Kısa ayın dış ticaret karnesi belli oldu.
Uzun bayram tatilinin kısalttığı ağustosta dünya ile olan alışverişin ciddi oranda frenlendiğini söylüyor veriler.
Nasıl mı?
Ağustosta geçen yılın aynı ayına göre ihracat sadece yüzde 1,7 artarken ithalattaki düşüş oranı yüzde 0,27 olarak gerçekleşti.
Yani yerinde sayan bir dış ticaret hacminden bahsetmek mümkün!
Özellikle ihracattaki fren izleri dikkat çekici.
Çünkü ihracat, daralan ekonominin adeta sigortasıydı yılın ilk yarısında.
Ve sanayiciyi de ayakta tutan en önemli unsurdu.
Ancak son veriler ihracatçının işinin zorlaştığını göstermekte.
İvme kaybında şüphesiz ki uzun tatil faktörü var!
İhracat 13 milyar 150 milyon dolar, ithalatsa 15 milyar 526 milyon dolar olarak kayıtlara geçti ağustosun kısa işlem günlerinde.
Yani 28 milyar 676 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmiyle ayı kapatmışız.
Oysa aylık dış hacim 30 milyar doların altına nadiren düşer Türkiye’de.
Bayram tatilinin etkisi aynı sürecin yaşanmadığı temmuza göre kendini daha net biçimde hissettiriyor aslında.
Temmuza oranla ihracatta bırakın artışı, yüzde 18’i bulan bir düşüş yaşandı.
Ancak, geçen yılın ağustosunda da bayram tatili vardı.
Ve asıl sağlıklı karşılaştırma bu dönemle yapılmakta.
Dolayısıyla kaydadeğer bir baz etkisi olmadığından geçen yıla göre ihracatın ağustos itibarıyla hız kaybetmeye devam ettiğini görüyoruz!
Peki ya bundan sonra?
Yeni ekonomi programındaki 182 milyar dolarlık yılsonu hedefi ucu ucuna tutacak gibi görünüyor.
Ancak ciddi riskler var.
Mesela bir yanda parite baskısı diğer yanda ise pazar daralması riski söz konusu.
Euro/dolar paritesinin 1,10 seviyesinin altına sarkması ihracat gelirlerinin otomotik olarak daha az görünmesine yol açıyor!
Çünkü hala en büyük pazar Avrupa.
Yani gelirler ağırlıklı olarak Euro cinsi.
Ama kayıtlar dolar olarak tutulmakta.
Üstelik ihracatçının üretim maliyetlerinde ağırlık dolardan yana.
Demek ki düşen parite karlılığı eritmekte!
Ayrıca enerji kaynaklı ek maliyet yükünün rekabet gücümüzü azaltmakta.
Diğer tarafta kurlardaki oynaklık sağlıklı fiyat oluşumlarını engelliyor.
Neticede daha çok mal satsak da kazancımız aynı oranda atmıyor.
Daralma riskine dikkat!
Avrupa’da giderek yavaşlayan ekonominin pazar kapma yarışını kızıştırdığı da ortada.
Yani ihracatçılarımızın dış pazarlarda birbirleriyle kapışır hale gelme riski var.
Hatta öncü sinyaller de bu anlamda gelmiyor değil!
Küresel ekonominin ticaret savaşları sonucunda daralacağına ilişkin öngörüler ihracat katkısının azalma ihtimalini güçlendirmiş durumda.
ABD-Çin kapışmasının Türkiye’ye doğrudan etkisi yokmuş gibi görünse de bu iki dev ekonomiyle iş yapan güçlü pazarlarımıza da zarar vermekte.
Almanya bu trendin en taze örneği konumunda.
Sanayi ülkesinde sanayi durmuş vaziyette.
Avrupa Birliği de haliyle tekliyor.
Euro Bölgesi için hem faiz indirimi hem de destek paketi kapıda!
Ama talep azlığı Avrupa kadar bu bölgeye mal satan bizim gibi ülkeleri de ne yazık etki olumsuz etkiliyor.
Diğer tarafta ticaret savaşlarının düşürdüğü emtia fiyatları Rusya ve Ortadoğu pazarlarını da sıkıntılı hale getirdi.
Kur savaşlarının ulaşabileceği boyutsa bir başka risk olarak kapıda bekliyor.