Piyasalar bekle gör moduna girdi.
Peki neyi bekleyip neyi görecek yatırımcı?
Öncelikle nispeten dar banta kavuşan piyasa hareketlerini sağlayan koşulların kalıcı olup olmadığı görülecek.
Son zamanlarda öne çıkan iyimserliğin temelinde küresel faiz politikalarının rolü büyük.
Geçen hafta Amerikan Merkez Bankası Fed, 25 baz puan indirim yaptı faizlerde.
Gevşek para politikasının devamını kısmen de olsa teyit eden açıklamaların eşliğindeki bu indirim Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalara şimdilik moral vermeyi sürdüryor.
Benzer bir tutumu Avrupa Merkez Bankası da önceki hafta sergilemişti.
Bu atmosfer TCMB’nin de 250 baz puanlık indirimle cesur bir adım atmasını sağlamıştı!
Jeopolitik arenada Suriye’ye dönük güvenli bölge yaratma sürecinde alınan mesafe de Türk para piyasalarına nefes aldıran bir unsur oldu.
Ayrıca dıştaki en önemli gündem maddelerinden bir olan ABD-Çin ticaret kapışmasındaki nispeten sakin seyir destekleyici bir unsur niteliği taşıyor.
Bu manzara Merkez Bankası’nın beklentileri aşan faiz indirmine kurun niye tepki vermediğini de anlatıyor!
Ama ülke risk primi hala tam olarak rahatlamış değil.
Uzun süredir ilk kez bir kredi derecelendirme kuruluşunun bize gülümsemesi de 5 yıllık CDS’in 320’nin altına gelmesini sağlayamadı.
Yüzde 14’e inen politika faizimiz; enflasyondaki ana trendlere baktığımızda reel faiz anlamında koruma opsiyonunu yitiriyor görünsütü vermekte!
Dolayısıyla tedbirli olunması gereken günlerdeyiz.
Yukarıda çizdiğimiz destekleyici manzaraya zarar verebilecek gelişmeler piyasalamızda sert hareketlere yol açabilir çünkü.
Fed’in politikalarını değiştirebilecek veri ve haber akışı bu anlamda yakın takip altında bulunuyor.
Keza ilk faz anlaşmanın yakın olduğu belirtilen ABD-Çin ticaret görüşmelerini sabote edecek herhangi bir adım piyasaların tadını kaçırabilir!
Ameriakn Başkanı Donald Trump’ın olası sürpriz tweetleri de gündemi etkileme potansiyeli taşımakta.
Özellikle de azil sürecinin tetiklenmiş olması Trump’ı yeni atraksiyonları yöneltebilir.
Bu çerçevede zikzaklı bir seyir izleyen Türk-Amerikan ilişkilerindeki gidişat da büyük önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Kasım’daki olası ABD ziyaretine ilişkin süreç bu anlamda büyük önem taşıyor!
Çünkü Türkiye’yi ikide birde hedef alan Kongre kararlarıyla karşılaşıyoruz.
Keza Trump’ın da yanar döner nitelik taşıyan açıklamaları ve uygulamaları da her an suyu bulandırma potansiyeline sahip.
Bu haftanın iç gündeminde ise görülmesi gereken en önemli veri enflasyon cephesinden gelecek.
Yüzde 1,75 civarı beklediğim ekim enflasyonu baz etkili olarak yıllık TÜFE’yi 2019’un dip seviyesine itecektir.
Ancak, artık düşüş trendinin sonuna geldiğimiz de istatistik bilimi bize söylüyor.
Ekim rakamlarının sinyal etkisi yatırımcı için yön tayini açısından önem taşımakta.
Haftalık beklentiler
Haftalık bazdaki teknik beklentilerde dar banttaki tenkinli hareketin normal koşullarda gündemde kalması söz konusu.
BİST 100 Endeksi’nde 97 bin punalık destek dikkatle takip edilmeli.
Anormal bir gelişme endeksi 95 bin seviyesine itebilir.
Yükselişi destekleyecek atmosfer oluşumları ise bizi 101 bin direncinin yeniden test edilmesine yöneltir.
Dolar/TL’de 5,64 – 5,84 aralığı haftanın beklentileri arasında öne çıkıyor!
Euro’ya baktığımızda ise karşımıza 6,27 – 6,48 TL bandı çıkmakta.
Dar bantta sıkışma eğilimiz gösteren gram altının olası seyri ise 272 – 285 liralık aralığı gündeme taşıyor.