Kredi faizlerinde indirim beklentisi had safhada.

Peki vatandaşın kredisi yakında ucuzlar mı?

Gazi Erçel, Süreyya Serdengeçti, DurmuşYılmaz, Erdem Başçı…

Son 20 yıla şöyle bir dönüp bakınca…

Genelde gelenin gideni arattığını görüyoruz.

Başarılı icraatlar kadar falsolarıyla da hatırlanacak isimler var merkez bankacılığımızda.

Özellikle son başkan Başçı’nın iletişim kazaları hafızalardaki tazeliğini koruyor.

Ve şimdi paranın patronu olarak Murat Çetinkaya sahne almaya hazırlanıyor.

Umarız ki; gidenleri aratmaz icraatlarıyla!

Elbette özgeçmişine bakıldığında…

Ve de Merkez Bankası’nın başkan yardımcılarından biri olarak görev yapması nedeniyle…

Çetinkaya’nın nasıl bir politika izleyebileceği konusunda bir fikir edinmek mümkün.

Ulusalararası ilişkiler ve sosyoloji altyapısı nedeniyle…

Büyüme odaklı sosyal politikalara destek verecek bir strateji uygulaması kuvvetle muhtemel!

Finans kesimindeki iş tecrübesi de faizsiz bankacılığa yatkın bir tablo içeriyor.

Enflasyondaki düşüş ve küresel piyasalardaki kısmi gevşemenin de yardımıyla…

Yeni başkan gelecek hafta en az 50 baz puanlık bir faiz indirimiyle icraatlarına başlayabilir.

Peki canlanma için yeterli mi bu oran?

Değil elbet. Ama bağımsız bir MB görüntüsü verme çabası da olacaktır Çetinkaya’nın!

Dolayısıyla başlangıçta 75 baz puanı aşmayan…

Ve kademeli giden bir indirim sürecini tercih etme olasılığı hayli yüksek.

Bir de mevduatların dolarize olması…

Ve TL cinsi mevduattaki yüksek faizlerin yarattığı mazeret var.

Yani bankaların kredileri ucuzlatma konusunda maliyet baskısı öne çıkarılmakta!

Neticede bütün bu tablo da bize kredi maliyetlerinde dişe dokunur bir düşüşün…

Temmuza kadar görülmesinin zor olduğunu söylüyor.

Tabii ki küresel koşullarda özellikle jeopoliitk risk bağlamında ani şoklar yaşanmazsa!

 

Dünya ekonomisi ve Türkiye

 

IMF’nin son raporu küresel bir rakamsarlık içeriyor.

Üç önceki rapora oranla 2016 küresel büyüme tahmini 0,2 puan düşürülmüş.

Yüzde 3,2’lik beklenti pek de iyimser değil.

2017’ye ait revize rakamsa 0,1 düşüşle yüzde 3,5 seviyesinde.

Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde tahminleri aşağı çekmiş IMF uzmanları!

Küresel ekonomideki toparlanmanın yavaş ve artan bir kırılganlığa sahip olduğu vurgusu… Raporun uyarı bölümünde kendine yer bulmuş.

IMF, Türkiye‘de ise büyümenin bu yıl yüzde 3,8 olarak gerçekleşmesini bekliyor.

Yapılan son öngörünün 0,9 puan üzerine çıkılmış olması olumlu.

Ancak, 2017 beklentisinin 0,3 puan düşürülerek yüzde 3,4’e indirilmesi düşündürücü!

Peki bu öngörünün temel gerekçeleri neler?

Asgari ücretteki artışın iç talebi destekleyeceğini öngören IMF…

Dış talebinse zayıf kalacağını, jeopolitik risklerin ve yavaşlayan kredi büyümesinin büyümeyi sınırlandıracağını düşünüyor!

Tüketim kaynaklı büyümenin sürdürülebilirliği de soru işaretleri arasında dikkat çekiyor.