Ekonomik gidişatın kendini en iyi gösterdiği alanlardan biri istihdam piyasasıdır.
Çünkü ekonomik durum istihdama birebir yansır.
Üstelik bir de yılların birikimi yapısal sorunlarınız varsa bu yansıma daha da kuvvetli olur.
Bu anlamda ekonomideki daralmanın kolayca gündem dışına çıkmayacağını söylemek mümkün.
Çünkü…
TÜİK’in açıkladığı Haziran 2019 raporu toparlanmaya dair istihdam cephesinden güçlü bir sinyal gelmediğini söylüyor.
Mayıs, haziran ve temmuz aylarının ortalamasını içeren bu veri setleri mevsimsel desteğin öne çıkması beklenen yaz döneminin pek de katkı sağlamadığını göstermekte!
Haziranda işsizlik oranı 2018’in aynı ayına göre 2,8 puanlık artışla yüzde 13 olarak gerçekleşti.
Bu yılın mayısındaki işsizlik oranı ise yüzde 12,8 seviyesindeydi.
Yani mayısa aya göre de bir artış görüntüsü var.
Bardağın dolu tarafında mevsimsellikten arınmış işsizliğin mayısa oranla 0,1 azalmış olması karşımıza çıkıyor!
Ancak yüzde 13,9’luk aran önümüzdeki aylara dair iyimser bir işaret vermiyor.
Ve hazirana ait detay rakamları geçen yılın eş dönemiyle karşılaştırdığımızda ekonominin bir yıllık kaybını da görebiliryoruz.
İşsiz sayısı 938 bin artışla 4 milyon 253 bin kişiye çıkmış durumda!
Tarım dışı işsizlik oranı 3,2 puanlık yükselişle yüzde 15,3’e ulaşırken genç işsiz sayısında 5,4 puanlık ciddi bir artış var.
Yüzde 24,8’lük seyiye çalışmak isteyen her dört gençten birinin iş sahibi olmadığını gösteriyor.
Burada gençlere bir parantez açmak lazım.
Çünkü eğitimli gençlerin de azımsanmayacak düzeyde olduğunu görüyoruz!
Ancak buradaki temel sorun diploma sahibi olmak değil.
Meslek sahibi olmak.
İşkur kayıtlarındaki açık iş pozisyonları da bu durumu teyit ediyor.
Teknik olarak bu tablonun oluşmasında istihdam edilenlerin 802 bin kişi azalarak 28 milyon 512 bin kişiye düşmüş olması başrolü oynamakta.
Neticede geçen yılın haziranına göre istihdam oranı 2 puan düşüşle yüzde 46,4’e indi.
İstihdamdaki azalış o kadar net ki; işgücüne katılma oranında 0,5 puanlık düşüş yaşanması da işsizlik oranındaki yükselişi frenleyememiş!
Oysa istatistiki olarak işgücüne katılımın azalması yani iş arayanların azalması işsizlik oranını düşüren bir faktör konumunda.
Yani iş piyasasından çekilenlerin artmasına rağmen iş bulanlardaki yüksek azalma, işsizliği daha da yukarıya taşımış.
Erkekler umudu kesmiş
İşgücüne katılımda kayda değer bir cinsiyet farklılaşması faktörü ayrıca dikkat çekiyor.
Erkeklerde işgücüne katılm 1 puan azalırken kadınlarda 0,1 puanlık artış kaydedilmesi hayli ilginç!
İş bulma umudunu yitiren erkeklerin sayısı artarken kadınların cesaretini kaybetmediğini görüyoruz.
Ama ne yazık ki işgücüne katılan kadınların oranı hala çok düşük.
Diğer tarafta ekonomik durum kayıtdışılığı da teşvik etmeye devam ediyor!
Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı 1,2 puan artmış vaziyette.
Sektörlere baktığımızda ise durgunlukları oranında işsizliğe de katkı koyduklarını görüyoruz.
İstihdam üretme açısından özellikle inşaat eski formundan çok uzakta!
Tarım da geçen yıla oranla hala zayıf.
Sanayi ise yerinde sayıyor.
İstihdam deposu konumundaki hizmet sektörü ise negatif havayı tek başına dağıtacak performanstan uzak!