Piyasalarda 2019’nun en oynak günlerini yaşıyoruz.
Endeksler, kurlar, faizler dakikası dakikasına uymayan bir hareketilik içinde!
Aşırı yoğun hale gelen ekonomik, siyasal ve jeopolitik gündem Türk para piyasalarını fazlasıyla sallıyor.
Tam bir gündem maddesi fiyatlanıp devre dışı kalırken bir anda yenisi boşluğu dolduruveriyor.
YSK’nın İstanbul seçimlerini 23 Haziran’da tekrarlatma kararıyla hareketlenen piyasalar dıştan ardı ardına gelen ataklarla sarsıldı!
Önce ABD-Çin arasındaki ticaret müzakerelerinin Başkan Donald Trump’ın tweetiyle yara alması.
Ardından da Pekin’e karşı yüzde 25’lik gümrük duvarının gerçeğe dönüşmesi küresel ticaret savaşlarını yeniden ateşlemesi.
Tüm dünya piyasalarını olumsuz etkileyen bir gelişme zinciri olarak karşımıza çıktı.
İran’a ABD yaptırımlarının Türkiye üzerinde yarattığı baskı sürerken Tahran yönetiminin Batı dünyasına rest çekmesi işleri daha da karıştırdı!
Nükleer tehditle ısınan jeopolitik sular yakın coğrafya üzerinden yeni bir baskı unsuru oluşturdu.
Üstelik Doğu Akdeniz’de doğalgaz sondajlarına dönük faaliyetleri nedeniyle Türkiye’nin sıkıştırılmaya başlandığı bir dönemdeyiz.
Türkiye’nin S-400 alımları da ABD ile ilişkilerinde gerilim konusu olmaya devam ediyor.
Kısacası hem iç hem de dış siyaset üzerinden piyasaların dayak yediği günlerdeyiz!
Sonuçsa hızla yükselen döviz ve faize karşın düşen borsa endeksleri olarak karşımızda.
Peki tedbir alan yok mu?
Elbette var.
Merkez Bankası bir yanda kamu bankaları diğer yanda sahne aldı geçen hafta.
Ve deyim yerindeyse dört koldan bir savunma saldırısı gerçekleşti!
Merkez haftalık repo ihalelerine bir hafta ara verdi.
Yani fon ihtiyacındaki bankaları daha yüksek faizli araçlara yönlendirerek dolaylı faiz artışına gitti.
Ayrıca TL zorunlu karşılıklarla ilgi düzenlemelerle piyasada istikrar sağlamaya çalıştı.
Ancak, bu müdahalelerin çok cılız kaldığını gördük.
Doları 6,25 TL seviyesinden çekip alansa kamu bankaları vasıtasıyla gelen yüklü döviz satışlarıydı!
Bankacılık sektöründen gelen haberle Türk kamu bankalarının dış piyasalarda 4,5 milyar doları bulan bir döviz satışı gerçekleştirdiği yönünde.
Bu doğrudan müdahalenin kısmen sonuç verdiğini söylemek mümkün.
Çünkü dolar kuru 6 TL’nin altına inmiş durumda.
Ancak kalıcılığı şüpheli.
Türkiye’nin risk primini içeren CDS oranları hala çok yüksek.
Böyle bir manzarada yabancı sermaye akışı da zorlaşmakta!
Ve döviz satışının da bir sınırı olduğu da muhakkak.
Haftalık beklentiler
Yeni hafta bütün bu risk tablosuyla başlıyor.
Özellikle dış konjontürde lehimize sürpriz bir gelişme olmazsa gerilimli ve oynak bir piyasa atmosferiyle yüzleşmemiz kaçınılmaz olur.
Negatif ayrışmaya sınır koyabilen unsursa ekonomi yönetiminin gidişat seyirci kalmayıp bir biçimde müdahale edeceği beklentisi!
Haftalık bazdaki teknik analizde BİST 100 Endeksi’nin 84 bin 500 puanla 93 bin 500 puan aralığında dalgalanma opsiyonu öne çıkıyor.
Dolar/TL’de yukarı yönlü baskının kuru rahatlıkla 6,25’e taşıyabildiğini geçen hafta gördük.
Zorlayıcı şartların artması halinde 6,36’lık seviye takip edilmeli!
Geri dönüşlerde ilk kritik durak 5,92 lira olarak görünüyor.
Ardındansa 5,84 ihtimali düşük de olsa teknik olarak mümkün.
Euro/TL’deki haftalık beklenti aralığı 6,65 – 6,99 olarak görünüyor.
Gram altındaki olası hareket bandı ise 242 – 259 lira.