Reel ekonomiden iyimserlik içeren veriler gelmeye başladı.
Peki bu veriler en kötünün geride kaldığına dair işaret olarak kabul edilebilir mi?
Öncelikle reel cephede dip seviyelerin görülüp görülmediğine karar vermek gerekiyor!
Somut rakamlar ve beklentileri içeren endekslerin çizdiği manzara mart itibarıyla dipten çıkışın başladığını göstermekte.
Yani ocak ve şubat aylarında kapasite kullanımı, siparişler ve üretim gibi temel kriterlerde dip seviyelere inilmesinin ardından martta çıkış başlamış.
Peki ya bundan sonra?
Son verilerin oluşturduğu tablonun bundan sonrasına dair mesajlarına bakalım.
İmalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı martta bir önceki aya göre
0,3 puan artarak yüzde 74,3 seviyesine çıktı.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış oransa 0,6 puan arttı.
Yani genel konjonktür ve mevsim şartları nedeniyle yavaş bir toparlanma söz konusu!
Yükselişin temel dinamiğini ise tüketim malları oluşturmuş.
Bu grupta 0,9 puanlık bir yükseliş kaydedilmiş durumda.
Açılan kredi muslukları ve desteklerin tüketimi tekrar tetiklediğini söylüyor veriler.
Ancak yatırım tarafındaki kıpırdanma nispeten daha zayıf!
Çünkü ara mallarında kapasite kullanımı 0,3 yatırım mallarında ise 0,2 puanlık sınırlı bir artışa imza atmış.
Kısacası iş dünyası yatırım cesareti için biraz daha bekleyecek gibi görünüyor!
Bu izlenimi destekleyen veriler reel kesim güven endeksi ile de karşımıza çıktı.
Sanayicinin çeşitli konulardaki görüşlerini yansıtan anketlerle oluşturulan bu endeks, hem mevcut durumu hem de gelecek beklentilerini barındırıyor.
Çünkü reel kesim güveni martta bir önceki aya göre 4,9 puan artarak 97,2’den 102,1 seviyesine yükseldi.
Ve alt endekslere baktığımızda görüyoruz ki; son 3 aydaki toplam sipariş miktarı, mevcut toplam sipariş miktarı, sabit sermaye yatırım harcamasına ilişkin değerlendirmeler yukarı yönlü hareket etmiş.
Ve gelecek 3 aydaki genel gidişat, üretim hacmi, istihdam ve ihracat siparişlerine dönük beklentiler de pozitif.
Kısacası dipten çıkışa dair bir görüntüyü sanayicinin anket sorularına verdiği yanıtlar da oluşturmakta.
Ama endeks değişimleri henüz güçlü bir seyir için sinyal vermiyor.
Ayrıca baz etkisi nedeniyle geçen yıla oranla üretimin yükselişe geçmesi için de zaman var.
Kalıcı canlanmanın önündeki riskler
Reel ekonominin diğer ana sektörlerinden de güven sinyalleri geliyor gelecek adına.
Hizmet sektörü güven endeksi martta yüzde 2,6, inşaat sektörü güven endeksi de yüzde 4,4 artış kaydetmiş durumda.
Perakende sektöründe ise sadece yüzde 0,1’lik bir azalış gerçekleşti.
Hizmetlere olan talep beklentisindeki yükseliş gelecek adına umut verirken perakende tarafında satışların artacağına dair güçlü bir sinyal gelmemesi düşündürücü!
Ciddi bir durgunluktan çıkmaya çalışan inşaata ise umutların az da olsa tazelendiğini söylüyor sektör temsilcileri.
Peki bu beklentiler ne oranda gerçeğe dönüşecek?
Gelecek beklentilerini nispeten iyimser kılan temel faktörlerin durumuna bağlı bu sorunun yanıtı!
Nasıl mı?
Ekonomi yönetiminin son aylarda çeşitli şekillerde piyasaya sürdüğü bir likidite söz konusu.
Öncelikle bu atmosferin ne oranda süreceği önem taşımakta.
Ayrıca faizlerde düşüş beklentisi güçlenmişti.
Bu beklentinin gerçeğe dönüşmesi de kritik önemde.
Arıca son günlerde ateşlenmeye çalışan doların durumu da reel ekonomideki beklentilerin kaderini etkilemeye aday!