Sonbahar geldi çattı.
Ama görünen o ki yazın aşırı sıcakları…
Sonbaharda da etkili olmaya aday!
Neden mi?
Çünkü piyasaların ateşini yüksek tutabilecek…
Ve yazın modası olan aşırı dalgalanmaları sürdürebilecek…
Kocaman bir neden listesi mevcut!
En basitinden 1 Kasım seçimlerine kadar yaşanacak siyasi belirsizlik tablosunun baskısı var.
Hatta daha da uzayabilecek bir belirsizlik süreciyle yüzleşme ihtimalimiz de söz konusu.
Terör kaynaklı güvenlik sorunları ve komşularımızın dayattığı jeopolitik riskleri de… Piyasalar artık daha fazla önemsiyor!
Üstelik içerisi kadar karışık bir de dış gündem kendini hissettirmeye devam ediyor.
Amerika’daki faiz bilmecesine… Çin kaynaklı yeni panik atakların eklenme ihtimali de eşlik etmekte.
Keza gelişmekte olan piyasalar da bu ikili kıskaçtan nasibi almaya aday!
Ana hatlarıyla çizdiğimiz bu risk tablosuna…
Düşen ekonomik veri setlerini eklediğimizde…
Yatırım yapılabilir ülke statüsündeki kredi notumuzun da Demokles’in kılıcı haline gelmesi…
Çok zor bir sonbahar-kış sezonunu yaşatabilir Türk para piyasalarına!
Yeni mevsimde elbette pozitif olasılıklar da mevcut.
Ama net olan aşırı oynaklıkların yaratacağı stresin az olmayacağı.
Geçen hafta yaşadığımız rekorlar ve dipler bu senaryonun en net kanıtı!
Dalgalanma yine gündemde
Bu atmosferde başladığımız eylülün ilk haftası da önemli bir gösterge niteliğinde.
Özellikle ABD’de açıklanacak ağustos ayı istihdam rakamları önemli bir stres kaynağı!
Keza Çin’den yine sürprizler gelebilir.
İçte de enflasyon ve ihracat gibi kritik verilerin etkisi…
Paranın yön bulmasını zorlaştırmaya aday.
Riskleri gören Merkez Bankası’nın 3 adımlı bir operasyonla hafta sonu tedbir alması da boşuna değil demek!
Teknik beklentilerde BIST 100 Endeksi 71 bin 600 puanla 77 bin puan aralığında dalgalanma potansiyeline sahip.
Kötümser senaryoda ise yeniden 70 bin seviyesi denebilir.
Dolarda 2,87 – 3,00 TL bandı haftanın beklentileri arasında.
Euro’nun olası dalgalanma aralığı ise 3,20 – 3,40 lira düzeyinde.
Çin’in krizi ve Türkiye
Malum küresel ekonominin lokomotif gücü Çin’den pek iyi haberler gelmiyor.
Hatta kimine göre krizvari bir durum da baş göstermek üzere!
En kötü halde bile yüzde 7 civarı büyüyen bir ekonomi ne kadar krizle yan yana tutulabilirse…
Aslında o kadar da krizden bahsetmek mümkün.
Yaşanan yüzde 9-10 ortalama büyüme yıllarından bir miktar uzaklaşılması olarak özetlenebilir.
Burada önemli olan şimdiye kadar alınan tedbirlerin yeterliliği!
Hızlanma için atılan adımların zaman alacağı ortada…
Küresel ekonomideki yavaşlamayı da dikkate alırsak…
Yeni devalüasyonlar ve kamu harcamalarında artış gibi ek önlemler de gerekebilir.
Böyle bir gidişatsa şişkin hisse piyasasında başlamış olan düzeltme hareketinin…
Birkaç sefer daha tekrarlanabileceğine işaret ediyor!
Orta vadede siyasi bazı reformların gerekliliği de riskli süreci taze tutan bir durum üstelik.
Ancak, Çin’deki kötü gidişatın Türkiye’ye yarayacağı tezi… Yeni risklere rağmen pek gerçekçi değil!
Çünkü…
Çin’in azalan cazibesine rağmen Türkiye daha uygun koşullu bir yatırım ortamını sunmakta hala epey uzak.
Ve ihracat cephesinde de…
Çin’in pazarlarını kapacak fiyat düzeylerini düşük kar marjları nedeniyle vermemiz zor görünüyor.