başlayan çıkış mart sonrasında yerini zikzaklı bir seyre bıraktı.
Hazirandaki düşüşten sonra temmuzda yeniden yükselmesi bu trendin bir sonucu gibi görünüyor.
Önemli olansa yükseliş trendinin kalıcı hale gelmesi!
Peki bu yönde bir işaret var mı?
Ağustosa dönük öncü veriler çıkışın sürebileceğine dair bir izlenim veriyor.
Kapasite kullanımı ve PMI’da temmuza oranla artış kaydedildi.
Dolayısıyla ılıman bir büyümenin sanayi cephesinde hissedilmesi mümkün!
Ancak sürecin bir trend haline geldiğini söylemek için erken.
Küresel konjonktürdeki değişkenlik yanında temmuza ait alt veri detayları fırsatlar kadar risklerin de mevcudiyetine işaret ediyor.
Örneğin imalat sanayinde 24 alt grubun 12’si manşeti üretim verisini toplamda 4,4 puan aşağı çekmiş vaziyette.
Daralma trendinin son bir yıla damga vurduğu inşaat, otomotiv, makine, metal sanayi ve mobilya gibi büyük sektörler hala ekside görünüyor!
Dolayısıyla ara malı ve dayanıklı tüketim malı üretimindeki zayıf sürmekte.
Tüketim umut veriyor ama…
Sanayide toparlanmaya dair işaretlerse daha ziyade dayanıksız tüketim malları sayesinde gerçekleşmiş görünüyor.
Bu anlamda tekstil ve konfeksiyon gibi tüketime dönük sektörlerin toparlanma içinde olması doğal.
Temmuzda bir puanlık üretim katkısıyla ihracat ağırlıklı sektörlerin kurtarıcı rolü üstlenmesi pozitif bir gelişme olarak görülebilir.
Ancak ağustosta ihracat tarafında temponun yavaşladığını hatırlamakta fayda var!
Kısacası sanayi üretiminde üçüncü çeyreğe nispeten iyi başladık.
Düşmekte olan kredi faizlerinin de etkisiyle devamı mümkün görünüyor bu çıkış trendinin.
Tüketim ağırlıklı bu büyümenin hacmi ise dar sınırlarda kalabilir.
Çünkü yatırım tarafında dişe dokunur bir hareket yok!
İhracat açısından da küresel riskler gündemde kalmaya devam ediyor.