Önce can güvenliği…

Yaşadığımız mekanlar adına birincil öncelik sağlamlık olmalı.

17 Ağustos depremi acı biçimde bu gerçeği hafızalara kazıdı ne yazık ki!

Ama riskli binaların dönüşümü için çıkarılan kanunlar…

Yapılan destek düzenlemeleri ve teşvik çabalarına rağmen…

Türkiye’de ve Bursa’da kentsel dönüşüm hızı çeşitli nedenlere düşük kalmaya devam ediyor.

Oysa depremin ne zaman vuracağı belli olmaz!

Yani riskli yapılarda oturanlar için can güvenliğinden söz etmek de bu anlamda mümkün değil.

Üstelik Bursa’da depremi bile beklemeden yıkılabilecek statik ömrünü doldurmuş binalar mevcut.

Ve vatandaş adına özellikle de gücü yetmeyeler için… Sağlıklı konutlarda yaşama

hakkı olduğunu da unutmayalım.

Elbette inşaat sektörünün gelişimi ve sağlıklı kentleşme adına da…

Kentsel dönüşümün kritik önemde olduğu dikkate alınmalı!

Mesela…

Arsa kıtlığına en güzel çare dönüşüm seçeneğinde yatıyor.

Dönüşüm aynı zamanda hızlı fiyat artışlarını da frenleyebilecek bir sigorta niteliği taşımakta.

Mimari açıdan Bursa’nın daha sağlıklı bir hale gelmesini de dönüşümle sağlamak mümkün.

Dolayısıyla kentsel dönüşüme hız vermek başta kamu kurumları olmak üzere kentteki herkesin görevi!

Ancak, dönüşümün her kesim için yüksek katma değere ulaşabilmesi…

Mahalle aralarında sıkça rastladığımız birer ikişer binanın yenilenmesinden ziyade…

Kentsel dokuya uyumlu mimari üslubu zengin projlerin varlığına bağlı.

 

Soğanlı’ya örnek proje

 

Bu anlamda dün Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun temelini attığı…

Osmangazi Belediyesi’nin Soğanlı Kentsel Dönüşüm Projesi çok özgün bir örnek oluşturuyor.

Çünkü..

6,5 hektarlık riskli alanı dönüştüren bu projeyle yatay şehirleşmenin yolu açılıyor.

Yeşil alanları, meydanı, kültür merkezi ve sosyal donatı alanlarıyla…

Hüzme havuzları ve okullarıyla…

Bursa’nın siluetine yakışan mimariyi öne çıkaran Soğanlı Kentsel Dönüşüm Projesi…

“Önce insan” sloganını fazlasıyla hak ediyor!

 

Tarım zirvesini kaçırmayın

 

Bir zamanlar keni kendine yeten ülkeler arasındaydık.

Ancak şimdi saman bile ithal ettiğimiz oluyor.

Oysa bizi doyuran bir tarıma ihtiyacımıza var.

Hatta ithalatı azaltıp yüksek ihracat girdisi sağlayacak tarımsal üretime mecburuz!

Ve sadece tarımla hayvancılık üretimini yükseltip dışa satmamız da yetmez…

Tarıma dayalı sanayimizi de dünya pazarlarında etkin hale getirmemiz gerekiyor.

Bu anlamda Bursa’nın tarım ve sanayisiyle bu iş için biçilmiş kaftan olması doğal.

Ve kentimizin tarım dünyasının uluslararası buluşmasına evsahipliği yapması da çok doğru bir adım!

Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde dün başlayan tarım ve hayvancılık fuarlarıyla etkinlikleri…

24 ülkeden 459 firmanın görücüye çıkmasını sağlayacak.

Ve Avrupa, Afrika, Asya’dan 40’ın üzerinde ülkeden alım heyetleriyle…

Yurt içinden tüm bölgelerden 2 bin 200’e yakın otobüsle gelenlerin…

Bu yıl 300 bin civarında ziyaretçi potansiyeli yaratması bekleniyor.

Sözün özü; sektörle yakından uzaktan ilişkisi olan herkesin BurTarım 2015’i kaçırmaması gerekiyor.